BursasporAA

YORUM | 2010 şampiyonu Bursaspor'un büyük çöküşü nasıl gerçekleşti?


YORUM | Samet Çayır @sametcayir


Daha önce başınıza gelmemiş olan olumlu ya da olumsuz, fakat duygu yüklü olaylar karşısında çoğu zaman ne yapacağını bilmez bir duruma bürünürsünüz.

İşte 16 Mayıs 2010 gecesi de Bursa'da, kimse ne yaptığını bilmiyordu.

Kulübün en büyük hayali, Trabzonspor'un ardından İstanbul hegemonyasına son verecek takım olmayı başarmaktı.

Engebeli birçok yoldan geçildi. Ancak bir şekilde doğrular birleşti ve tam 12 sene önce bugün, Bursaspor büyük bir tarih yazdı.

Aslında yeşil-beyazlı kulüp, şampiyon olmasa da her zaman büyük bir kulüptü.

Stadyumunu her zaman dolduran, çok güçlü bir yerel medyaya sahip olan, ekonomisi kuvvetli bir şehrin en büyük markasıydı.

Şampiyonluktan sonra bu marka elbette daha da büyüdü. Old Trafford'da, Mestalla'da, İskoçya'da adını dünyaya duyurdu.

Fakat 2010'dan sonra hayat, Bursaspor'a hiç nazik davranmadı. Bu yazının yazıldığı tarihte Bursaspor, artık 2. Lig'de.

Peki şampiyonluktan sonra, aradan geçen 12 yılda kulübü uçuruma sürükleyen hamleler nelerdi?

Tabii ki böylesine büyük bir kulübün çöküşünün en büyük sebebi maddi kriz.

Şu bir gerçek ki Bursaspor, Türk futbol tarihinin en büyük finansal çöküşlerinden birini yaşadı. Yaşarken de, bir kulübün yıllardır 'nasıl yönetilmemesi' gerektiğini herkese gösterdi.

O halde filmi biraz geriye saralım.

2003-2004 sezonunda küme düşen Bursaspor, 2005-2006 sezonunun sonuna Süper Lig'e geri dönmüştü ve camia, Levent Kızıl'ın ardından güçlü figürünü arıyordu.

Daha önce de Bursaspor'da başkanlık yapmış olan İbrahim Yazıcı, 2007'de yeniden kulübün başkanı oldu.

Yazıcı döneminde sancılı geçen iki sezonun ardında teknik direktörlük koltuğuna Ertuğrul Sağlam oturdu ve şehir, Sağlam'ın etrafında birleşti.

Ertuğrul Sağlam'ın imza töreninde taraftarlar, Türkiye Kupası'na atıfta bulunup, "40 seneden beri yüzünüz gülmedi, yeter artık duy bu sesi.

"Onurlu duruşunla hoş geldin Bursamıza, al kupayı Ertuğrul hoca" diye bağırıyordu.

Alınacak kupanın, çok daha değerli olacağından habersiz...

Ertuğrul SağlamAA

Sağlam'ın ilk sezonunda takım, 2008-2009 sezonunu altncı sırada bitirdi ve UEFA Avrupa Ligi'ne katılmayı kılpayı kaçırdı.

2009-2010 sezonunda beklenti aslında biraz daha yüksekti. Fakat kimse, sezon sonunda takımın şampiyon olacağına çok fazla ihtimal vermiyordu.

Öyle ki, şampiyonluk maçı olan Beşiktaş karşılaşmasında bile kale arkasında Teksas tribününde, "Öyle mutluyduk ki bu sene, şampiyonluğun canı cehenneme"pankartı yer alıyordu.

Fakat, oldu.

2009-2010 sezonunu şampiyon tamamlayan Bursaspor, büyük bir peri masalını gerçekleştirdi.

Ama daha sonra bu alışılmadık durum, hiç iyi yönetilmedi ve kulüp tepetaklak oldu.

2010-2011 sezonunda da işler yolundaydı. Bursaspor sezonu üçüncü sırada tamamladı ve 20 yıl aradan sonra Türkiye Kupası'nda final oynadı.

Timsah, 2011-12 sezonunda ise ligi sekizinci sırada bitirdi.

Fakat bu sezonun sonunda, kulübün kaderini değiştirecek üzücü bir olay yaşandı. Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı, kalp rahatsızlığı nedeniyle 7 Mayıs 2013'te hayatını kaybetti.

O günden sonra hayat, Bursaspor'a hiç nazik davranmadı.

Takım, belirli bir süre Süper Lig'de üst sıralara oynamış olsa da daha sonra kendisini dipte buldu.

Başkan, bazı problemlerin var olmasıyla beraber maddi konuda birçok problemi çözmüştü ve camia için güçlü bir figürdü.

İbrahim YazıcıAA

Yazıcı'nın vefatının ardından 2013-2014 sezonunda yeni başkan Erkan Körüstan oldu. Körüstan, görevi 25 milyon TL borçla aldığını açıkladı. Eski yönetim ise buna itiraz etti.

