Ersun Yanal, Aykut Kocaman GFXAA

YORUM | Fenerbahçe'nin yeni teknik direktörü kim olmalı?

Son şampiyonluğunu 2013-2014 sezonundan bu yaşayan Fenerbahçe, aradan geçen sekiz sezonda da mutlu sona ulaşamadı ve yine şampiyonluk parolasıyla açacağı yeni sezon öncesinde şimdilerde teknik direktör arayışında.

Vitor Pereira ile yolların ayrılmasının ardından geçen süre bu yazının yazıldığı gün ve saat itibarıyla şimdilik 151 gün oldu ve sarı-lacivertli takımın teknik direktörü hala netlik kazanmadı. 

Fenerbahçe'nin teknik direktör değişim süreçlerinde artık bir gelenek haline gelen bu ağır tavrını bir kenara bırakıp takımın yeni teknik direktörü olması gereken profile odaklandığımızda biraz geçmişe dönüp takımın tarihine göz atmakta fayda var gibi görünüyor.

Türkiye Futbol Federasyonu ile şampiyonluk sayısı konusunda anlaşmazlık içinde olan kulübün TFF tarafından kabul edilen 19 şampiyonluğu var ve kulüp ilk kez bir şampiyonluktan sonraki sekiz sezonu şampiyon olamadan geçti. 

Serileri güçlü figürler sonlandırdı

Benim gibi 90 jenerasyonu Fenerbahçeliler daha önce şampiyonluk için en fazla 96-2000 döneminde dört yıl beklemişti ve sonrasında göreve gelen 51 yaşındaki Mustafa Denizli takımı dört yıllık aranın ardından şampiyonluğa taşımıştı.

Aziz Yıldırım döneminde kazanılan bu ilk şampiyonluğun üzerinden uzun zaman geçti ancak kulüp yine benzer bir uzun süre şampiyon olamama serisinden geçiyor. 

Bu şampiyonluğun öncesindeki 96 şampiyonluğunda da şampiyonluktan uzak altı sezon geçiren Fenerbahçe'nin o dönemki hasretini dindiren ise çok değil iki yıl önce ABD'de Brezilya Milli Takımı ile dünya şampiyonu apoletini takan Carlos Alberto Parreira olmuştu.

Brezilyalı çalıştırıcı Dünya Kupası zaferinin ardından bir yıl Valencia rötarıyla geldiği Fenerbahçe'deki görevine başladığında 52 yaşındaydı. 

Fenerbahçe gibi büyük bir taraftar kitlesine sahip ve baskının çok yoğun olduğu bir kulüpte uzun süre şampiyon olamamanın baskısını kaldırabilen 51 yaşındaki Denizli daha önce ezeli rakip Galatasaray'ı şampiyonluğa taşımış ve bu takımla Şampiyon Kulüpler Kupası'nda finalin kapısından dönmüştü.

Denizli bu başarısının yanı sıra Türkiye'yi EURO 2000'de çeyrek finale taşıyarak, dönemin en mantıklı seçimlerinden biri olmuştu. 

Benzer bir dönemde göreve gelen ve bu baskıyı kaldıran Parreira ise kendisini tüm dünyaya 94 Dünya Kupası'nı kazanarak ispatlamıştı. Turnuvanın ardından İspanya'nın Valencia takımının başına geçen deneyimli teknik direktör hem Avrupa'nın havasını solumuş hem de iki farklı dönemde çalıştırdığı Brezilya Milli Takımı ile önemli bir başarıya imza atmıştı. 

Bu iki ismin yanı sıra 2006'da Denizli'de kaybedilen şampiyonluğun ardından adeta psikolojik bir enkaz devralan ancak kulübü 100. yılında şampiyonluğa taşıyan Arthur Zico da Japonya'daki görevini bırakıp geldiğinde 53 yaşındaydı.

Efsane ismin belki büyük bir teknik direktörlük kariyeri yoktu ama hem dünya futbolunun hem de Brezilya futbolunun en önemli isimlerinden birinin büyük çoğunluğu Brezilyalı oyunculardan kurulu kadroyu yönetmesi için zaten büyük bir kariyere de ihtiyacı yoktu. 

Benzer bir şekilde Christoph Daum'un son maçta kaçırdığı bir diğer şampiyonluğun ardından göreve gelen ve takımı 2011 şampiyonluğuna taşıyan Aykut Kocaman ise zaten kulüp tarihinin en golcü oyuncusu olarak adım attığı camiada her zaman güçlü bir figürdü. 

