Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, geçtiğimiz sezonun devre arasında takımın başına İsmail Kartal’ı getirirken lig sonunda, kariyeri başarılarla dolu olan bir hoca ile anlaşmak için kendisine zaman yarattı.
Ancak, işler sezon sonuna doğru biraz karıştı.
‘Fenerbahçe’nin çocuğu’ İsmail Kartal, devraldığı takımı sezon sonu geldiğinde çok iyi bir noktaya getirmişti ve aslında dillendirilmeyen, ama asıl hedef olan ikincilik koltuğunu almıştı.
Aslına bakarsak sarı-lacivertli ekip için her şey yolundaydı.
Fakat, artık Ali Koç’un risk almaya niyeti yoktu. Ne olursa olsun, bir sonraki sezonun daha ilk maçındaki puan kaybında homurdanmaların başlayacağını çok iyi biliyordu.
O, artık yeni bir başkan olmadığının ve futbolun kötü sürprizlere son derece açık bir oyun olduğunun farkındaydı.
Risk alma zamanı çoktan tükenmişti.
Fenerbahçe’deki iyi geçen kariyerine rağmen İsmail Kartal’a ‘hoşça kal’ demekten çekinmedi.
İlk iş olarak, kimsenin şüphe duymayacağı bir hoca olan Jorge Jesus ile uzun süren görüşmeleri sonlandırdı ve onu İstanbul’a getirdi.
Jesus’un imza töreninde, hocaya çok güvendiğini ve ona tamamen teslimiyet sağlanacağının altını çizdi.
Bu da, artık Samandıra’ya daha az gideceğini ve Jorge Jesus’a sınırsız bir özgürlük vereceğini gösteriyordu.
Portekizli hoca da bu durumdan memnundu ve oldukça pozitif izlenimler verdi. Ta ki Mesut Özil hakkında bir soru soruluncaya kadar.
Jesus, işte tam da o anda Fenerbahçe taraftarının asıl istediği hoca karakterini küçük bir anlığına da olsa gösterdi.
AA-GOALBir parmağını havaya kaldırarak, Özil’in büyük bir geçmişe sahip olduğunu söylüyor, ancak kendisinin de kulüple ilgili fikirleri olacağının altını çiziyordu.
Ses tonu, mimikleri ve demeçleriyle ‘ben burdayım’ demekten asla çekinmiyordu.
Jorge Jesus’un, Fenerbahçe’nin yeni hocası olmasıyla Ali Koç, 2018 yılında başkan seçildiği dönemden beri ilk kez, bu kadar kariyerli bir hocaya kulübün anahtarını teslim ediyordu.
Kariyerinde 15 takım çalıştıran ve çıktığı 834 resmi karşılaşmada 2.04'lük puan ortalaması yakalayan bir hocaya güvenmek kadar doğal bir şey yoktu.
Bu durum, eğer sezon sonunda şampiyonluk gelecekse en önemli etkenlerden birisi olacak.
Öte yandan iyi hocanın yanı sıra, kadro iskeleti Ali Koç döneminde ilk kez bu kadar net oluştu.
İlk olarak, takımın en kritik mevkilerinden olan kaleci pozisyonundan başlayalım.
AA-GOALAltay Bayındır, Fenerbahçe’deki 4. yılına girecek ve takımın kaptanlarından birisi. O, artık oldukça tecrübeli ve performansının zirvesini görmeye çok yakın.
Altay, geçtiğimiz sezon geçirdiği sakatlık sebebiyle 24 maçta oynayabildi ve Spor Toto Süper Lig’de, kalesini gole kapatma ortalamasında %41.7’yle en başarılı kaleci oldu.
Başarılı eldiven, 0.8 ortalaması ile Süper Lig'de maç başına en az gol yiyen kaleci olarak dikkatleri üzerine çekti.
Bu istatistikler, Altay’ın önümüzdeki sezon için Fenerbahçe’nin geçilmez bir duvarı olacağına yönelik çok güçlü bir ışık veriyor.
Altay demişken, ona çok yakın oynayan bir başka isim olan Koreli stoper Kim Min-Jae’yi detaylandıralım.
AA-GOALO, Süper Lig’de oynadığı ilk maç olan Antalyaspor karşısında bile lakabının neden ‘canavar’ olduğunu kanıtlıyordu.
Koreli oyuncu, başarılı müdahaleleri ve sahadaki duruşuyla, Süper Lig’in en iyilerinden olduğunu gösterirken toplamda 31 maçta forma giydi.
Fenerbahçeli taraftarların sevgilisi oldu. Onun, geçtiğimiz sezonki performansını göz önüne aldığımızda, bir sonraki sezona damga vuracağını söylemek mümkün.
Takımın omurgasından ilerlerken Kim Min-Jae’nin önündeki Crespo’ya değinmemiz gerekiyor.
AA-GOALPortekizli orta sahanın, vatandaşı Jorge Jesus ile çok daha farklı bir seviyeye çıkma ihtimali bile sarı-lacivertlileri heyecanlandırıyor.
Crespo, bitmez tükenmek bilmeyen enerjisi ve takıma kattığı coşkuyla geçtiğimiz sezonun en iyi futbolcularından birisiydi.
Sezona tutuk başladı, fakat ilerleyen süreçte harika bir form grafiğine ulaştı. 23 maçta oynarken 1 gol atıp 2 asist yapması az gibi görünse de takıma sunduğu katkı tartışılmaz.
Onun, son dönemde sakatlanması herkesin canını sıkmıştı, ancak Portekizli futbolcu, arkadaşları tatil yaparken çalışmalarına başladı.
Crespo’nun, Jesus yönetimindeki Fenerbahçe’yle gelecek sezon ortalığının tozunu artırması fazlasıyla muhtemel.
Son olarak, forvet hattına geldiğimizde geçen sezon çoğu insana göre Fenerbahçe’nin oyuncusu olduğu düşünülmeyen Serdar Dursun’a detaylandıralım.
AA-GOALSerdar, ilk kez forma giydiği maçtan beri savaşan ve sonuna kadar mücadele eden bir futbolcu oldu.
O da tıpkı Crespo gibi, ligin sonlarında performansının en iyi seviyesine ulaştı.
33 maçta oynarken 15 gol atıp 4 asist katkısında bulundu.
Böylece, önümüzdeki sezon için alternatif bir forvet olacağını da geçtiğimiz sezon gösterdi.
Evet, bir sonraki sezon şampiyon olmak için her şeyi deneyecek olan Fenerbahçe’nin as forveti olamayacak belki, ama şimdiden daha iyi olacağına dair doneler sunuyor.
O, beklentileri tersine çevirmeyi seviyor.
Şöyle genel olarak baktığımızda, Fenerbahçe’nin forvet transferi için özellikle Sörloth ismi ön plana çıkıyor.
Norveçli golcü, transfer edilmesi halinde Jesus’un takımına gol noktasında ilaç olacak.
O veya bir başkası, bir şekilde bu problem de net bir golcü alınarak çözülecek gibi görünüyor.
Ali Koç’un bu hamlelerine baktığımızda, başkanlığının 4. yılını geride bırakan tecrübesi ve yaşadığı kötü sürprizlerle sarsılmasından ders çıkardığını görüyoruz.
Yani, bütün beklenmeyen etmenlere karşın onun, şampiyonluğun sırrını çözdüğünü söylemek zor olur mu?
Tabii ki olmaz…
Ancak futbol bu, tüm beklentileri ve istatistikleri elimizde buruşturup attığımız bir kağıt parçası haline de getirebilir.
Daha fazlası için: