Bundan altı ay önce, 2021'in eylül ayında A Millî Futbol Takımı, 2022 Dünya Kupası Elemeleri'nde Cebelitarık deplasmanına rotasyonlu bir takımla çıktı.
Burak Yılmaz takımın ilk santrforuydu ve göreceli zayıf rakibe karşı rotasyon yapıldığı için ilk 11'de başlayan isim, o dönemde eleştirilerin odağında olan Enes Ünal'dı.
Gerçekten de o dönemde Enes'in performansı zirvede değildi.
Getafe'de ilk sezonunu 15 maçta dört gol ile tamamlayan 24 yaşındaki santrfor, yeni sezonda ise ilk golünü ekim ayında attı.
Getafe sezona çok kötü başlamıştı ve takımın formsuzluğu Enes'e, onun formsuzluğu da A Millî Takım'a yanısmıştı.
Televizyon ekranlarında ve sosyal medyada, "Bu Enes'in millî takımda ne işi var?" diye haykırılıyordu.
Fakat ekim ayından itibaren inanılmaz bir çıkış yakalayan Enes, şu anda muhtemelen Türkiye'nin ilk santrforu haline geldi.
Peki bu çıkışı hangi süreçte yakaladı ve bu yükselişi neye borçlu?
Enes, Getafe formasıyla 2021-22 sezonundaki İlk golünü 28 Ekim'de 11. hafta mücadelesinde Granada deplasmanında attı. Bir sonraki maçta Espanyol'a karşı iki kez ağları havalandırdı.
14. haftada Cadiz maçında yine sahnedeydi. 17. haftada deplasmanda takımın tek golünü kaydetti.
19. haftada rakip Real Madrid'di ve 1-0 kazanılan maçta sahnede yine o vardı.

21. haftada Getafe coştu ve takım, evinde Granada'yı 4-2 mağlup ederken ikinci golü millî yıldız kaydetti.
23. haftada Levante galibiyetinde iki golle büyük pay sahibi oldu.
Zorlu Atletico Madrid deplasmanında penaltıdan iki gol kaydetti. Alaves'e içeride iki gol attı ve en son, cuma gecesi Athletic Bilbao deplasmanında takımını 3. dakikada öne geçirerek bu sezon ligdeki 14. golüne ulaştı.
Gol krallığında 22 golü bulunan Real Madrid yıldızı Karim Benzema'nın arkasında olan Enes, kariyerinde zirveyi gördü.
Nihat Kahveci'den sonra hiçbir Türk futbolcu, La Liga'yı golleriyle böyle sarsmamıştı.
Nitekim Getafe Teknik Direktörü Quique Sanchez Flores de bu gelişimin farkında. Flores, şubat ayında yaptığı açıklamada Enes ile ilgili şunları söylemişti:
"İspanya'ya geldiğinden beri bu çocuk birçok kez kalitesini gösterdi. İyi futbolcular için her zaman beklemek zorundasınız.
"O çok iyi bir futbolcu ve şimdi zamanı geldi. Kendisini, gelişime adadı ve biz de öyleyiz. İşlerin yoluna girmesi için ona yardım edeceğiz."
Enes, hiçbir zaman gösterişli bir oyuna sahip olmadı. Fakat gittiği her yerden bir şeyler öğrendi.
Vakıfköy gibi, Türkiye'nin en değerli futbol okullarından birinde yetişti. Ardından Manchester City bünyesine katıldı. Pep Guardiola ile birkaç kez antrenmana çıkma şansını yakalayan Enes, ardından Belçika'nın yolunu tuttu.
Genk'te çok fazla forma şansı bulamadı.
Daha sonra rotasını Hollanda'ya çevirdi ve NAC Breda formasıyla 11 maçta attığı sekiz gol, onun değerini artırdı.
Twente'de ise, şu ana kadarki en golcü sezonunu yaşadı. 32 maçta 19 gol kaydedince, La Liga'da Levante'nin yolunu tuttu.
Levante'de olmadı. Daha sonra Villarreal ve Real Vallodolid'de de golcü kimliğini sahaya yansıtamadı.
Üç farklı kulüpte toplamda 73 maça çıktı ve 20 gol kaydetti.
İspanya'da ona belki de son şansı Getafe verdi. O da ilk sezonunda kullanamadığı bu şansı ikinci sezonunda harika bir şekilde değerlendirmeye başladı.

Enes Ünal, Bursaspor'dan yetişen diğer Vakfıköy çıkışlı ünlü futbolculardan farklı biri. Fakat onun en büyük farkı, saha dışında.
Sakin, yaşına göre çok daha olgun ve entelektüel bir kişiliğe sahip.
Zaten o yüzden gittiği her yerde bir şeyler öğrendi ve şu anda, Avrupa'da patlama yapmanın vakti geldi. Mental olarak da hiçbir zaman çöküş yaşamadı.
Formsuz olduğu dönemlerde yapılan eleştirilerden sonra bocalamadı ve savrulmadı.
O hep, bildiği şeyi yapmaya, çalışmaya ve öğrenmeye açık olmaya devam etti. Sadece futbolu değil, elinde sürekli kitap bulundurarak hayatı da öğrenmeyi sürdürdü.
Tabii, güçlü karakerinin yanı sıra uzun zamandır yurt dışında oynuyor olması da mental gelişimine önemli katkıda bulundu. Nitekim genç golcü, Twente'de zirve yaptığı dönemde, İngilizce olarak verdiği röportajda konuya şöyle değinmişti:
"Kendimi çok geliştirdiğime inanıyorum. Taktiksel, fiziksel, yaşam tarzı anlamında çok şey öğreniyorum.
"Daha rahat oynamayı öğrendim. Türkiye'deyken biraz daha fazla baskı hissediyordum. Ancak burada, fazla düşünmeyip işime odaklanıyorum."
Enes şimdi, Avrupa'nın önemli golcüleri arasına girerek bu kişilik özelliklerinin meyvelerini yemeye başladı.
Bursaspor'dan ayrılırken, "Bu hikâye Atatürk Stadı'nda başladı. Umarım dünya klasikleri arasına giren bir hikâye yazar ve bu hikâyenin imzasını Timsah Arena'da atabilirim" demişti ve şimdi bu hikâyeyi klasiğe dönüştürmeye çok yakın.
Doğru zamanda, doğru yerde iseniz, üstelik gelişmek için elinizden geleni yapıyorsanız, bazı şeylerin mutlaka zamanı gelecektir.
Ve Enes için vakit, artık tamam.
Daha fazlası için:
Everton'da oynayan Richarlison: "Brezilya Milli Takımı'nda Olimpiyatlarda oynamak için ağladım"

