Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk maçında Borussia Dortmund’u ağırlayan Beşiktaş, Jude Bellingham ve Erling Haaland’ın gollerine uzatma dakikalarında Montero ile cevap verdi ve sahadan 2-1’lik mağlubiyetle ayrıldı.
Sergen Yalçın’ın öğrencileri, yenilen gole tam anlamıyla iyi bir reaksiyon göstermeyi başaramayıp sahadan 2-1’lik mağlubiyetle ayrılsalar da ilerleyen maçlar adına özellikteki ilk periyottaki performansıyla bir hayli umut vadeden bir görüntü çizdiler.
Hayran bırakan başlangıç
Maça oldukça etkili bir giriş yapan Beşiktaş, ilk 20 dakikalık süreçte topa %58 oranında sahip olmuş ve rakibine şut bile çektirmemişti. Siyah-beyazlıların oldukça dominant göründüğü bu süreçte, Sergen Yalçın’ın geçtiğimiz haftalarda katıldığı programlarda sarf ettiği “Yetenek olarak onlarla mücadele edebilecek düzeydeyiz ama tempo ve atletizm olarak o seviyeye ayak uydurmamız lazım, kendimizi test edeceğiz.” cümleleri akıllara geldi. Her ne kadar doksan dakika sonucunda ortaya çıkan resme baktığımızda tam da bu noktaların fark yarattığı gözlense de, başlangıçtaki performansıyla Beşiktaş bu açıdan da umut vadetti.
Karşılaşmaya baskın bir oyunla başlayan Beşiktaş, etkili pres yaptı ve savunma planını da iyi uyguladı. Siyah-beyazlı ekip, Wellinton – Montero ikilisiyle savunma hattını önde kurmasına karşın bu planından ilk periyotta iyi sonuç aldı ve rakibine pozisyon şansı tanımamayı başardı. Bu başarılı savunma performansının yanı sıra hücumda da iyi bir görüntü çizen Beşiktaş, Miralem Pjanic’in başrolde olduğu pozisyonlarda bazı net fırsatlar üretmeyi başardı. Altıncı dakikadaki o net pozisyonda eğer Belçikalı golcü Kobel’i alt edebilseydi, siyah-beyazlılar adına işler çok farklı bir şekilde gelişebilirdi.
Golden sonrası
Beşiktaş adına karşılaşmayı golden öncesi ve sonrası diye iki ayrı başlıkta değerlendirmek mümkün. Gole kadar oldukça etkili bir savunma ve karşılama performansına imza atan Beşiktaş, temel bir hücum organizasyonu sonrasında golü kalesinde gördü. Maça baklava 4-4-2 dizilimiyle ve dolayısıyla oldukça kalabalık bir orta hatla başlayan Dortmund, golü getiren hücumda oyunu bekleri üzerinden genişletiyordu. Sağ kenarda çizgiye yakın konumlanan Meunier’i karşılamaya N’Sakala gitmiş; Montero ile arasında açılan boşluğa hareketlenen Bellingham ise golü kaydetmişti. Atiba, genç oyuncuyu takip etmekte geç kalınca Alman ekibi, temel bir yerleşim sonucunda golü bulmayı başarmıştı.
AAAyrıca Beşiktaş, ilk 20 dakikada Ghezzal’in de çalışkanlığıyla sağ kanadını oldukça iyi savundu. Cezayirli yıldız, her ne kadar yaratıcılık anlamında beklentilerin biraz uzağında kalmış gibi görünse de özellikle ilk yarıda savunma anlamında tüm görevlerini eksiksiz yerine getirdi. Hücumun yönünü sık sık değiştiren Dortmund, Montero’nun kontrolündeki bölgeyi de fazlasıyla kullanmayı hedefledi ancak genç stoper bu noktada oldukça başarılı iş çıkarttı.
Dortmund ise golü bulduktan sonra daha net bir şekilde görüldüğü üzere 4-2-3-1 diyebileceğimiz bir düzene geçiş yaptı. Brandt sağ kenar gibi konumlanırken Malen ise sol kenarda yer aldı. İkinci yarının başında ise Rose, Brandt – Witsel değişikliğine başvurdu ve orta alandaki direncini arttırmayı hedefledi.
Golden sonra Beşiktaş’ın git gide tempo olarak rakibine karşılık vermekte zorlandığı da görüldü. İkinci Siyah-beyazlılar, özellikle Rosier – Ghezzal kanadında bazı sıkıntılar yaşadılar.
Pjanic bıraktığı yerden devam etti
Yeni Malatyaspor karşısında siyah-beyazlı formayı ilk kez terleten Pjanic, yaptığı jeneriklik asistin yanı sıra gösterdiği performansla da futbolseverleri mest etmişti. Beşiktaş’ın Barcelona’dan kiraladığı yıldız oyuncu, Dortmund karşısındaki performansıyla izleyenleri kendisine hayran bırakmaya devam etti.
Ghezzal’in görece etkisiz bir performans gösterdiği maçta Beşiktaş’ın bir numaralı yaratıcısı olan Pjanic, buna ek olarak oyun kurulumuna da yardımcı olarak takımını her yönden rahatlattı. Son dakikalarda duran toptan Montero’ya yaptığı asistle bu performansını taçlandıran oyuncu, dört şut pasıyla bu alanda sahanın en iyi ismi oldu.
Doksan dakika genelinde 98 kez topla buluşan yetenekli orta saha, 81 pas ve %90 pas isabetine sahipti.
Karşılaşmaya oldukça etkili bir başlangıç yapan Beşiktaş, Sergen Yalçın’ın kendi deyimiyle seviyesini üst düzey bir rakip karşısında test etmiş oldu. Golden sonra özellikle bazı periyotlarda bir hayli düşüş yaşasa da, siyah-beyazlılar ilerleyen dönemler için iyi sinyaller veren bir Şampiyonlar Ligi akşamını geride bıraktı.




