Jack Grealish Manchester City Lionel Messi PSG GFXGetty Images

PSG ve Manchester City, Şampiyonlar Ligi zaferi yolunda birbirinden ne öğrenebilir?

Futbol mantığı, er ya da geç Manchester City ve Paris Saint-Germain’in Şampiyonlar Ligi’ni kazanacağını işaret ediyor. Dünya futbolundaki en zengin sahiplere sahip olan bu ikili, yetenekli kadrolarıyla müzelerindeki tek eksik kupa için yarışıyorlar. Yerel liglerinde son dönemin en başarılıları olan bu iki kulüp, uzun süredir Avrupa arenasında gelecek başarıyı kovalıyorlar.

Son 10 yıldaki ciddi atılımlarında her iki taraf da Avrupa’nın geleneksel büyük ekiplerini al etmeyi başaramadı. Geçtiğmiz dönemde City teknik direktörü Guardiola, takımının tarih boyunca kendini kanıtlamış rakiplerine karşı tecrübe ve bilgi eksikliği çektiğini söylemişti, aynı durumdan PSG adına da bahsetmek mümkün.

Ancak iki kulübün de son zamanlarda kendisini ilerleyen aşamalara atmaya başarmasıyla bu bahane de muhtemelen ortadan kalktı. Geçen sezon City, ondan önceki sezon da PSG final oynamayı başarmışlardı.

Bu ikilinin hayal kırıklıklarını bir bütün olarak ele almak, biraz basite kaçmak olurdu zira her iki taraf da son dönemde başarıya ulaşmak için birbirinden oldukça farklı stratejiler güttüler, ancak yine de birbirlerine bakıp ilhâm alma potansiyeline de sahipler.

City’nin net olarak daha güçlü olduğu bir alan var: Son altı yıl içerisinde grup aşamasından sonra PSG’ye karşı iki önemli galibiyet aldılar. Genel olarak bu da güvendikleri teknik direktörlerinden beklediklerini özetliyor.

Son Premier Lig şampiyonu City, Guardiola’yı uzun süredir Etihad’a getirmeyi hedefliyordu ve başarılı teknik adamın felsefesinin kulüpteki değişimi sağlayabileceğine inanıyordu. Pep’in şu ana kadarki tek başarısızlığı da Şampiyonlar Ligi’ni kazanamamak oldu, bu kupa gelene kadar da bu yöndeki eleştiriler susmayacak gibi görünüyor. Katalan teknik adamın kendisinin de kabul ettiği gibi, bu zafer gelmezse Pep’in mirasında bir leke olarak kalabilir.

Ancak Pep’in yöntemleri, kulübün akademiden A takıma kadar uzanan bünyesini kapsayan bir taktiksel planı ve başarıyı da beraberinde getirdi. Geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi finalinde alınan Chelsea mağlubiyetinin sorumluluğunu üstlenen Guardiola, birkaç önce baskın bir oyunla Londra temsilcisini Premier Lig’de devirerek işleri kendi lehine döndürmeyi başardı.

Jack Grealish Bernardo Silva Manchester City GFXGetty Images

Bu sırada PSG ise son sekiz yılda altı teknik direktörle çalıştı. Son beş teknik adam Ligue 1’de zafere ulaşırken Şampiyonlar Ligi’nde mutlu sona ulaşamamıştı. Ayrıca bu isimlerin arasında Paris’ten ayrıldıktan yalnızca beş ay sonra Chelsea ile Avrupa’nın bir numarası olan Thomas Tuchel de vardı. Dolayısıyla Şampiyonlar Ligi’ni kazanamadığı takdirde Mauricio Pochettino ile de yolların ayırılması Fransız ekibi adında pek de sürpriz olmaz.

Ancak asıl önemli olan etmen şu ki, PSG’nin yıldızlarla dolu kadrosu ,her zaman hocalarının otoritesine olumlu reaksiyon göstermedi. Geçen sezon yarı finalde City’ye her iki maçta da mağlup olan PSG’de oyuncular, sakinliklerini kaybetmişlerdi.

İlk maçta İlkay Gündoğan’a yaptığı sert müdahale sonucunda Idrissa Gueye direkt kırmızı kart görürken, topsuz oyunda Fernandiho’ya faul yapan Angel di Maria da takım arkadaşıyla aynı kaderi paylaşmıştı. 28 Eylül tarihinde oynanacak Manchester City maçında forma giyemeyecek olan Arjantinli’nin yanı sıra, Verratti ve Kimpembe de o mata rahatlıkla kırmızı kart gören oyuncular kervanına katılabilirdi.

