Süper Lig'deki altı sezonluk şampiyonluk hasretinin iki yılını büyük hayaller ve hedeflerle başkan seçilen Ali Koç yönetiminde yaşayan Fenerbahçe, yaz aylarında transfer döneminin şampiyonu olurken, teknik direktör Erol Bulut'a oldukça alternatifli bir kadro verilmişti. Yaz aylarının yanı sıra ara transfer döneminde de hız kesmeyen Ali Koç ve ekibi yükselen performansıyla dikkat çeken Altay Bayındır'ın koruduğu kale dışında tüm mevkilere birden fazla takviye yapmıştı.
SharemytacticsKadro fazla mı geniş?
Sarı-lacivertli takımı şampiyon yapan ilk Türk teknik direktör olan Mustafa Denizli geçtiğimiz ay NTV ekranlarında katıldığı yayında başarısının sırrını paylaşırken büyük oranda kadro yönetimine dikkat çekerek, "Benim takımlarımda sekiz banko oyuncu bellidir. Geri kalan üç oyuncu için 5-6 oyuncu sürekli rekabet eder. Böylece herkesi hazır tutarak bu şekilde hedefe yürürüz" demişti. Fenerbahçe'nin zengin kadrosuna belki biraz böyle bakmak gerekir.
Geçtiğimiz sezon Alanya'da 22 gol atan Papiss Cisse, geçen yılın en iyi çıkış yapan takımı Sivasspor'un başarısında başrolü oynayan Mert Hakan, zorunlu satın alma opsiyonuyla gelen Samatta, sezonu 10 golle tamamlayan sol bek Filip Novak, geçtiğimiz sezonun son bölümümde yaptığı çıkışla yeni sezon öncesinde taraftarları heyecanlandıran Ferdi Kadıoğlu gibi isimler Bulut'un takımında beklenen katkıyı vermekten uzak kalan isimler olarak öne çıktı.
Geldikleri günün gerisindeler
Erol Bulut'un oynattığı futbol bir kenara, takıma yapılan takviyelerden aldığı verim de oldukça büyük bir soru işareti olarak önümüzde duruyor. Muhtemelen Pelkas ve takıma yeni katılan Szalai dışında gelen tüm oyuncular takıma geldiği günden ya da eski takımına sağladığı katkıyı Fenerbahçe'ye vermekten uzak görünüyor ve günün sonunda büyük beklentilerle kurulan kadronun oynadığı futbol beklentilerin oldukça uzağında görünüyor.
Sezonun ilk yarısında oynadığı Beşiktaş maçını kazansa siyah-beyazlı takımla puan farkını 10'a yükseltecek ve belki de rakibini geri dönülemez bir noktaya itecek olan Fenerbahçe sahasında aldığı 4-3'lük mağlubiyetle bu fırsatı kullanamamıştı. İkinci yarıdaki Galatasaray derbisine ise rakibinin üç puan önünde çıkan Bulut'un takımı bu maçı kazanması halinde farkı altı+ikili averajla yediye çıkartma şansını tepti ve iki rakibinin de gerisinde kaldı.
Başakşehir karşılaşması dışında bu sezon oynadığı hemen her kırılma maçında sahadan istemediği skorlarla ayrılan Fenerbahçe, Trabzon'da bir kırılma maçı daha oynayacak. Galatasaray'ın Erzurumspor maçını kazanmasıyla iki takım arasındaki puan farkını altı+ikili averajdan ötürü yedi olarak okumamız mümkün ve bu da üç maçlık farka işaret ediyor.
Kırılgan yapı
Hem son yıllarda sürekli tekrarlanan başarısızlık geleneği hem yönetimle taraftarın ve hatta belki de kadronun teknik heyete karşı oluşan güven kaybını düşününce, Trabzon deplasmanında alınacak puan kaybının Fenerbahçe'ye yarışta büyük bir yara getireceğini söylemek zor değil. Son yıllarda oldukça kırılgan bir yapıya bürünen camianın bunun altından kalkması da çok zor olur.
Fenerbahçe'nin Trabzon'dan puan kaybıyla ayrılması zaten tartışılan teknik direktörünün yanında, Luiz Gustavo'nun kadrodaki tek alternatifi olan Tolga Ciğerci'yi transferin son gününde Başakşehir'e gönderen sportif direktör Emre Belözoğlu'nun sorgulanmaya başlanmasını da beraberinde getirebilir.
Luiz Gustavo'nun yokluğunda Brezilyalı oyuncunun yerine Sosa'yı koyarak devam eden ve 10 numara pozisyonuna Mesut Özil'i yerleştiren Erol Bulut'un bu hamlesi oldukça yumuşak bir orta sahayı beraberinde getirirken, Fenerbahçe sahasında 1-0 mağlup olduğu Göztepe karşısında sezonun en az top kazandığı maçını oynamış ve 90 dakika boyunca sadece sekiz top kazanabilmişti.
