Galatasaray 2005 yazında Eric Gerets'i takımın başına getirdiğinde Florya'da pek de iyimser bir hava yoktu. İki yıldır zirve yarışının uzağında olan Galatasaray, ezeli rakibi Fenerbahçe'nin üst üste şampiyonluklarını izlemek zorunda kalmıştı. Üstelik takımın geleceği gözüyle bakılan Franck Ribery'nin Marsilya'ya kaptırılması moralleri iyice bozmuştu.
Hem yeni transfer Sasa Ilic'e, hem de Gerets'e burun kıvıranların sayısı hayli fazlaydı. Galatasaray'ın kadrosunda Alex, Anelka, Appiah, Tuncay Şanlı gibi yıldızları barındıran Fenerbahçe'ye kafa tutması düşük bir ihtimal olarak görülüyordu.
Futbolculuk döneminde özellikle Belçika milli takımıyla yaşadığı başarılarla ünlenen Gerets teknik direktörlük kariyerine de iyi bir başlangıç yapmış; Lierse, Club Brugge ve PSV Eindhoven ile beş yılda dört şampiyonluk yaşamıştı. Ancak ardından atıldığı Almanya macerasında umduğunu bulamadı. Kaiserslautern ve Wolfsburg'da yaşadığı hayal kırıklıklarının ardından Galatasaray'ın yolunu tutan Gerets kendini yeniden kanıtlamanın peşindeydi.
Gerets'in Galatasaray'ı 83 puan gibi muazzam bir sayıya ulaşarak 81 puanlı Fenerbahçe'yi geride bıraktı ve beklenmedik bir şampiyonluğa imza attı. 2004, 2005 ve 2007'de Süper Lig'de mutlu sona ulaşan Fenerbahçe'nin bu dört yıllık süreçte en fazla puanı topladığı sezonda ikinci sırada kalması Galatasaray'ın performansını daha özel kılıyor. Tüm bunlara dönüp bakınca, 'Rekem Aslanı' lakaplı Gerets'in Galatasaray'ın başına geçip, Belçika milli takımından aşina olduğu sarı kırmızılı renklerle şampiyonluk yaşaması sanki kaderin hazırladığı kaçınılmaz bir senaryoymuş gibi geliyor.
GettyGerets sakin ve dingin yapısı ile Türkiye'deki alışılmış teknik direktör profilinin dışına çıkan bir tarza sahipti. Galatasaray'ın maddi zorluklarla boğuştuğu ve favori gösterilmediği sezonu şampiyonlukla noktalamasında, Gerets'in kaostan beslenmek yerine kaosu dizginleyen ve kargaşadan düzen yaratan hünerli dokunuşlarının büyük payı vardı. Biz Gerets'in sıradışı başarı formülüne hayret ederken Belçikalı da benzer hisleri Türkiye'de yaşadığı deneyimler için duyuyordu. Gerets şampiyonluk sonrasında verdiği röportajda o yılı şöyle özetlemişti:
"Tesislerde yaşadıklarımı daha önce görmemiştim. Bu yüzden Florya günlerimi tarif etmem zor. Şunu söyleyebilirim ki şampiyon olduğumuz dakika, en baştan bugüne kadar tüm yaşananlar gözümün önünden geçti. Galatasaray'daki ilk senemin her dakikası, her saniyesi benim için çok değerli."
Rüya gibi bir başlangıçla ilk sezonda zirveyi gören Gerets, Türk futbolunun ilginç dinamikleri tarafından şaşırtılmaya devam edecekti. Zirveden bir anlığına bile inmek yaptığınız her şeyin bir kalemde silinmesi için yeterliydi. Şampiyonlar Ligi gruplarında aradığını bulamayan, ligde ise Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın gerisinde kalan Galatasaray, Mayıs ayında Gerets'e veda etti. Giderken yaptığı açıklamaya bakılırsa, Belçikalı çalıştırıcı bu karara pek de anlam verememişti.
"Başkanımla olan birkaç toplantıdan sonra herkesin kendi yoluna devam etmesinin en doğrusu olacağına karar verdik. Bunun öncelikle beni üzdüğünü ve ilk başta şaşırttığını gizleyemeyeceğim. Kızgın değilim, sadece üzgünüm. Bu üzüntümün sebebi de üçüncü senemde tekrar şampiyonluk kazanma fırsatının tanınmamış olması."
Galatasaray'dan sonra iki sezon Marsilya'yı çalıştıran Gerets, ardından doğuya yelken açtı ve şampiyonluklara burada devam etti. 2009/10 sezonunda Al Hilal ile Suudi Arabistan'da, 2013/14 sezonunda ise Lekhwiya ile Katar'da ipi önde göğüsleyen Gerets, 2015'te Birleşik Arap Emirlikleri ekibi Al Jazira'yi çalıştırırken yeşil sahalardan kopmasına neden olan talihsiz bir rahatsızlık yaşadı.
B.DesprezBeyin kanaması geçiren Gerets zorlu bir iyileşme süreci atlattı. Hastalığın etkileri bugün dahi yürümesinde ve konuşmasında hissedilebiliyor. Zaman zaman dengesini kurmakta zorlandığını itiraf eden ve günde beş farklı ilaç alması gereken Gerets, buna rağmen içindeki yaşama sevincini kaybetmemiş. Ülkesi Belçika'da, Flanders bölgesinde bir çiftlik satın alan ve buraya yerleşen Gerets, vaktinin büyük bölümünü bedeninin izin verdiği ölçüde bahçe işleriyle ilgilenerek geçiriyor. Her sabah 7.30'da kalkan Gerets, spor salonuna çevirdiği ahırda egzersizlerini yapıp, 'George' adını verdiği köpeği ile huzur dolu doğanın keyfini çıkarıyor.
Daha fazla okuma