2013-14 sezonunda 22 bin kombine satıldı. Fakat transferde kesenin ağzı bir hayli açıldı.

Sebastien Frey, Taye Taiwo gibi isimler kadroya dahil edildi. Takımın başına ise Christoph Daum getirildi.

Ozan Tufan, Enes Ünal A Takım'a çıkarıldı. Maaş bütçesi çok yükseldi. Öyle ki sadece Frey ve Taiwo'nun yıllık maliyetleri 3 milyon euro'ydu.

Takıma pek katkı sağlayamayan Renato Caja'nın bile kiralık anlaşması ve imza ücreti toplam 1 milyon euro'ydu.

Bu süre zarfında kulüpte, oyuncu menajerlerinde 'abartılı' paralar ödendi. Sonuç olarak Bursaspor, 2013-14 sezonunun sekizinci sırada tamamladı.

Daha sonra, taraftarın tepkisinin ardından yönetim yine değişti.

2014-2015 sezonunda başkan, Recep Bölükbaşı oldu. Hoca olarak ise Şenol Güneş'i getirerek büyük bir güç gösterisi yaptı.

Gerçekten de Bursaspor o sezon, ligin en heyecan verci takımlarından biriydi. Sezon altncı sırada tamamlandı. Fernandao gol kralı oldu.

Fakat bir yandan, kontrolsüz harcamalar devam ediyordu. Kimse kapıdaki tehlikenin farkında değildi.

Bir önceki yönetim 30 milyon TL kredi çekmiş, Bölükbaşı yönetimi de bu krediyi 54 milyona çıkarmıştı Toplam borç 90 milyon TL'ye yükseldi. Gelirler ise 45 milyon TL civarındaydı.

2014 yılında Financal Fair Play devreye girdi ve Bursaspor, Avrupa kupalarından bir yıl men cezası aldı.

2015-16 sezonunda işler çığrından çıkmaya başladı. Haddinden fazla transferler yapıldı.

Plansızlık gün gibi ortadaydı.

De Sutter, Josue, Advincula, Faty, Hosogai, Cem Karacan, Mert Günok, Deniz Yılmaz, Sercan Yıldırım, Dany, Sivok, Stoch gibi isimler başta olmak üzere 19 transfer yapıldı.

Sadece Polonyalı Dzsudzsak için 1.6 milyon euro ödendi. Yalnızca iki ay oynayan ve beğenilmediği için gönderilen Sedat Berisha'nın maliyeti 113 bin euro'ydu.

Paralar savruluyor, kulübün geleceği düşünülmüyordu.

Sebastien FreyAA

Bursaspor, 2015-16 sezonunu 11. sırada tamamlandı.

Bakambu, Ozan Tufan, Enes Ünal, Volkan Şen ve Şener Özbayraklı transferlerinden yaklaşık 70 milyon TL gelir elde edildi. Belki de en kritik noktalardan biri de buydu.

Çünkü yıllardır, gelen bu yüksek ücretlerin Recep Bölükbaşı döneminde nereye harcandığına dair kimsenin hâlâ hiçbir fikri yok.

2016'da kulüp, borcun 270 milyon TL olduğunu açıkladı.

Bu arada yeni stadyum da açıldı. Eski Atatürk Stadı yıkıldığı için birçok taraftar kulübe gönül koydu. Bazıları boykot bile etti.

Daha önce defalarca stadyumun eski yerine yapılacağının sözünü veren yetkililer, bir anda ortadan kayboldu ve stadyum, ulaşımı bir hayli güç, çevresinde sosyal aktivitede bulunulabilecek hiçbir yeri bulunmayan bir noktaya taşındı.

Gerçekten de işin psikolojik kırılması burada yaşandı.

Taraftarlar, yeni stadyumu pek benimsemedi. Orada da birçok maçta rakiplerin dizlerini titrettiler elbette.

Fakat akıllar hep, Altıparmak'taki Atatürk Stadı'ndaydı ve herkesin içi buruktu.

Bursa Atatürk StadıAA

2016-17 sezonunda Ali Ay yönetime geldi. İşte bu da kırılma anlarından biri oldu.

Ay, şehrin ileri gelenleri ile konuştu, mali kriz için plan oluşturdu.

Takım, 2016-17 sezonunu 14. sırada tamamlandı. 2017-18 sezonu ise 13. sırada bitirildi.

Ali Ay, kısa vadeli borçların 209 milyon TL'den 90 milyon TL'ye düşürüldüğünü açıkladı.

Borçlar ödenmedi, yalnızca yapılandırıldı ve ertelendi. Sezonun gelirleri, önceki sezonda parası ödenmemiş olan oyunculara gitti.

2018-19'da Ali Ay tekrar başkan seçildi. Borç 453 milyon TL'ye yükseldi.

Sezon sonunda ise Samet Aybaba ile takım küme düştü. Özellikle Aybaba'nın o dönemin scout ekibine kulak vermeyip, kendi istediği oyuncularda şart koşması, takımın küme düşmesindeki en büyük sebeplerden biriydi.

