Umut Bulut & Arda Turan & Burak YilmazGetty

YORUM | Gerçeklerle bir kez daha yüzleşme vakti

“Burak Yılmaz’ı nasıl tanımlarsınız?” Sorusu sorulduğunda herhalde hiç kimse, ‘pivot santrfor’ demeyecektir. Nitekim değil de. Çünkü Türkiye’de bu izlenimi bize hiçbir zaman vermedi.

Elbette hem ligde hem Avrupa’da çok klas kafa golleri oldu fakat siz de takdir edersiniz ki pivot santrfor yalnızca kafa gollerinden ibaret bir rol değildir.

Benzema’yı bu kadar uzun süre Real Madrid’de tutan, Giroud’nun hiçbir zaman gözden çıkarılmamasını sağlayan özellik ne ise, pivot santrforun en büyük özelliği de odur. Yani, ‘bağlantı’ oyuncusu olabilme yeteneği.

Burak bize her zaman savunma arkası koşusu atan ve bitiriciliği iyi olan bir forvet olduğunu gösterdi. Beşiktaş’ta kenar oyuncusu olarak oynarken de, Trabzonspor, Galatasaray ve Beşiktaş’taki ikinci döneminde ileri uçta oynarken de bu böyleydi.

Hep aktif. O anahtar pası bekliyor ve yanındaki savunmacı kim olursa olsun patlayıcı gücüyle o koşuyu atıp, işi bitiyor. Evet, Burak Yılmaz budur.

Burak Yilmaz 03252021 TurkeyGetty

Hollanda karşısında hat-trick yaparak Türkiye’nin 2022 Dünya Kupası elemelerine muazzam bir başlangıç yapmasını sağlayan Burak’ın, gollerden ziyade dikkat çeken bir değişimi de vardı: Az önce bahsettiğim ‘bağlantı’ oyuncusu olma özelliği.

Maç boyunca sırtı dönük aldığı topları olumlu kullanması, Hakan Çalhanoğlu’na, Ozan Tufan’a ve diğer çocuklara açtığı alanlar oldukça kıymetliydi.

Sırtı dönük olarak aldığı toplarda ilk kez bu kadar olgun, bilinçli bir Burak izledik belki de. Yeni bir şeyler izlettiriyordu bize.

Her ne kadar esprili bir dille, “Benim övmek için istatistik çıkarıyorsunuz” dese de bu, gerçekten kayda değer bir gelişim.

41 kez topla buluşan Burak Yılmaz, bunlardan sadece birinde rakip ceza sahası içindeydi. O da penaltı pozisyonu. Yani Burak, 40 kez ceza sahası dışında kalıp topla buluştu, 21 isabetli pas ile arkadaşlarını topla buluşturdu ve aynı zamanda onlara konfor alanları yarattı.

8 ikili mücadele kazanarak da maçtaki en fazla ikili mücadele kazanan oyuncu oldu.

Umut Bulut, gerçekleri yüzümüze vurmuştu

35 yaşındaki bir oyuncu bağlantı oyunundaki bu gelişimi nerede ve nasıl sağlamış olabilir? Gelin bunu, 2011 yılında Trabzonspor’dan Ligue 1 ekibi Toulouse’a giden Umut Bulut’tan öğrenelim.

Süper Lig’de en çok maça çıkan oyuncu olan Umut Bulut, Fransa’daki deneyimini şu sözlerle aktarıyordu:

Fransa'ya gitmesem belki Süper Lig’de 600 maç civarına ulaşırdım ama oraya gitmiş olmam, uzun yıllar futbol oynamamı sağladı.

Toulouse'a gitmemin bana artıları oldu. Buraya gelince Türkiye kariyerimde farklı oyun anlayışım oldu.”

Evet, Umut bu gerçekle Burak’tan çok daha önce yüzleşti. Yaşı kaç olursa olsun Türkiye’den giden bir futbolcunun, Avrupa’da gelişim sağlaması kaçınılmaz olduğu gerçeği.

Umut Bulut Toulouse vs Evian 12.10.2011Getty

“Bana kimse 4-4-2’yi anlatmadı”

Bir oyuncunun temel eğitimi altyapılarda başlar. Fakat Türkiye’deki altyapılarda, her ne kadar son dönemde üst düzey kulüplere oyuncu göndersek de hâlâ yeterli eğitim yok. Bu acı gerçeği, zamanında Arda Turan şu sözlerle hatırlatmıştı:

“Kim, çocuğu alıp 4-4-2'de nerede, nasıl durulur, top ceza sahasına yaklaştığında defans oyuncusu alandan adama geçer, çünkü golü adam atar diye öğretmiş?

Bana hiç kimse 4-4-2'yi anlatmadı. ‘Oradan oraya, buradan buraya kayacaksın’ dediler sadece. Ama 4-4-2 sadece böyle bir şey değil ki.

Alanı nerede kapatırsın, alandan adama nerede geçersin, mesafeleri nerede daraltırsın, nerede oyunu açarsın?

Üç kişiyi geçip de orta yapabilirsiniz, hiç kimseyi geçmeden de orta yapabilirsiniz. Ama bunları bana altyapıda öğretmedilerse benim suçum ne?”

Burak, Lille’e imza atalı henüz 7 ay oldu ama gösterdiği gelişim ortada. İnsan, “Keşke daha önce gitseydi” demeden duramıyor tabii. Peki bizde neden olmuyor?

Çünkü Arda’nın da söylediği gibi, eğitimi dışlıyoruz. Yemeği mutfakta pişirmek yerine hazır tüketiyoruz. Ardından da mali genel kurullarda ortaya çıkan sonuç ‘obezite’ oluyor.

Sonuç olarak Umut Bulut’un bize bir ay önce söylediğini, Burak Yılmaz da cumartesi gecesi söyledi. Ama sözcüklerle değil, sahadaki farklılığıyla.

Bu yüzden transferlere harcanılan parayı, artık kaliteli antrenör yetiştirmek için harcamalıyız belki de. Çünkü Türkiye’de çok potansiyel var, ama doğru eğitimi alabilen yok.

İşin bu tarafını başardığımızda, yani kaliteli antrenörler yetiştirdiğimizde zaten bundan sonra Samatta’yı, Falcao’yu almaya da gerek kalmayacak.

O günler gelir mi, ne dersiniz?

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0