Son dönemde A Spor ekranlarında yaptığı yorumlarla dikkatleri çeken ve henüz 37 yaşında olmasına rağmen oyuncu gözlemcisi olarak başladığı Türk futbolunda 20 yılı deviren genç teknik adam Burak Kural, kariyerinin ilerleyen bölümünde Türk futbolunda iz bırakmak istediğini söyledi.
Çok sayıda profesyonel takımın teknik heyetinde yer alarak önemli başarılara imza atan Kural, GOAL Türkiye'ye verdiği röportajda hayallerinin peşinden koşmaya devam edeceğini belirtti.
Uzun bir süre alt liglerde görev yapan Kural, Türk futbolundaki altyapı problemlerine de değinirken, altyapıdan çıkan oyuncuların A takım seviyesinde yeterince şans bulamamasının nedenini oldukça çarpıcı bir örnekle açıkladı.
Altyapıya ters fikstür modeli
Türk futbolu ekonomik açıdan oldukça kötü bir durumda ve tek kurtuluş yolu altyapıya yönelmek gibi görünüyor. Altyapıya olan ilginin hem kulüpler düzeyinde hem de futbolseverler nezdinde artması için ne gibi adımlar atmak gerekiyor?
“Birçok şey yapılabilir ama öncelikli olarak U19 maçlarının hepsinin canlı yayınlanması kritik. Türkiye Futbol Federasyonu bunun için bütçe ayıramıyorsa ev sahibi takımlar görevlendirilmeli ve maçlar en azından YouTube gibi bir platformdan canlı olarak yayınlanmalı.
İngiltere'de olduğu gibi gençler için bir federasyon kupası düzenlemek ilgiyi artırabilir. Yine ters fikstür uygulaması ilgiyi yükseltebilir. Örneğin; Beşiktaş A Takımı deplasmanda Giresunspor ile oynarken, Beşiktaş U19 takımı da evinde Giresunspor U19 takımını misafir edebilir.
Ayrıca altyapıya ayrılan maddi kaynakların da iyileştirilmesi çok önemli. Altyapılardan iyi futbolcular yetiştirmek için öncelikle antrenör maaşlarını gözden geçirmek gerekiyor.
Profesyonel takımların altyapılarında dahi yarı zamanlı çalışıp, geçinmek için farklı işler yapan hocalar var. Dolayısıyla öncelikle bu hocalarımızın işlerini tam zamanlı olarak yapmaları sağlanmalı.
Asgari ücret verilen bir antrenörden milyon dolarlık oyuncu yetiştirmesini beklemek gerçekçi değil”
Türkiye CIES'in araştırmasına göre Avrupa'da 21 yaş altı oyuncuların en az süre aldığı lig konumunda. Siz altyapılarda uzun süre çalıştınız. Bu problem nasıl aşılabilir?
"Bizim gibi ülkelerin üç büyük çıkış yolu var. Birincisi altyapı, ikincisi scouting, üçüncüsü ise antrenör yetiştirmek.
Teknik adamlığın ülkemizde hiçbir iş güvenliği yok. Siz gençlerden faydalanmaya çalışıp risk alın, iki maç kaybettiğinizde kovulacaksınız.
Kovulduğunuzda da hiçbir gence faydanız olmaz. Gençlerin yeterince forma şansı bulamamasının sorumlusu teknik direktörlerden ziyade içinde bulunduğumuz sistemdir.
Teknik direktörler bir sezonda en fazla iki kulüpte çalışabiliyor ama kulüplerin çalışabileceği teknik direktörlere bir sınır yok. Federasyonun mutlaka bu konuya eğilip bunu sınırlandırması gerekiyor.
Teknik direktörlerin kariyerleri biraz daha stabil olmalı. Antrenörler kendilerini güvende hissederse gençlerin alacağı süre de artar."
