Türkçe karşılığına “karşı pres” diyebileceğimiz gegenpressing, özellikle yakın dönemde Alman teknik adamların oyuna ağırlıklarını koymasıyla oldukça popüler oldu. Gegenpressing temelde, topu mümkün olan en kısa sürede geri kazanmak üzerine kuruludur. Topu kaybettikten sonra karşı pres uygulayan takımlar, kısa süre içerisinde topu geri kazanarak aynı zamanda rakiplerine de hızlı hücum fırsatı vermemeyi hedefliyorlar. Kaybettikleri topu üç ile sekiz saniye arasında geri kazanarak henüz yerleşememiş rakiplerini gafil avlamayı amaçlıyorlar. Bu durum ayrıca karşı presi hücum odaklı düşünmemize de olanak sağlıyor.
Bu avantajların etkisiyle, günümüzde birçok takım karşı pres uyguluyor. Gerek büyük takımlar gerek de başaltı olarak niteleyebileceğimiz takımların gegenpressing’e başvurması da bu oyun anlayışını farklı bir yere koyuyor.
Gegenpressing’in ilk temsilcileri kimlerdir?
Gegenpressing’i Hollanda’nın “Total Futbol” ekolüyle ilişkilendirmek mümkün. Rinus Michels’in Hollanda Milli Takımı’nda oynattığı futbol, günümüzdeki karşı prese dayalı oyunun fazlasıyla ilkel bir hali olarak kabul edilmektedir. Daha sonra bayrağı devralan Johan Cruyff ise Michels’in fikirlerine seviye atlattı ve gegenpressing’e de dayanan felsefesiyle futbolda bir devrim gerçekleştirdi. İtalya’da ise Arrigo Sacchi, esinlendiği bu fikirleri ülkesinde uyguladı ve İtalyanların futbola olan bakış açısını değiştirmeyi başardı.
Gegenpressing’in günümüz futbolundaki yeri
Gegenpress, günümüzde ise daha çok Klopp, Tuchel, Rangnick ve Nagelsmann gibi Alman teknik direktörlerle anılmaktadır. Bu isimlerden Jurgen Klopp’a da ayrı bir parantez açmak lazım zira başarılı teknik adamın futbola farklı bir bakış açısı getirdiğini söyleyebiliriz. 2000’lerde ve 2010’larda, topa sahip olma oyunu oynayan büyük takımlara kafa tutan takımlar, genellikle rakiplerini derinde savunurlardı. Ancak Klopp’un da öncülük yaptığı teknik direktör grubu, oyunu geride kabul etmeden ve daha fazla inisiyatif alarak da bu tarz takımlarla başa çıkılabileceğini gösterdiler. Liverpool’daki son sezonlarına baktığımızda ise Jurgen Klopp’un da oyun anlayışını değiştirdiğini, takımına farklı boyutlar da kattığını görüyoruz.
Getty ImagesAncak Guardiola takımlarını da karşı pres olmadan düşünemeyiz. Zira topa sahip olma takımları da oyunu rakip yarı sahada oynamak için kaybettikleri topları en kısa sürede kazanmak isterler. Dolayısıyla Guardiola’nın çalıştırdığı Barcelona, Bayern Münih ve Manchester City gibi takımları da karşı pres uygulayan takımlara örnek gösterebiliriz.
Karşı pres türleri
Ancak bu teknik adamların pres anlayışları arasında da bazı farklar bulunuyor. Örneğin Bielsa, Gasperini ve Guardiola gibi teknik adamlar daha çok bire bir eşleşmeler üzerinden ön alan preslerini kurgularken; Jurgen Klopp ise aynı zamanda rakibin pas kanallarını kapatmak üzerine bir düzen kuruyor.
