ÖZEL RÖPORTAJ | Samet Çayır @sametcayir
Türk futbolunda teknik direktörlüğün iyi bir yere doğru evrildiği artık net bir şekilde ortada.
Yeni genç isimler, oyuna farklı bakış açısı getiriyor ve geleneksel oyun yapısı ülkeyi yavaş yavaş terk ediyor.
Süper Lig'de buna örnekler var. İlhan Palut, Emre Belözoğlu, Çağdaş Atan ve Nuri Şahin başta olmak üzere birçok yeni nesil hoca, ülkede oyunu değiştirmeye kararlı görünüyorlar.
Spor Toto 1. Lig'de İstanbulspor'u play-off'a taşıyan Osman Zeki Korkmaz da bu örneklerden biri.
Birçok kulüpte yardımcı antrenörlük yaptıktan sonra sezon başında üçüncü hafta İstanbulspor'un teknik direktörü olan 40 yaşındaki hoca; vizyonunu, oyun felsefesini, İstanbulspor'da değiştirdiklerini GOAL Türkiye'ye anlattı.
İşte genç hocaya sorularımız ve onun yanıtları...
Ligin üçüncü haftasında İstanbulspor’un başına geçtiniz. İlk teknik direktörlük deneyiminiz. Bu süreç nasıl gelişti ve takımda neleri değiştirdiniz?
"Konyaspor serüveninden sonra kendi başıma devam etme kararı aldım. Ekip arkadaşlarımızla bir yol haritası çizdik. Bir takımla başlarsak nasıl oynarız, oyun felsefemizi takıma nasıl aktarırız diye düşündük.
"Birçok şeyi değiştirdik. Hatta Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdik. Antrenmanları drone ile canlı bir şekilde çekiyoruz ve taktik idman esnasında anında geri dönüşler verip oyuncuları uyarıyoruz. Bu, Türkiye'de bir ilk.
"İlk haftadan itibaren takımda köklü bir değişiklik oldu. İstanbulspor zaten oyun anlayışına sahip olan bir takımdı. Fakat insanlar bu değişimi hemen fark ettiler. Tabii kulübün oyun kültürünün olması ve öğrenme kültürüne sahip olmasının da oyuncuların bize uyum sağlama açısından bir katkısı oldu.
"Aslında son sezon köklü bir değişiklik yaşandı. Geçen sezon play-off oynayan takımdan altı oyuncu değişti.
"Oyun anlayışımız çok net. Ligde topu kaptırdığımızda geri kazanma süresi en kısa olan takımız. 'Gegenpressing' çok önem verdiğimiz bir plan. Rakip yarı sahada geri kazanılan toplarda da açık ara birinciyiz."
İlk hocalık deneyiminiz olmasına rağmen çok başarılı bir sezon geçirdiniz. Süper Lig’de de bunlara örnekler var. Emre Belözoğlu ve Volkan Demirel gibi. Onlar da başarılı oldular. Sizce artık ‘ligi bilen hoca' veya 'tecrübeli hoca’ ezberi ortadan kalkmaya başladı mı?
"Ligi bilen hoca aslında tırnak içinde bir tabir. Bunun altını doğru doldurmalıyız. Bence ligi bildiği iddia edilen hoca, radikal bir değişim gösterebilen hocadır.

"Ben, yeni tip eski tip hoca kavramına da katılmıyorum. Gasperini hâlâ öğretmeye devam ediyor mesela. Yaş önemli değil, fikirler önemli. Antrenörlük becerileri doğuştan gelebilir. Daha sonra sosyal becerileri, bu yeteneklerle harmanlamak gerekir. Bir de takım mühendisliği becerisi vardır.
"Hocalık hedefini koyduktan sonra geçmişte biriktirdiklerinizi kullanmak ve parçaları birleştirmek çok mühim. Biriktirdiğiniz bilgileri aktarma konusunda da iyi bir iletişim becerisi gerekiyor."
Oyun tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Topa sahip olmayı seven hoca olarak mı yoksa her maç ne gerektiriyorsa onu oynatan mı?
"Oyun, sürekli akan bir durum. Belli başlı şablonlar üzerinden bir grup davranışı. Oyunun her an planlıyoruz. Fakat tabii ki genel bir karakter ortaya koymanız lazım.
"Geriden oyun kurabilen, topu mümkün olduğunca hızlı bir şekilde üçüncü bölgeye aktarabilen ve topu en kısa zamanda geri kazanmaya çalışan bir takımız.
"Topa sahipken farklı planlarımız var. En büyük özelliğimiz rakibe her alanda sayısal üstünlük kurmak. Oyun karakterimizi anlatan şey sayısal üstünlüktür. Topu kaybettiğimiz anlarda hızlıca geri kazanmak bizim için çok önemli. Zaten bu alanda ligde açık ara lideriz.
"Rakip, topa sahipken girdiğimiz ikil mücadele ve hamle sayısı, yani rakibi rahatsız etme konusunda da uzak ara birinciyiz."
Kariyer hedefiniz neler?
"Kesinlikle Avrupa’da takım çalıştırmak. İngilizce ve İspanyolcayı çok rahat konuşabiliyorum. O yüzden kesinlikle Avrupa'da takım çalıştırmak istiyorum. Diğer birkaç dili de kısa sürede öğreneceğim."
Bu sezon sizin için kırılma anı hangi maç oldu?
"Yeni geldiğimizde Altınordu ile oynayacaktık. Takım ilk iki maçta mağlup olmuştu. Oyuncuların morali bozuktu ve umutsuzlardı. Altınordu’ya karşı daha önce iyi sonuç alamamışlardı.
"Baskın bir oyunla galip gelmemiz, tüm senaryonun güzel başlangıcıydı."