Türk futbolunda hemen her gün farklı bir kaosa şahit oluyoruz. Son olarak hakemlerin görevden alınıp tekrardan görevlerine döndüklerini gördük. Siz aynı zamanda televizyon yorumculuğu yapıyorsunuz ve bu konuyu iki taraftan da değerlendirebilirsiniz. Oyunu daha fazla konuşabileceğimiz bir dönem görecek miyiz?
"Oyunu daha fazla konuşabilmek için öncelikle kaliteli bir ligimizin olması gerekiyor. Konuşulacak oyun olmazsa oyun konuşmak zorlaşıyor.
Bu işin olmazsa olmazı futbolculardan önce taraftarlar çünkü oynayacak oyuncu her zaman bulunur. Üç yıl önce Tunus'a gittiğimde altı kişilik halı saha liglerinin taraftarlı oynandığını ve televizyonda yayımlandığını gördüm.
Futbol seyirciler için oynanıyor bu yüzden seyircilerin de biraz daha bilinçli olması ve saha içinin konuşulmasını talep etmesi gerekiyor. Son dönemde sosyal medyayla beraber daha çok taktiğin konuşulduğu programlar arttı.
Genç nesil çok dolu ve hevesli geliyor. Bu insanlar futbolun saha içini dinlemek istiyor ama genel kitlenin artık sadece transfer haberlerini ve hakemleri kovalamayı bir kenara bırakması gerekiyor.
Taraftarlar bunu talep ederse, yorumcuların da kendilerini geliştirmesi gerekecek ve çok daha iyi bir futbol iklimine kavuşacağız."
"TFF Nuri Bilge Ceylan'ı örnek almalı"
Türkiye'deki futbol antrenörlüğü sistemi sanki sistemin dışından gelenleri sistemin dışında bırakmak üzerine dizayn edilmiş gibi görünüyor. Bu işi yapmak isteyen çok sayıda genç ve hevesli futbolseverin daha yola bile çıkamadan elendiği bu sistem hakkında ne düşünüyorsunuz?
"Mevcut antrenör eğitim puanlama sisteminin değiştirilmesi gerekiyor çünkü sistem emekli profesyonel futbolcuların üzerine tasarlanmış ve fırsat eşitliğinden çok uzak. Profesyonel futbol oynamamış birçok yetenekli antrenör adayı yurtdışından UEFA lisanlarını almak zorunda kalıyor.
Farklı bir alandan örnek vermek isterim, Nuri Bilge Ceylan'ın Bennu Yıldırımlar ile sahnenin duygu yoğunluğunun yetersizliğine dair girdiği diyaloğu izlemenizi isterim. Yönetmen, başrol oyuncusuna nasıl oynaması gerektiğini detaylıca anlatıyor.
Sizce usta oyuncu Bennu Yıldırımlar o sırada Nuri Bilge Ceylan'a daha önce hangi filmde oynadın diye sorabilmiş midir? Böyle bir yaklaşım olamaz
Bir işin nasıl yapılması gerektiğini anlatabilmek için o işi yapmış olmak gerekmiyor.
Bir diğer sıkıntı da her lisanstan bir sonrakine geçişteki üç yıllık bekleme süresi. Dünyanın hiçbir gelişmiş futbol ülkesinde benzer bir sistem yok. Ben niye üç sene kaybedeyim ki çalıştırdığım takımlarda başarılıysam, insan ömründen ve kariyerinden üç sene çalmanın ne anlamı var."
Uzun bir zaman scoutluk yaptığınızı biliyoruz. Bu işi yapan insanların röportajlarını takip edebildiğim kadarıyla özellikle Süper Lig'deki kulüplerin transferlerinde menajer önerileri bir hayli etkili. Türkiye'de transferlerin yaptığı transferlerin yüzde kaçını scout transferleri öneriyor? Menajerler gerçekten söylendiği kadar etkin mi?
"Türkiye'de menajerler gerçekten çok etkin ama menajerlik kavramının önemli ve saygın bir meslek olduğunu belirtmek gerekiyor. Türkiye'de menajerlere karşı bir önyargı var ama her meslekte olduğu gibi burada da iyiler ve kötüler var.
