Nihat ÖzdemirAA

YORUM | Süper Lig için gelen düşük yayın teklifleri, hangi gerçeği ortaya koyuyor?

Spor Toto Süper Lig'in yayın ihalesi, Türkiye Futbol Federasyonu'nun umduğu gibi başlamadı.

İhaleye katılan firmaların 14'ü normal yayın, biri ise bahis sitesi üzerinden yayın yapmak için teklif sundu.

Pandemi koşulları zaten futbol ekonomisine de darbe vurmuştu. Bunun üzerine dövizdeki fırlama da eklenince, doğal olarak Süper Lig kulüpleri çarkı döndüremez oldu.

Haberin devamı aşağıda

İşte bu yayın ihalesi, kulüplerin gelirini artırmak için oldukça mühim. Zira kulüpler, en fazla geliri yayıncı kuruluştan elde ediyor.

Fakat şimdilik durum pek iç açıcı değil. Zira Ntv Spor'un haberine göre en yüksek iki teklifi veren firmalardan biri, yıllık 146 milyon dolar sundu.

Diğeri ise beş yıllığına 500 milyon dolar ödemeyi kabul etti.

2016'da Digitürk, yayın ihalesini beş yıllığına, KDV'lerle birlikte yaklaşık 600 milyon dolar karşılığında satın almıştı.

Şu anda verilen en yüksek teklif ise beş yıllığına 746 milyon TL civarında. Fakat aradaki fark, TFF'ti tatmin edici değil.

Çünkü kulüplerin giderleri, 2016'ya göre çok fazla artmış durumda. TFF Başkanı Nihat Özdemir de durumun farkında ve gidişattan memnun olmadığı açık.

"15 teklifli bir ihale yapıldı. Zarfları değerlendirdik. Fiyatların revize edilmesi için 18 Şubat Cuma günü saat 17.00'ye kadar süre verdik.

"İlgi var ama sistem ve fiyat olarak yayın ihalesinin rakamını yükseltmeye çalışıyoruz. İnşallah iyi olacak.

"Gelen teklifleri en iyi hale getirmeye çalışacağız. Kulüplerin yayın gelirlerinden daha çok para alabilmeleri için görüşmeler yapmaktayız.

"Eğer umduğumuzu bulamazsak Süper Lig TV'yi kurarız. Buradan gerçekleşecek dekoder satışı ve her kulübün satış miktarlarına göre gelir paylaşımlı bir sistem de düşüncelerimizin içinde."

TFF, teklifleri reddederek fiyat yükseltilmesini istedi fakat bunun, ne kadar gerçekçi bir yaklaşım olduğu tartışılır.

Hepimiz biliyoruz ki Süper Lig, Avrupa'nın altıncı büyük ligi değil ve istenilen paraları 'kalite' anlamında hak eden bir lig de hiçbir zaman olmadı.

Bunun birçok sebebi var. En büyük nedenlerinden biri ise maçların sıkıcılığı ve temposuzluğu.

Nihat ÖzdemirAA

Futbol, bilinmezliği ve heyecanı olduğu için sevilir. Dünyanın her yerinde yüksek tempolu ve bol gollü maçların alıcısı daha çoktur.

Fakat Türkiye'de gerçekten de oyunun temposu bir hayli düşük. Birçok maçın ardından izleyiciler, 90 dakikalarının boşuna gittiğini söylemekte haklı.

Bazı maçlar temposuz olabilir, ama ortada bir taktik savaşı vardır ve bu net bir şekilde bellidir. Fakat Türkiye'de, son 1.5 yılda her ne kadar genç hocalar yeni şeyler gösteriyor olsa da oyun kalitesi hâlâ yetersiz.

Teknik direktörlerin yeterli olduğu yerde de bu kez, yerli futbolcuların yetersizliğinden dolayı iş yürümüyor.

Altay'dan Lyon'a transfer olan ve oradan da Belçika'nun Leuven takımna kiralanan stoper Cenk Özkaçar, GOAL Türkiye'ye verdiği röportajda şunları söylemişti:

"Avrupa’da pozisyon ve dizilişlerle ilgili eğitimlerin daha küçük yaşlarda başladığını net olarak görebiliyorum.

“Ayrıca Avrupa’da antrenmanlardan kalan zamanda bireysel çalışmalar aslında ekstra bir durum değil, bir ihtiyaç olarak görülüyor. Bu bakış açısını benimsemiş olmam, bana mental açıdan çok katkı sağladı.”

Yerli oyuncuların Avrupa'ya gittiklerinde en fazla bocaladığı unsurun pozisyon bilgisi konusunun olduğunu söyleyen Özkaçar, daha önce Arda Turan, Umut Bulut başta olmak üzere birçok oyuncunun söylediğini yineledi ve haklı.

Oyunun ana unsuru zeminler de pek parlak değil. Özellikle İç Anadolu'daki sahalar, futbolcuların sakatlanmalarına davetiye çıkaran cinsten.

Ayrıca kabul etmek gerekir ki Türkiye'de tribünler, ne eskisi kadar dolu ne de eskisi kadar ateşli.

Bunda en fazla etken kesinlikle sosyal medyanın son beş yılda yeni buluşma noktası olması. Zira eskiden taraftarlar, tüm stresini var gücüyle stadyumda atıyordu. Fakat artık tweet atarak duygu paylaşmak çok daha konforlu.

Bununla birlikte koronavirüs pandemisinin getirdiği zorluklar ve alışkanlıklar da taraftar sayısının azalmasında etkili.

Aşı veya PCR testi zorunluluğunun yanı sıra insanların pandemi döneminde evden maç izlemeye alışmaları, stadyuma gitmeyi daha zor hale getirdi.

Nihat Özdemir elbette kulüplerin daha fazla gelir elde etmesini istiyor fakat realite, tam tersini söylemekte.

Tribünlerin yeteri kadar dolmadığı, temposuz futbolun oynandığı, zeminlerin harikulade olmadığı, sürekli hakemlerin konuşulduğu bir lig için istenen rakamlar çok yüksek değil mi?

Daha fazlası için:

Berkant Göktan: "Uyuşturucu ve alkol bağımlısıydım"

Conte'den Tottenham'a transfer eleştirisi

Liverpool, Sanchez'i neden transfer edemedi?

Reklam