Sonunda Bursaspor, yakıt parasını bile ödeyemeyecek duruma geldi. Toplam borç 491 milyon TL olarak açıklandı. 2016'da 18 milyon TL olan yönetici borcu, bir anda 107 milyon TL oldu. Üstelik takım artık Süper Lig'de değildi ve önemli bir gelir kaybına uğrayacaktı.

Yönetici borçlarının döviz cinsinden olması, işleri daha da zorlaştırıyordu.

Herkes kendisini sağlama alıyor, fakat Bursaspor'u kimse sağlama almayı düşünmüyordu.

Bu esnada takımın otobüsü haciz edildi. Kulüp, oyuncu maaşlarını ödeyemeyecek duruma geldi.

Spor Toto 1. Lig'deki ilk sezonda yeni başkan Mesut Mestan oldu. Mestan, 2019'da borcu 447 milyon TL'ye düşürdüklerini açıkladı.

Ağustos 2020'de ise borç, 492 milyon TL olarak açıklandı.

Bursaspor, play-off yarı finalinde Adana Demirspor'a elenerek Süper Lig'in kıyısından döndü.

O sezon, Bursasporlu taraftarların da biraz özeleştiri yapmasını gerektirecek bir sezondu.

Zira sezona teknik direktör Yalçın Koşukavak ila başlanmış ve Koşukavak görevden ayrlırken takım, silinen 3 puanı saymazsak lig ikincisiydi.

Üstelik oyuncu kadrosu, transfer döneminin kapanmasına bir gün kala oluşturulmuş bir takımdı.

Buna rağmen Koşukavak döneminde Süper Lig'in ciddi adayı konumundaydı.

Fakat taraftarlar, armanın büyüklüğüne aldanıp takımı ligin en büyük favorisi olarak gördü ve ona göre tepki verdi.

Bunun en büyük örneği ise Ümraniyespor maçıydı.

Dönemin lideri Ümraniyespor, iç sahada 1-0 mağlup edildikten sonra Koşukavak tribüne çağrıldı ve takımın gözü önünde fırça atıldı.

Adanaspor deplasmanında son dakikada kazanılan üç puanın ardından da benzer senaryo yaşandı.

Taraftar elbette duygularıyla hareket eder. Her şeyin detayını bilemez ve mantıklı davranamaz. Bu, her yerde böyledir.

Fakat bu durumun getirdiği olumsuz sonuçlara da katlanmak gerekir.

Yalçın KoşukavakAA

Mesut Mestan döneminin ardından göreve gelen Erkan Kamat; Mestan'ı, kulübe altın verip kazanç sağlamakla suçladı.

Mestan ise bu iddiaları yalanladı.

Kulüp ciddi anlamda maddi sıkıntıya girmişti.

2020-21 sezonunda 'Hatıran Yeter' kampanyasından sadece 1 milyon 167 bin TL toplandı.

Bu da, şehrin artık kulübe karşı güveninin kalmadığının bir göstergesiydi.

Kamat döneminin ardından ise 2021-22 sezonunun başında ilginç bir başkan profili ortaya çıktı.

Genç iş adamı Emin Adanur, kulübe sıcak para koyma vaadiyle kongreye girdi ve başkan oldu.

O dönemde transfer tahtası kapalıydı. Adanur yönetimi, söz verdikleri bütçeyi hem kendi kaynaklarından hem de sponsorluk anlaşmalarıyla oluşturdu.

Fakat yine gereğinden fazla transfer yapıldı ve bu transferler, oldukça başarısızdı.

Sezonun ortasında camia ve şehir, Adanur yönetiminin görevi bırakması konusunda baskı yaptı ve Bursaspor, yeniden kongreye gitti.

Kulübün bu kadar kritik bir dönemde kongreye gitmesi, oldukça riskli bir karardı fakat şehir bunu istedi.

Ardında yönetim, Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne geçti ve oraya bağlı olan Ömer Faruk Banaz, başkanlık koltuğuna oturdu.

Ardından yaşananlar ise herkesin malumu. Bursaspor, tarihinde ilk kez 2. Lig'e düştü.

Old Trafford'dan Bandırma'ya uzanan bu hikâyede belki de herkes suçluydu.

Kulübe en fazla zarar veren şey ise ego çatışmaları oldu.

Sonuç olarak 2010 şampiyonu; liyakat yoksunluğu ve çıkarcılık başta olmak üzere birçok şeyin kurbanı oldu.

Buradan bir dönüş olur mu, elbette olabilir.

Fakat akıl, mantık ve organizasyon olmadan asla olmaz.

Şöyle bir 12 sene geriye baktığımızda ise yukarıdaki üç unusurun camiada hiç barınmadığını görüyoruz.

O halde eğer Bursa'da hayat bu şekilde devam edecekse, tarihi kulüp için ne yazık ki ürkütücü sirenler çalmaya devam edecektir.

Daha fazlası için:

Bursasporlu futbolcular, polise sığındılar

Oğuz Çetin: Alex'in heykeli yapılmamalıydı

Max Kruse, Bundesliga'ya damga vurdu

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0