"Kulüplerin menajerleri doğru şekilde konumlandırması gerekiyor. Kulüp önce oyuncu taraması yapıp bir kısa liste oluşturur, sonrasında yönetimin iş yapış şekline güvendiği bir menajerden istenen oyuncuyu getirmesi talep edilebilir. Menajerler mutlaka gerekiyor ama kulüpler gidip menajerlere, 'Bize santrfor bul' dememeli.
"Bir takımın kaderi bir insanın insafına bırakılmayacak kadar önemli"
Getty ImagesBugüne kadar çok sayıda genç oyuncuyu henüz büyük kitleler tanımadan izlediğinizi biliyoruz. Bugün itibarıyla altyapı liglerinde dikkatinizi çeken oyuncular kimler? Bir de çok iyi olmasını beklediğiniz ama potansiyeline ulaşamadığınız oyuncu kim?
"Bir çok oyuncu var ancak şu an en farklı gördüğüm oyunculardan bazıları Emir Ortakaya, Emirhan İlkhan ve Emre Bilgin. Arda Güler'i söylemeye bile gerek yok. Semih Kılıçsoy da çok dikkat çeken diğer bir oyuncu.
Beklentimin uzağında kalan oyuncuların başında Salih Uçan geliyor. Çok farklı bir kariyeri olabilirdi.
"Milli takım oyuncusuna çaycılık yaptırılıyor"
Şimdi U19, geçmişte U21 liglerinde çok başarılı olup çok fazla gol atan çok sayıda oyuncunun TFF 1. Lig'de bile süre alamadığını görüyoruz. Altyapılarda fark yaratan oyuncuların A takım seviyesinde beklentileri bir türlü karşılayamamasının sebepleri neler?
"Birçok teknik direktör kovulmamak için risk almıyor ve anlık başarı kovalıyor. Altyapılarda fiziksel olarak fark yaratan oyuncuların A takım seviyesine o özelliklerini kaybetmesi de elbette etkili çünkü ciddi bir fark var.
Bir de bu oyuncular altyapılarda dikkat çektikten sonra prensken, A takıma geldiklerinde çırak konumuna düşüyorlar. Bu yüzden o süreci yönetmek çok zor.
Bu oyuncuların üzerinde oluşturulan baskı da çok fazla. Enes Ünal A takıma çıkan bir altyapı oyuncusunun tecrübeli bir oyuncuya antrenmanda bacak arası atamayacağını söylemişti. Cafercan Aksu da antremanlarda tecrübeli oyunculara çalım atılamayacağını söylemişti.
A Takıma yükselen bazı oyunculara bazı takımlarda yer yer mobbing uygulandığını duyuyoruz.
İsim vermeden söyleyeyim ama bu sezon alt ligde yer alan bir takımın alt yaş kategorilerinde milli formayı da giyen bir oyuncusuna kampta çaycılık yaptırıldı.
Çocuk altyapıdaki hocasını arayıp durumu anlattığında çok üzüldüğünü söylemiş. 18-19 yaşında çocukların şahsiyetiyle oynamamak lazım. Çaycılık tabii ki çok onurlu bir meslek ama o çocuğun görevi çay getirmek değil.
Hiç kimseyi odasından kaldırıp, 'Hadi kalk bize çay getir' diyemezsiniz. Bu tarz davranışlar genç yaştaki oyuncuların özgüvenlerini kaybetmelerine neden oluyor."
Son yıllarda oyuncuların çeşitli istatistiklerinden oluşan büyük data verileri özellikle scouting kısmında belirleyici faktörlerden biri oldu. Oyuncuların neredeyse sahada attığı her adımın dahil edildiği bu algoritmalar, sizce önümüzdeki yıllarda oyuncuyu tribünde ya da antrenmanda takip etmenin yerini alabilir mi?