Esnelik göstermedi
Başkan Ali Koç geçtiğimiz sezon Fenerbahçe'nin yola Tahir Karapınar ile devam ettiği dönemde aradıkları hocayı tarif ederken, "Çok farklı taktikleri deneyebilecek, cesur olacak bir hoca arıyoruz" ifadelerini kullanmıştı. Gustavo'nun yokluğunda elinde solak stoper Szalai de varken birçok elit Avrupa takımı gibi üçlü savunmaya dönme alternatifini düşünmeyen Bulut kısa bir sürede tartışılan adam haline geldi.
Başkan seçildikten sonra Aykut Kocaman ile yolları ayırmadan hemen önce katıldığı bir televizyon programında, "Şampiyonluğa oynayan bir takımın hocası tartışılmamalı" ifadelerini kullanan başkan Ali Koç'un takımının son maçlarının ardından yaptığı oyun eleştirileri Bulut'un tartışılmasının önünü açan en önemli nedenerden biri oldu. Trabzon deplasmanında alınacak olumsuz bir skor bu anlamda bazı taşları yerinden oynatabilir.
Trabzonspor cephesi
Eddie Newton yönetiminde start verdiği sezona olabilecek en kötü başlangıçlardan birini yapan Trabzonspor, Abdullah Avcı'yı göreve getirdiğinde ana plan bu sezonu mümkün olan en iyi noktada tamamlayıp, gelecek sezon şampiyonluğa oynayacak bir takımın temellerini oluşturmaktı. İşler beklenenden iyi geçince kendisini bir anda şampiyonluk potasında bulan Trabzonspor her ne kadar hala geride olsa da kendisini yarışa dahil etmeyi başardı.
Oynanan 17 maçta yakalanan 2.47'lik puan ortalamasıyla kariyerinin en iyi dönemini geçiren Abdullah Avcı'nın Beşiktaş'ta yakalayamadığı takımla ve camiayla bütünleşmeyi Trabzon'da yakalaması, ilk kupasını da bordo-mavili takımda kazanan tecrübeli teknik adam için oldukça sevindirici.
Bu sezonu 40 hafta sonunda oluşacak puan durumundan bağımsız bir şekilde başarılı bir şekilde geçiren Avcı'nın Bakasetas ve Berat Özdemir takviyelerinin ardından oynadığı bütün maçları kazanması Karadeniz temsilcisinin kadrosunun geleceğe umutla bakmasını sağlıyor.
Sörloth gidince...
Trabzonspor'un sezon başında yaşadığı en önemli problem Alexander Sörloth gibi piyasa değeri 30-40 milyon euro bandında olan bir golcünün ardından hücumdaki etkinliğinin oldukça tahmin edilebilir bir şekilde azalmasıydı. Geçtiğimiz sezonun 25'inci haftasında rakip kalelere 58 gol gönderen Trabzonspor, bu sezon geride kalan 25 haftada 32 gol atabildi ve geçtiğimiz sezonun 26 gol gerisinde kaldı. Hücum zenginliğinin azalması nedeniyle maç kazanmanın yolunun sağlam bir savunmadan geçtiğine inanan Avcı'nın gelişi takımu bu anlamda ileri taşıdı.
Abdullah Avcı'dan önce oynadığı sekiz maçta kalesini sadece bir defa gole kapayan Trabzonspor, Avcı dönemindeyse çıktığı 17 maçın dokuzunda gol yemedi. Bu dokuz maçın yedisini 1-0'lık skorlarla kazanan Trabzonspor, Abdullah Avcı'nın takımın başına geçmesinin ardından oluşan puan durumunda da ilk sırada yer aldı.
Trabzonspor'un tarihi boyunca kazandığı Süper Lig şampiyonuklarının büyük bir kısmında çekiştikleri rakiplerinin Fenerbahçe olmasının da etkisiyle şehirde Fenerbahçe maçlarına verilen büyük önem aşikar. Dolayısıyla bu karşılaşmanın bordo-mavili takım için üç puandan daha büyük anlamlar taşıdığını söylemek de zor değil.
Üç puanın getirecekleri
Fenerbahçe karşısında alınacak üç puan Abdullah Avcı'ya takımda ve şehirde olan zaten oldukça iyi durumda olan güvenin fazlasıyla artmasını sağlayacaktır. Daha önce her ne kadar Beşiktaş'ta çalışsa da bu yüksek güven ortamını ve desteğini bulamayan Avcı'nın bu rüzgarı arkasına aldıktan sonra takımını getirebileceği nokta da Trabzonspor adına oldukça heyecan verici olabilir.
Bakasetas'ın zoru kolay gösteren oyunu, Berat'ın sürekli üzerine koyarak gelmesi, Ekuban, Djaniny ve Nwakaeme'den oluşan hücum hattının birbirini her geçen gün daha da iyi tamamlaması gibi etkenleri göz önünde bulundurduğumuzda Fenerbahçe karşısında alınacak galibiyetle beraber Trabzon'da şampiyonluk sesleri çok daha yüksek sesle telaffuz edilebilir.