Şampiyonların çoğu 50'li yaşlarda

Bu üç hocanın yaşlarını sıraladım çünkü günümüz futbolu son dönemde teknik direktörleri yeni nesil isimler ve eski tüfekler olarak iki farklı gruba ayırıyor gibi görünüyor.

Real Madrid'i finale taşıyan Carlo Ancelotti ve Betis'e İspanya Kupası'nı kazandıran Manuel Pellegrini gibi isimler deneyimin parayla ya da sosyal medya desteğiyle satın alınamayacağını ortaya koyarken, Fenerbahçe yönetiminin de bugünlerde bu konuda bir seçim yapması gerekiyor. 

Fenerbahçe tarihinde en azından TFF'nin kabul ettiği 15 şampiyon teknik direktör var ve bu isimlerin dokuz tanesi kupayı kaldırdıklarında 50'li yaşlardaydı. Yakın Fenerbahçe ve Türk futbol tarihine göz atıp sadece 2000'ler ve sonrasını ele aldığımızda ise şampiyon teknik direktör sayısı beşe düşüyor. Bu beş ismin Aykut Kocaman dışındaki dördü Kadıköy'de şampiyonluk sevinci yaşarken, 50'li yaşlarındaydı. 

Türk futbolunda 2007 yılında kadrosunda dördü Brezilyalı beş Güney Amerikalı (Güney Amerikalı sayısı sonraki sezon sekize yükselmişti) bulunan Brezilyalı Zico'dan bu yana şampiyon olabilen yabancı bir teknik direktör bulunmuyor ve bu dönemde birçok kariyerli ismin hayal kırıklığı yarattığını da unutmamak gerekiyor.

Sorun yabancılarda değil bizde

Fenerbahçe'nin Zico'dan sonra getirdiği o dönemin Avrupa şampiyonu Luis Aragones, Galatasaray'ın Fatih Terim'in yerine getirdiği sonraki yılların Avrupa şampiyonu Roberto Mancini, Şampiyonlar Ligi şampiyonu Frank Rijkaard ve Real Madrid ile bile şampiyonluk yaşayan Bernd Schuster bu süreçte Türkiye'de başarısız olan dünya çapında teknik direktörlerin sadece bazılarıydı. 

Kabul etmek gerekiyor ki Türk futbolunun farklı dinamikleri ve süreçleri var. Tüm dünyanın büyük saygı duyduğu bu gibi futbol adamları burada alınacak iki veya bilemedin üç kötü sonuçtan sonra, önce skor yorumcularının hedefi haline gelir, peşinden de insan harcamaya pek meraklı olan sosyal medya taraftarları tarafından biletleri kesilir. 

Aklı başında hiç kimsenin Mancini, Aragones, Schuster, Rijkaard, Prandelli gibi teknik direktörleri iş bilmezlikle itham edeceğini sanmıyorum. Türkiye'de başarılı olamayan bu isimlerin Türkiye'den önce ya da sonra ne gibi başarılar yakaladıklarına bir göz atıp, sonrasında Türk futbolunun uluslararası arenadaki durumunu incelersek zaten bu ilişkilerdeki problemli tarafı çok daha net bir şekilde görürüz. 

Bu denklem bugüne kadar böyle geldi ve bundan sonra bir şekilde değişir mi bilinmez. Ama bildiğimiz şey şu ki Fenerbahçe'nin ya da Fenerbahçe yönetiminin bu soruna çözüm getirmek gibi bir misyonu olmadığı. Her ne kadar dört büyük takımın ikisini an itibarıyla yabancı çalıştırıcılar yönetse de Türk futbolunda yabancı hoca devrimi bugün itibarıyla pek yakın görünmüyor. 

Tüm bunlara kulübün efsane ismi ve dönemin popüler futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen'in, her hafta sonu takımın oynadığı her maçtan sonra yabancı teknik direktörlere yaptığı ve rakiplerin Türk hocalarına yapmadığı eleştirilerin neden olduğu güvensizlik ortamını da eklersek Fenerbahçe'de adı kim olursa olsun bir yabancı teknik direktörün rahat bir çalışma ortamı bulup, istediği gibi hareket etmesi çok zor görünüyor.