"İstatistiklerin hiçbir zaman oyuncuyu yerinde izlemenin yerini alabileceğini düşünmüyorum. Son dönemde teknolojinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan yeni veriler elbette değerli ancak ikincil olarak kalacaklar."
Julian Nagelsmann antrenörlüğün yüzde 70'inin insan yönetimi, yüzde 30'unun ise taktik bilgisi olduğunu söylemişti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Son dönemde Leicester City Teknik Direktörü Brendan Rodgers ve Brighton Teknik Direktörü Graham Potter ile görüşme şansım oldu ve onlar da liderlik, duygusal zeka ve adam yönetiminin altını çizdi.
Artık günümüz futbolunda oyuncuları oynatmak istediğiniz oyuna ikna edemedikten sonra allame-i cihan olsanız günün sonunda bir şey yapamazsınız. Bu da elbette iletişimden geçiyor ama benim bunu bir yüzdeye vurmam çok zor.
Siz oyuncunuzun nasıl oynaması gerektiğini bilmiyorsanız, dünyanın en iyi ajanslarına reklamınızı da yaptırsanız gidebileceğiniz nokta çok sınırlı olur.
Aynı şekilde dünyanın en iyi taktisyeni de olsanız futbolcunuzun kalbine giremezseniz oyuncu doğru olanın sizin söylediğiniz olduğunuzu bilse bile sahada bunu uygulamaz. Çünkü oyuncuların egolarını da yönetmek zorundasınız.
Nagelsmann'a çok saygı duyuyorum ama bu işin bir bütün olduğunu düşünüyorum.
Motivasyon, liderlik, adam yönetimi, medya yönetimi, duygusal zeka, iyi bir teknik heyet kurmak, baskı altında karar alabilme gibi kriterlerin bunların yapabilmeniz gerekir. Ama temelde taktik bilginiz zayıfsa birileri çıkıp kralın çıplak olduğunu söyler."
"3 bine yakın maç izledim"
Şu anda yorumculuk koltuğunda oturuyorsunuz. Geçtiğimiz yıllarda beIN Sports'ta yorumculuk yapan pek çok kişinin sonrasında Süper Lig'de görev aldığını gördük. Hatta Mourinho bile işsiz olduğu dönemde SKY Sports ekranlarında Premier Lig yorumları yaptı ve yorumcu performansı büyük beğeni topladı. Bu tabii ki çalıştıracağınız takımın imkanlarıyla da alakalı ama bir takım devraldığınızla hedefleriniz neler olacak? Kariyerinize ilişkin hayalleriniz neler?
"Bugün Almanya’da 24 yaşında UEFA B lisanslı bir teknik adam gündemi salladı. Artık ülke futbolu dibe vurmuşken idealist isimlerin risk alması gerekiyor.
'Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek çılgınlıktır' demiş Einstein. Biz de farklı şeyler yapmalıyız. Ben ve ekibim hazırız, doğru bir projede ülkemiz futboluna neler katacağımızı gösteriyor olacağız. Hedeflerimiz büyük, sermayemiz çalışkanlığımız, azim ve kararlılığımız.
Atletico Madrid'in Manchester City deplasmanındaki çok tartışılan 5-5-0'ını nasıl değerlendiriyorsunuz? Marco van Basten, Diego Simeone'nin futbolun seyir zevkini öldürdüğünü ve insanları Netflix izlemeye yönlendirdiğini söyledi. Atletico gibi pahalı bir takımla oynanan bu oyun eleştirilmeli mi?
"Ben her zaman pragmatik davranmaktan yanayım. Seyir zevki tabii ki önemli ama teknik direktörlerin bakacağı son şey seyir zevkidir. Bir teknik direktörün tek dostunun üç puan olduğunu unutmamak gerekiyor.
"Bunun için doğru yolun 5-5-0 olduğunu düşünüyorsanız neden oynatmayasanız? Atletico Madrid'in Barcelona ve Real Madrid ile baş edebilen bir bütçesi yok ama Simeone bu takımların önünde iki şampiyonluk yaşadı. Seyir zevkini önemseseydi bunu başarabilir miydi?