Di Maria, Neymar, Mbappe ve Messi gibi büyük isimleri yönetmek, büyük isme sahip bir teknik direktörün bu oyunculardan en iyi verimi almasını gerektiriyor ve Pochettino da bazen bu noktada bazı riskler alıyor, Lyon maçında altı Ballon d’Or ödülü sahibi Lionel Messi’yi oyundan almak gibi.

Kylian Mbappe Neymar Lionel Messi PSG GFXGetty Images

Şampiyonlar Ligi’nde son 16 turu ve sonrasında ise kadro yönetimini ilgilendiren bu zorluk tekrar patlak veriyor. Geride bıraktığımız sezonların çoğunda, yolun yarısında Ligue 1 şampiyonluğunu neredeyse garantileyen PSG; büyük maçlar için yıldız oyuncularını dinlendirip dinlendirmeme ikilemiyle karşı karşıya kalıyordu. Böylelikle hocalar da oyuncuların ritmini bozmakla ve büyük Şampiyonlar Ligi maçlarındaki baskıyı artırmakla suçlanıyordu ancak bu yıldızları oynatmaya devam etmek de sakatlık ve yorgunluk riskini de bir yandan arttırıyordu.

Premier Lig’deki yoğun mücadeleyle birlikte Guardiola, böylesine bir dertle baş etmek zorunda kalmıyordu zira İngiltere’de şampiyon olmak için rotasyon yapabilecek bir kadrosu olmasna karşın her maça tüm gücüyle çıkması gerekiyor. Maçların sonucunu ufak detayların belirlemesiyle birlikte Guardiola’nın şikayetçi olduğu bir durum vardı: Takımında net bir golcünün bulunmaması.

City, Barcelona’dan ayrılması durumunda Messi’yi kadrosuna katmak için uzun süredir istekliydi. Ancak Arjantinli yıldız, Nou Camp’a veda ettiğinde ise PSG ile anlaşmış ve halihazırda Neymar – Mbappe gibi yıldızlara sahip olan kadronun bir parçası olmuştu. Ayrıca PSG, bu transferi Sergio Ramos, Gini Wijnaldum, Gigi Donnarumma gibi isimleri bonservissiz olarak ve yüksek maaşlarla transfer etmesinden sonra gerçekleşmişti.

City ise Agüero’nun vedasının ardından çaresizce bir santrfor takviyesi yapmak için uğraşıyordu. Harry Kane ve Cristiano Ronaldo’da mutlu sona ulaşamayan İngiliz devinin elinde alternatif kalmamıştı. Eğer Dortmund’dan Erling Haaland gibi bir golcü için yarışa katılırlarsa, PSG’nin transfer pazarındaki dominantlığını takip edebilirler.

Ancak bu ikilinin birbirinden öğreneceği şeyler yalnızca saha içiyle sınırlı değil. City, eğer UEFA kararında geri adım atmasaydı Şampiyonlar Ligi’nden iki yıl boyunca men edilecekti. Fakat PSG, son araştırmalar kapsamında Finansal Fair Play’in tüm yükümlülüklerini yerine getirmeyi başarmıştı.

Avrupa Kulüpler Birliği’nin yeni başkanı PSG’den Nasser Al-Khelaifi olmuştu zira kulübü adına Avrupa Süper Ligi’ne katılmayı reddetmişti. City’nin de içinde bulunduğu 11 kulüp ise ilk etapta bu girişimde yer alıyordu. Dolayısıyla, Nasser Al-Khelaifi’nin şu anda futbol dünyasındaki en güçlü isim olduğunu ileri sürmek mümkün.

Bu durum uzun vadede kulübün gelişime katkıda bulunacaktır ancak Şampiyonlar Ligi, sadece sahada kazanılıyor. Kadro kaliteleriyle, güçleriyle ve istekleriyle sekiz ay sonraki St. Petersburg’daki finalde bu iki takımdan birini sahnede görmek pek de sürpriz olmaz.

Şimdilik ise bekleyiş devam ediyor ve her iki kulüp de Avrupa’nın bir numarası olmak için mücadele ediyor, tabii ki sinirleri biraz gerilmiş olarak…

Çeviri: Osman Can Erkut

Daha fazlası için: 

Anelka: "Messi, Mbappe'ye hizmet etmeli"

UEFA'dan Avrupa Süper Ligi kararı

Benzema, Ballon d'Or için yarışmalı mı?

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0