Hakan Keles & Yalcin Kosukavak & Unal KaramanAA

YORUM | Süper Lig'de teknik direktörlerin insan oldukları unutuluyor mu?


YORUM | Samet Çayır @sametcayir

Her personel işini iyi yapmak ve kendisini iyi hissetmek ister.

Bu, böyledir.

Çünkü insan, güvende olmaya muhtaç bir şekilde yaratılmış ve buna göre kurgulanmıştır. Peki teknik direktörlerin insan oldukları unutuluyor mu? Bu durum biraz karışık. Özellikle de Türkiye'de. Biraz açalım o halde.

2020-21 sezonunda Süper Lig'de 16 kulüp, sezon içerisinde teknik direktörünü değiştirdi. İşin daha da çok şaşırtıcı ve bir o kadar da normal yanı ise bazı kulüplerin bir sezonda 4-5 kez hoca değiştirmesiydi.

Bu sezon da esasında çok farklı başlamış değil.

10 haftası geride kalan Süper Lig'de şimdiden sekiz hoca ile yollar ayrıldı. Hocaların çoğu topun ağzında ve her an anlamadıkları bir sebepten dolayı görevden alınabilirler.

Tıpkı yaz boyunca takımıyla kamp yapan fakat henüz sezonun ilk haftasında görevden alınan Yalçın Koşukavak gibi.

Ölçme ve değerlendirme kime ait?

Tabii ki hiçbir patron, verim alamadığı ve işine yaramayan personellerle çalışmak istemez. Personelinin performansını çeşitli verilerle inceler, eğer bir başarısızlık varsa bunun nedenini sorgular ve eğer bu sorun bir müddet daha çözülmezse yollar ayrılır.

Fakat futbolda işler öyle olmuyor. Peki bir hocanın başarılı veya başarısız olduğunu kim belirliyor? 

Başkanlar mı yöneticiler mi? Yoksa liyakat sahibi bir sportif direktör mü?

İşte Türk futbolundaki asıl sorun da tam olarak burada başlıyor. Hocaların başarılı veya başarısız olduğunu belirleyebilecek, bunun ölçme ve değerlendirmesini yapabilecek kulüp organizasyonları mevcut değil.

Ama buna rağmen hocalar çok kolaylıkla görevden alınıyorlar ve kendilerini hiçbir zaman rahat ve güvende hissetmiyorlar.

Değişim başarıyı getiriyor mu?

Peki çoğunlukla liyakat sahibi yöneticiler tarafından alınmayan bu kararlar, işleri yoluna koyuyor mu? Tam tersi! 

İşte kocaman örnekler, hepsi önümüzde. Hâlâ da devam ediyor.

3. haftanın ardından Ünal Karaman ile yollarını ayıran Göztepe, Nestor El Maestro ile çıktığı yedi maçta beş mağlubiyet iki galibiyet aldı.

Sürekli hoca değiştirmesiyle meşhur olan Kasımpaşa ise sekiz maçta galibiyet alamayan Cihat Arslan ile yollarını ayırdı. Arslan, ligin 3. haftasında Şenol Can'ın yerine göreve gelmişti.

Henüz ilk hafta alınan mağlubiyetten sonra Yalçın Koşukavak'ı gönderen Kayserispor ise yakaladığı kısa süreli çıkışın ardından ligde son üç maçta mağlup oldu.

Bülent Uygun'un yerine Hamza Hamzaoğlu'nu takımın başına getiren Çaykur Rizespor, Hamzaoğlu ile son dört maçta üç mağlubiyet bir galibiyet aldı. Galibiyet golü ise 90+11'de geldi. O esnada Rize tribünleri yönetimi istifaya davet ediyordu.

Peki madalyonun diğer yüzü? Orası ilginç ve öğretici.

Ligin yeni takımlarından Giresunspor, sezona gerçekten oyun olarak da skor olarak da kötü bir başlangıç yaptı.

İlk dört haftada galibiyet alamayan hatta gol bile atamayan Hakan Keleş'in ekibi, 5. haftada Konyaspor ile 0-0 berabere kaldı ve ilk puanını aldı. Fakat yine gol atamadı.

İlk golünü 6. hafta Kadıköy'de 2-1 mağlup olduğu maçta Fenerbahçe'ye atan Giresunspor, bir daha arkasına bakmadı.

Son dört maçta iki galibiyet iki beraberlik aldılar ve hiç kaybetmediler. Üstelik oyun organizasyonlarında da iyileşmeler mevcut.

Sezon başındaki hocasında ısrar eden Giresunspor, son dört haftada sekiz puan toplarken alt sıralarda yer alan ve apar topar teknik direktör değiştiren takımlar ise son dört maçta bu puana yaklaşamadılar.

Süper Lig'de dört takımın, son dört haftadaki puan durumu

SıraTakımPuanAveraj
1.Giresunspor8+3
2.Göztepe3-2
3.Çaykur Rizespor3-5
4.Kayserispor1-6

Tabloya bakıldığında her şey açık gibi. Hoca değiştimek pek bir işe yaramamış, aksine bu pervasızca eylemin kulübün borçlarına borç kattığını tahmin etmek de zor değil.

Giresunspor yönetimi ise yıllardır yapılmayanı yapmış ve bunun meyvesini şu an için almış. Belki yine küme düşecekler ama en azından diğer üç kulüp kadar borçlanmadan.

Daha sonra ise daha sağlıklı bir ekonomik yapıyla, organizasyonla geri dönüp Süper Lig'de kalıcı olabilirler. 

Tabii bu en kötü senaryo. Bu ivmeyi koruyabilirlerse ligde kalma ihtimalleri de az değil.

Sonuç olarak Süper Lig'de bir kulüp yönetimi, hangi sebeple olursa olsun şu ana kadar ezber bozmuş ve Türk futbolundaki gerçeği ortaya çıkarmış görünüyor.

Demek ki oluyormuş. Aceleyle değiştirmeden, kestirip atmadan, inanarak ve sabırla devam ederek, oluyormuş. 

Bu iyi örnek bir domino etkisi yaratır mı, göreceğiz.

Fakat şu bir gerçek ki artık ezbere eylemlerden vazgeçmenin ve yeni şeyler denemenin tam vakti.

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0