YORUM | Samet Çayır @sametcayir
UEFA Avrupa Ligi'nde güçlü bir gruptan namağlup lider olarak çıkan bir Türk takımının hocasıyla, bu başarıdan 22 gün sonra yolların ayrılacağını düşünür müydünüz?
Ve oldu...
Çok değil, daha 22 gün önce Roma'da son düdük çaldı ve Galatasaray, Lazio deplasmanından Avrupa standardında bir savunma yaparak puanı aldı, son 16'ya kaldı.
Peki ya sonra? Sonrası tam bir hayal kırıklığı.
O halde hikâyeyi, 10 Ocak'tan biraz geriye sarmanın tam da sırası.
Süper Lig'de bir ileri iki geri giden Galatasaray, artık son dönemde ileriye bir adım atamayacak duruma geldi.
Lazio maçının ardından Sivas deplasmanı tutuk geçti. 1-0'lık mağlubiyetle dönen Aslan, bir yandan da Fernando Muslera'nın sezonu kapatmasının üzüntüsünü yaşıyordu.
Daha sonra NEF Stadı'nda Başakşehir'e karşı alınan 1-1'lik beraberlikte de oyun tatmin etmedi.
Adana Demirspor deplasmanında yine hücum organizasyonu eksik, savunmada da dağınık bir takım vardı. Hem de kiralık olarak gönderilen Yunus Akgün'ün resitali ile birlikte.
Antalyaspor maçındaki galibiyet biraz nefes aldırdı. Fakat o maçtan üç gün sonra Ziraat Türkiye Kupası'nda, TFF 1. Lig'de gol atmakta bile zorlanan Denizlispor'a turun kaybedilmesi, işleri belki de geri dönüşü olmayan bir noktaya getirdi.
Kriz, artık apaçık ortadaydı. Florya'ya kara bulutlar hakimdi.
Başkan Burak Elmas ile Fatih Terim'in görüşeceği medyaya yansıdı. Daha sonra Terim, sosyal medyadan hem gövde gösterisi hem de 'proje' vurgusu yaptı.
Giresunspor'a kaybedilen maçın ardından ise son bir kez görüşüldü ve Galatasaray'da dördüncü Terim dönemi de sona erdi.
Kolay değildi kulübün en büyük ikonu ile yollarını ayırmak elbette.
AABu yüzden yönetim, Terim'in teknik ekibini yenilemek gibi bir fikir ortaya atarak bir çözüm çabasına girdi. Fakat tecrübeli hoca, bu fikre pek sıcak bakmamış olacak ki mevcut yardımcıları Selçuk İnan ve Necati Ateş ile yola devam etti.
Peki Terim'in 'proje' vurgusu gerçekçi miydi? Yoksa ligdeki mevcut başarısızlığı bir şekilde tanımlamak zorunda mı kaldı?
Galiba ikincisi, kulağa daha mantıklı geliyor.
Bu sezon proje kapsamında yapılan transferlere bir bakın.
Alexandru Cicaldau ve Olimpiu Morutan, sizi Emirhan İlkhan kadar etkiledi mi?
30 yaşındaki Patrick van Aanholt, 28 yaşında olan ve seviyesi belli olan Aytaç Kara transferleri, gençleşme projesine ne kadar uygundu?
Peki ya Gustavo Assuncao? Ondan haber alabilen var mı? Neden geldi, niçin oynamadı?
Bahsi geçen projeye uygun olarak yalnızca Berkan Kutlu ve Victor Nelsson transferleri sayılabilir belki de.
Fakat madalyonun diğer yüzü çok daha ağır.
Transferlerin projeye uygunsuzluğu tartışıladursun, Galatasaray'ın belki de daha büyük bir sorunu, oyun kimliğine sahip olamamasıydı.
Modern futbol yenilik ve çeşitlendirilmiş ezberler ister. A planı yetmez, B planı ister. O da yetmez, C ister, D ister. Her gün yerinde sayanın asla ayakta kalamayacağı bir olgudur modern futbol.
İnanmayanlar, Jose Mourinho'ya sorabilir.
Süper Lig'de Francesco Farioli, Emre Belözoğlu gibi hocalar gittikleri takımlara oyun alarak anında etki ederken, yılların tecrübesi Terim, yerinde saydı.
Sonuç; altı doldurulamayan bir proje ve modern futbola uyumsuzluk.
Yenildi Terim. Çoğu zaman kazanan Terim, bu kez yenildi.
Fakat ezeli rakibi Fenerbahçe'ye veya Beşiktaş'a değil, modern futbola yenildi.
Tıpkı çok yakın arkadaşı Jose Mourinho gibi, yenildi...
Daha fazlası için:
Galatasaray ve Trabzonspor'un Denayer yarışı