AAPlay-off’ları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce favori kim?
"Biraz klişe olacak belki ama play-off’larda favori olmaz. Tamamen apayrı bir platform. Sezon içinde değişken sonuçlar olabilir ama play-off öyle değil. İlk düdük çaldığı andan itibaren orası anların platformudur.
"Bu yüzden genellikle hangi takım daha fazla motiveyse onların kazandığı bir oyundur. Finalde de biraz daha play-off’un kendi ruhu ve isteği doğrultusunda sonuçlar çıkıyor."
Erzurumspor’a normal sezonda iki maçta da kaybettiniz. Bu durum takım üzerinde bir baskı oluşturabilir mi?
"Kesinlikle oluşturmaz. Hatta ekstra motivasyon kaynağı olabilir. Normal sezondaki maçta Erzurum’a çok eksik gitmiştik. Maçtan birkaç gün önce ani değişiklikler yapmak zorundaydık.
"İkinci maçta ise oyun olarak üstün taraftık. O maçlardan ders çıkaracağız. Kendimizi test etmek açsısından heycanlı bir karşılaşma olacak."
İstanbulspor ligde en fazla gol atan ikinci takım. Hücumcu bir yapısı var. Play-off’ta bu durum biraz değişebilir mi?
"Biz kendi ana karakterimizden çok uzaklaşmayacağız. Ama dediğim gibi, play-off anların platformu olduğu için savunma yapmamız gerektiğinde de yüzde 100 savunma yapacağız.
"Üçüncü hafta göreve geldik. Birçok farklı formasyonla oynadık. Çok zengin hücum aksiyonları içeren kurgularla oynadık.
"İbrahim Yılmaz gol rekoru kırdı. Valon Ethemi, millî takıma çağrıldı. Orta saha oyuncularımız bir hayli skor üretti. Futbol bir temaşa oyunudur ve biz bu sezon izleyicilere bunun karşılığını verdik."
Sizce 1. Lig’i Süper Lig’den ayıran temel farklar hangileri?
"Aslında temel farkı tam tespit etmek için araştırmak gerekiyor. Oyunun hızına, topun oyunda kalma süresine bakmak gerekiyor.
"Ben çok büyük bir fark göremiyorum. Süper Lig’deki oyuncular zihinsel olarak bir strateji üzerine oynamaya çok daha yatkınlar ve bunu talep ediyorlar. Çünkü yüksek seviyelerde oynayarak buraya geliyorlar.
"Bakıldığında İstanbulspor oyuncuları da öğrenmeye çok yatkın oldukları için zengin bir oyun anlayışı inşa edebiliyoruz.
"Yani bence iki ligin arasındaki taktiksel seviye farkı, oyuncuların organizasyon becerisinden kaynaklanıyor."
AASosyal medya kullanıyor musunuz? Sizce hocalar sosyal medya kullanmalı mı?
"Çok aktif olmamakla birlikte kullanıyorum. Ekip arkadaşlarım birçok şeyi hazırlıyorlar. Artık iletişim çağındayız ve sosyal medya bir numaralı aktör oldu.
"Daha çok haber almak için kullanıyorum. Sosyal medya üzerinden çok fazla mesaj veren teknik direktörler var mı bilmiyorum. Bunu dengede tutmak gerektiğini düşünüyorum.
İdol olarak gördüğünüz bir teknik direktör var mı?
"Beni hayatıyla en çok etkileyen isim Sir Alex Ferguson. O, benim rol modelim. Sadece hocalık anlamında değil. Genel olarak rol modelim.
"Takip ettiğim birçok teknik direktör var tabii, ama bir bütün olarak baktığım zaman kesinlikle 'Sir' diyebilirim.
"Bana, 'kim gibi anılmak istersin?' diye sorsanız, Sir Alex Ferguson yanıtını veririm."
Getty Imagesİş dışında hayatınız nasıl? Sosyal aktivitelere çok zaman ayırabiliyor musunuz yoksa tüm gününüz tesislerde mi geçiyor?
"Ben, hayata zaman ayırmamız gerektiğini düşünüyorum. Mesela Galata’ya gitmekten, tarihi yarım adayı gezmekten çok hoşlanırım.
"Sanat atölyelerine gitmekten kendime zaman ayırmaktan keyif alıyorum. Hayattan her anlamda beslenmemiz gerekyior. Sinemadan, tiyatrodan, her şeyden.
"Örneğin bilardo oynamayı çok seviyorum. Normalde tesislerde kalmam fakat tesisler şehir dışında olduğu için burada kalıyorum. 'Tesislerde yatıp kalkıyoruz' gibi sözlerin içini boş buluyorum.
"Cesar Luis Menotti, 'Sadece futboldan anlayan, aslında futboldan da anlamaz' der.
"Ekip olarak bu yaşam zenginliğini, her zaman sahaya da yansıtmayı başardık."
Antrenörlük hayatınızda yaşadığınız en garip olay hangisiydi?
"Çok var tabii (gülüyor). Rize'de yaşadığım olay en entresan anlardan biriydi.
"Çaykur Rizepor'da İsmail hocanın (Kartal) yardımcılığını yapıyordum. Sivasspor maçı için stadyuma gideceğiz. Otobüste eksik oyuncu var mı diye kontrol ediyoruz.
Arkamızı döndük, 'Herkes tamam mı?' diye sorduk. 'Tamam, eksik yok' dedier.
"Fakat gittiğimizde bir baktık El Kabir yok. Her neyse daha sonra bize katıldı. Fakat o maçta maalesef ayağı kırıldı.
"Dönemin sonunda İsmail hoca, o konu ile ilgili gereğini yaptı."
Daha fazlası için



