Paul ScholesGetty Images

Paul Scholes en büyük pişmanlığını açıkladı: "Keşke emekli olsaydım"

2011/12 sezonunda dramatik bir şampiyonluk yarışına sahne olan Premier Lig'de, ipi önde göğüsleyen Manchester United'ı son anda geride bırakan Manchester City olmuştu.

37 maç sonunda 86 puan toplayan iki takım ligin son haftasına kafa kafaya girmişti, fakat avantaj averajla önde olan City'deydi.

Sir Alex Ferguson yönetimindeki Kırmızı Şeytanlar, Sunderland'i 1-0 mağlup etmiş ve kulağını Etihad'dan gelecek habere çevirmişti.

Haberin devamı aşağıda

10 kişi QPR karşısında son dakikalara 2-1 geride giren City, Dzeko ve Agüero'nun golleriyle bir mucizeye imza atarak tarihin en unutulmaz şampiyonluklarından birini kazanmıştı.

Emeklilikten dönmüştü

2010/11 sezonundan sonra bir süreliğine futbola ara veren Paul Scholes, Ocak 2012'de sahalara geri dönmüştü.

2012/13 sezonunda Manchester United unvanını City'den geri alırken, Scholes şampiyonluğun ardından bu kez kalıcı olarak sahalara veda etti.

Ne söyledi?

BT Sport'un Youtube kanalına konuk olan Scholes, Agüero'nun City'ye zaferi getiren golünü tekrar izleyemediğini itiraf etti.

"Sunderland deplasmanına çıkarken her şeyin bittiğini düşünüyorduk. City, evinde QPR ile oynuyordu ve kazanmaları kesin gibiydi. Maçımız bittiğinde bitime iki dakika kala 2-1 geride olduklarını öğrendik."

"O Agüero formasını bana gösterdiğine inanamıyorum. O golü tekrar izleyemiyorum, sesine bile katlanamıyorum."

Scholes, "2011/12 sezonunda şampiyon olsanız futbolu bırakacak mıydın?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Yine devam ederdim, ama devam etmek bir hataydı. Kesinlikle bir hataydı."

"Bir sonraki sezon iki üç maç oynandıktan sonra kendime 'ben ne yaptım?' diye sordum."

Patrick Vieira'ya övgü

"Merkez orta saha oyuncusu olarak maça çıkarken, 'etrafımda kimse olmasın, istediğim kadar boşluk bulayım ve rahatça pas vereyim' diye hayal kurarım."

"Sonra karşıma senin gibi (Robbie Savage'tan bahsediyor), sürekli yakın markaj yapmaya çalışan adamlar çıkıyor. Ben ise sakin ve rahat bir oyun istiyordum."

"Oyun tarzım rakiplerden daha hızlı ya da daha güçlü olmayı gerektirmiyordu."

"Patrick Vieira'ya karşı oynarken onun ne kadar iri ve uzun olduğunu hatırlıyorum. Bir an top sende zannederken, bir bakmışsın topu kapıvermiş. Aynı zamanda çok akıllı bir oyuncuydu."

"İnsanların aklına gelmeyecek bir isim söyleyeyim. Portsmouth'taki Papa Bouba Diop'u hatırlıyor musun? Kocaman bir adamdı. Ona gardırop derlerdi."

"Onunla fiziksel mücadeleye girmek vakit kaybıydı. Ona karşı oynamakta hep zorlanmışımdır. Elbette Vieira seviyesinde değildi, ama yetenekli bir oyuncuydu."

Daha fazla okuma

Reklam