YORUM | Samet Çayır @sametcayir
Futbolda başarı için dört temel unsur vardır ve bunların yerli yerinde olması gerekir.
Teknik, taktik, fizik ve motivasyon.
Teknik eksik olduğunda, yani kadro kaliteniz yetersiz olduğunda kaliteli ve doğru bir taktik, fizik gücü yüksek, motivasyonu yerinde olan bir oyuncu grubu ile dönem dönem, teknik anlamda sizden daha iyi olan takımların hakkından gelebilirsiniz.
Bazen kenardaki antrenörün taktik bilgisi, rakiplerine göre daha zayıf olabilir. Ekibi daha dar ve liyakat anlamında yetersiz olabilir. Bu gibi durumda ise kurtarıcı unsurlar teknik, fizik ve motivasyon olur.
Yani bireysel kalite bazen iş çözebilir. Bunun yanında fizik ve motivasyon unsurları da yerindeyse, yine dönem dönem rakiplerden daha kötü bir taktik planlama olmasına rağmen başarılı olma şansı vardır.
Bazen de takımın fizik kalitesi düşüktür ve bu da ciddi problemlerin başında gelir. Fakat bu da zaman zaman teknik ve taktik kalite ile ve motivasyon ile tolere edilebilir.
Peki ya motivasyon? O yok olduğunda diğer üç unsur ile tolere edilebilir mi? İşte bu çok zor. Zira dört parametreden en önemlisi motivasyon.
Çünkü bir maçı kazanacağınıza dair inancınız yoksa ve bunun için kafa olarak sahada değilseniz, yeteri kadar mücadele etmezsiniz.
Bu psikolojik yapıdaki bir oyuncu grubu teknik, taktik ve fizik olarak iyi bile olsa işin içinden çıkamaz.
A Milli Takım üzerinden örnek verelim. Hollanda maçına çıkarken hangi oyuncu o karşılaşmanın kazanılabileceğine inanıyordu?
Türkiye, Amsterdam’da tabii ki taktik olarak da berbat bir durumdaydı. Ama önce kafa olarak sahada yoksanız, diğerlerinin çok fazla önemi kalmıyor.
Bir işi iyi yapabilmek için zihin olarak tamamen oraya odaklanmanız ilk şarttır.
Ali Koç ne söylemek istedi?
Fenerbahçe’nin, geçtiğimiz sezon ayağına kadar gelen şampiyonluk şansını teptiği Sivasspor karşılaşmasında da en büyük eksikliğinden biri motivasyon unsuruydu.
Elbette Sivasspor’un savunma arkasına çok rahat sarkması ve pozisyon üretmesi taktik anlamda bir problemin olduğunu gösteriyordu fakat o maç, yine de kazanılabilirdi.
Ali Koç’un söylediklerini hatırlayın.
“Ben Sivasspor maçına kafayı taktım. Takım havasına zarar veren antrenör de futbolcu da olsa gidecek. Benim artık tahammülüm yok.
“O futbolcu Sivas maçına çıktığı zaman terinin son damlasına kadar oynayacak. Ölecek sahada ölecek. Soyunma odasına 1-0 mağlup giriyoruz, diğer maçtan haber alıyorsunuz. Sahaya o bilinçle çıkacaksınız.
“Böyle olmayan oyuncular var. Kontratı devam eden de var aralarında. Ben bu maçı kafaya taktım."
İşte, Fenerbahçe’nin şampiyonluğu kaybetmesinin en büyük sebebinin motivasyon olduğunu Ali Koç da doğruluyor.
Peki o maçtan bugüne kadar neler değişti?
Sivasspor maçında süre alan beş oyuncu, artık Fenerbahçe’de forma giymiyor.
Kaleci Harun Tekin, Kasımpaşa'da. Gökhan Gönül, Çaykur Rizespor’da. Caner Erkin, Karagümrük’te.
Ozan Tufan, Watford’a kiralandı. O maçta sonradan oyuna giren Papiss Cisse ise bu satırlar yazılırken henüz kendisine kulüp bulamadı.
Vitor Pereira geldikten sonra en çok vurguladığı şey de arzu ve birlikte oynayabilme duygusuydu.
İşin taktik kısmı zaten şu ana kadar hiç fena gitmiyor. Oyun kurgusundaki radikal değişiklikler çoğu zaman bu sürecin sancılı geçmesine neden olur fakat Fenerbahçe lige üçte üç ile başlamayı başardı.
Fizik olarak da iyi bir takım olduğu ortada. Teknik olarak zaten kadro kalitesine söylenecek hiçbir şey yok.
Yani Pereira geldikten sonra, şu ana kadarki süreçte teknik, taktik, fizik ve motivasyon ögeleri yerli yerinde görünüyor.
Sonuç olarak, 1 Haziran’da yaptığı açıklamada Sivasspor maçındaki takıma kafayı taktığını belirten Ali Koç, birçok şeyi değiştirdi.
Fenerbahçe, pazar günü Sivasspor’a puan kaybedebilir, hatta yenilebilir de. Ama o akşam sahada mücadele anlamında herhangi bir eksiklik olmayacağını öngörebilmek zor değil.
Maç aynı maç, tavır ise çok farklı olacak.
Tıpkı Ali Koç’un istediği gibi.