"Ayrıca Atletico Madrid seviyesine gelmiş bir oyuncu 5-5-0'a ikna etmek de bir teknik direktörlük meziyetidir.
Getty ImagesPeki biraz da yorumculuk kariyerinizi konuşalım istiyorum. 'Gol olur' kalıbı hayatımıza Rıdvan Dilmen ile girmişti ve kült bir yorum olarak kaldı. Siz de son dönemde sıklıkla kısa süre içerisinde gerçekleşen tahminlerde bulunuyorsunuz. Yorumculuğa bakış açınız nasıl, kariyeriniz bu şekilde devam eder mi?
"Futbol oynarken ön sezilerim gayet iyiydi. Buna ek olarak oyun okumadaki başarım uzun süre maç analistliği yapmamın bir sonucu.
Bugüne kadar analist gözüyle 3 bin civarı maç izlemişimdir. Bu hem antrenörlük yaparken yedek kulübesinde hem de televizyonda yorum yaparken beni bir hayli rahatlatıyor.
Yorumculuğu çok keyif alarak yapıyorum ancak öncelikli olmam gereken yer saha içi."
Football Manager Türkiye ekibi nasıl çalışıyor?
Sizin az bilinen özelliklerinizden biri de Football Manager'in Türkiye sorumlusu olmanız. Antrenörlüğe kayarken FM tutkunuz bunda belirleyici oldu mu?
"FM bizim çocukken oynamaya başladığımız bir oyun. Avrupa'daki oyuncu bilgimizi arttıran çok değerli bir kaynaktı. Eskiden YouTube yoktu ve oyunda dikkatimizi çeken oyuncuların maçlarına televizyonda denk geldiğimizde izleyip, oyuncunun gerçekten de oyundaki gibi olup olmadığını kontrol ederdik.
"Yine de orta okulda okurken hayalimdeki mesleği ve örnek aldığım kişiyi sorduklarında teknik direktörlük ve Giovanni Trapattoni derdim. Bu açıdan bakıldığında antrenörlük aslında sonradan oluşan değil çocukluktan bu yana içimde olan bir tutkuydu. Oyunu anlamlandırmak dizilişler yapmak, duran top çizmek çocukluktan bu yana sevdiğim bir şeydi."
Herhangi bir menajerden oyuncu önerisi geldiğinde scoutların oyuncuların FM profillerine girerek bir ilk izlenim edindikleri oluyor mu? Elbette söz konusu oyuncunun çok sayıda maçını izlemek gerekiyordur ancak bu şekilde çalışan scoutlar var mı?
"Football Manager'i Avrupa'da ciddi şekilde kullanan kulüpler var. Football Manager her sezon dünyanın her yerinde o yıl profesyonel olan oyuncuları içinde barındırıyor ve bu inanılmaz bir veri kaynağı. Ayrıca filtrelemek için de kullanılıyor.
"Sağ kenar oyuncusu aradığınızda sözleşmesi biten oyuncular şeklinde bir filtrelemeye söz konusu oyuncuları bir an önce bularak, scout progrmalarıyla maçlarını izleyebilirsiniz. İsim vermeyeyim ama Türkiye'de bu şekilde çalışan scout ve kulüpler olduğunu biliyorum.
"Ekipte üç ülke sorumlusu ve birçok scoutumuz var. Tüm liglerin verilerini bu değerli ekibimizle tüm dünyaya aktarıyoruz. Ekibimizde Süper Lig’de A takım seviyesinde görev yapan 3-5 farklı arkadaşımız var.
"Bu değerlendirmeleri yapan herkes detaylı bir şekilde çalışıp, maç izlediği için özellikle alt liglerde çalışan antrenörlerin ve profesyonellerin bu verileri gönül rahatlığıyla kullanabileceğini söyleyebilirim."
.jpg?auto=webp&format=pjpg&width=3840&quality=60)