Başkan Ali Koç'un bile eleştirilerden etkilenip, son yabancı teknik direktörüne dörtlü savunma tavsiyesi verdiği ortamda kariyeri nasıl olursa olsun gelecek yabancı hocayı çok zor bir görev bekliyor.

Kulübün en azından en uzun şampiyon olamama serisinden geçtiği bu dönemde hem Türk futbolunu daha yakından tanıyan hem de hatır gönül ilişkileriyle bile olsa sert eleştirilerle karşılaşmayacak bir isim tarafından yönetilmesi, son dönemde zaten son derece kırılgan olan Fenerbahçe için daha yumuşak bir geçiş ortamı sağlayabilir. 

Terim örneği

Bu doğrultuda baktığımızda halihazırda zaten yerli bir teknik direktörle çalışan Fenerbahçe için İsmail Kartal önemli bir aday olabilir. Kulübün son iki şampiyonluğuna imzalarını atan 60 yaşındaki Ersun Yanal ve 57 yaşındaki Aykut Kocaman da elbette her zaman için doğal aday konumundalar.

Her iki ismin de ikinci dönemleri kupasız geçmişti ancak ikinci dönemini çok kötü geçiren Fatih Terim'in 58 yaşında başladığı Galatasaray'daki üçüncü döneminde iki lig şampiyonluğu ve Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final gördüğünü de unutmamak gerekiyor. 

Her iki isim de geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamalarda Fenerbahçe'den gelecek olası bir teklife hayır diyemeyeceklerini ve Kadıköy'de üçüncü dönemlerini yaşamak istediklerini açık bir şekilde ortaya koydu. Ali Koç'un 3 Temmuz ruhu vurgusu da göz önüne alındığında, 3 Temmuz'u yaşayan Kocaman ya da 3 Temmuz sonrasında ilk şampiyonluğu kazandırıp kulübü bu girdaptan çıkartan Yanal doğru bir adres olabilir. 

Süper Lig'de son şampiyonun başarısız geçen Beşiktaş döneminin ardından bir büyük takım şansı daha verilen ve bu şansı iyi değerlendirerek ilk şampiyonluğunu 58 yaşında elde eden Abdullah Avcı olduğunu ve tabii bir de şampiyonlukların sadece bir hocayla ya da sadece bir oyuncuyla kazanılmadığını unutmamak gerekiyor. 

Avcı Beşiktaş'ta başarısız olurken, Trabzonspor'da olduğundan daha kötü bir teknik direktör değildi. Şampiyonluk için gerekli ortam ve şartları Trabzonspor oluşturdu ve o takım Avcı liderliğinde mutlu sona ulaştı. Sonraki sezon şampiyonluğa ulaşırken Rachid Ghezzal, Vincent Aboubakar, Welinton gibi fark yaratan transferler yapan Beşiktaş, bu hamleleri Avcı döneminde yapmış olsaydı, deneyimli hocanın Beşiktaş macerası da daha farklı şekilde gelişebilirdi.

Tıpkı Avcı'nın şampiyon olmayı Beşiktaş'tan uzakta bir yılda öğrenmediği gibi, Kocaman ve Yanal da şampiyon olmayı Fenerbahçe'den uzakta geçen yıllarda unutmuş değil. 

Hayalimdeki Fenerbahçe Quique Setien ve Roberto De Zerbi gibi topa sahip olma konusunda kararlı isimlerle çalışan ve bu yönde ekol oluşturan bir yapı ama Fenerbahçe'nin şampiyonluktan uzak serisi artık futbol yönetimine daha realist bakmayı gerektiriyor.

Teknik direktörü, takım kaptanıyla her hafta yemek yiyen efsane oyuncusu tarafından her hafta sonu yerden yere vurulurken hocasının arkasında duramayan Fenerbahçe yönetiminin yabancı bir teknik direktörle başarıya ulaşması gerçekten çok zor görünüyor. 

Zeki Demirkubuz'un meşhur tweetinde dediği gibi, bu takıma ve bu lige dair hiçbir şeyin, hiçbir zaman benim dilediğim gibi olmayacağını biliyor, artık bundan acı duymuyorum.

Yabancı hocayla şampiyonluk yaşaması çok zor görünen Fenerbahçe yönetiminin, yerli adaylar arasında hedeflenen başarıyı daha önce yakalamış ve tekrar yakalamaya en yakın görünen iki isimden birini seçmesi gerektiğine inanıyorum.

Daha fazla okuma 

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0