YORUM | Onur Özgen @ozgenonur
Beşiktaş’ın yine teknik direktör arayışında olduğu bir dönemdi. Sevgili İbrahim Altınsay ile seçenekler üzerine konuşuyorduk. “Beşiktaş’a gelebilecek teknik direktör yüzlerce, Beşiktaş ise bir tane,” demişti. Yani mühim olan kulübün ne aradığını tam olarak bilmesiydi; hâlâ öyle. Bu biliniyor ise gelecek teknik direktörün adı önemsiz bir ayrıntıdan ibaret.
Peki Beşiktaş nasıl bir teknik direktör arıyor? Bunun tarifini en son 2013 Haziran’ında Önder Özen yapmıştı: "Soyunma odasında mutlak bir otoriteye sahip olan, aynı zamanda demokratik, genç oyuncularla arası iyi bir isim olsun istiyorum. Giderken arkasında bir şeyler bırakarak gitsin. Bir şampiyonluk kazandırıp geride bir şey bırakmadan gitmek olmaz.”
Ardından ikinci bir tarif daha yapmıştı: “Teknik direktörümüz ya başarmış bir isim olacak ya da her şeyi başarma potansiyeline sahip bir isim olacak.”
AA
On gün sonra ise başarma potansiyeline sahip biriyle kameralar önünde el sıkışıyordu: Slaven Bilic. Hırvat teknik direktör, Beşiktaş’ın başında geçirdiği iki yılın sonunda Özen’in bir diğer tarifine de uygun biri olduğunu göstermiş ve West Ham United’ın yolunu tutarken arkasında kupalar olmasa da, uçuşa geçmeye hazır bir futbol takımı bırakmıştı.
Peki Beşiktaş şu an nasıl bir teknik direktör arıyor? Buna cevap bulabilmek için Özen’in dokuz yıl önce yaptığı gibi önce bir tarife ihtiyaç var. Bu tarifi mevcut futbol direktörü Ceyhun Kazancı’nın ağzından henüz duyamasak da, önceki gün konuştuğu gazeteci Fırat Günayer'in duyurduğuna göre, Kazancı’nın anlaşmaya vardığı söylenen Valérien Ismaël üzerinden kendisine bir tarifi olmuş: “Oyuna çok fazla kafa yoran, taktiksel anlamda kendini geliştiren, gittiği her takımda yaş ortalamasını ciddi şekilde düşüren, anormal derecede sert antrenmanlar yaptıran, fiziksel olarak fark yaratabilecek bir hoca.”
Bu tarif üzerinden anlıyoruz ki, Beşiktaş yeni sezonda ağırlıklı olarak genç oyunculardan oluşan ve rakiplerini fiziksel özellikleriyle alt edebilecek bir takım kurmak hevesinde. Valérien Ismaël’in de böyle bir takımı layıkıyla yönetebilecek liyakatta biri olduğuna kanaat getirilmiş. Daha doğrusu, buna Kazancı kanaat getirmiş. Başkan Ahmet Nur Çebi ve yönetim kurulunun da aynı kanaatte olması bekleniyormuş.
Getty Images
Açıkçası mevcut durumu böyle tahlil edince, yapılan tarif de anlaşmaya varılan teknik direktör de gayet makul görünüyor. Ama elbette yabancı bir teknik direktörü, üstelik sadece yabancı da değil, aynı zamanda pek meşhur olmayan bir teknik direktörü, bir de taraftarlara ve medyaya kabul ettirmek gerekiyor. Ve bu imkânsız bir görev.
Çünkü taraftarların ve onlara seslenen ya da onların sesi olmaya çalışan popülist medyanın bir tarife ya da tahlile ihtiyacı bulunmaz. Onlar için her şey ortada ve açıktır. Romantik olmaya, macera aramaya gerek yoktur. Beşiktaş büyük bir kulüptür, büyük kulüplerin başarıya ihtiyacı vardır, başarı için de deneyim gereklidir. Deneyimli bir yabancı teknik direktörün talepleri, ülkenin mevcut ekonomik şartlarında karşılanamayacağına göre, o hâlde gidilecek adres bellidir: Deneyimli bir yerli teknik direktör. Üstelik daha önce kulüpte çalışmış ve başarılı olmuş birine de sahipseniz, düşünmeniz bile abestir.
Beşiktaş da böyle birine sahip: Şenol Güneş. Bu yüzden taraftarların ve medyanın büyük bir çoğunluğunun neredeyse tek adayı o. Açıkçası bunun için çok güçlü argümanları da var: İki Süper Lig şampiyonluğu, Avrupa Ligi’nde çeyrek final ve Şampiyonlar Ligi’nde namağlup grup liderliği. Daha ne olsun? Üstelik öbür tarafta kimsenin tanımadığı Fransız bir teknik direktör ve etkileyici olmayan kariyeri dururken…
Yanlış anlaşılmasın; nüktedan olmaya çalışarak Güneş’in teknik direktörlüğünü ve başarılarını küçümsemiyorum. Kendimi durduk yere gülünç duruma düşürmeye hiç niyetim yok. Taraftarların kendilerine büyük mutluluklar tattıran birine teveccüh göstermesini de garip bulmuyorum. Ama anlamlı da bulmuyorum.
Getty Images
Doğrudur; Şenol Güneş, Beşiktaş tarihinin Ljubisa Spajic ve Gordon Milne ile birlikte en başarılı üç teknik direktöründen biridir. Ancak Beşiktaş’ın şu an ihtiyacını duyduğu teknik direktör müdür? Hiç sanmıyorum.
Beşiktaş’ın şu an kurucu bir teknik direktöre ihtiyacı var. Tıpkı dokuz yıl önce olduğu gibi. Güneş, 2015 yazında elinde uçuşa geçmeye hazır bir futbol takımı bulmuştu. 2022 yazında ise onu böyle bir futbol takımı karşılamayacak. Hatta on dört oyuncunun sözleşmesinin sona ereceğini düşünürsek, başlangıç itibarıyla karşısında tam olarak bir futbol takımı da bulamayacağını söyleyebiliriz.
Yani Beşiktaş’ın öncelikle bir takım inşa etmesi gerekecek. Kurucu bir teknik direktöre bu yüzden ihtiyacı var. Güneş ise kariyeri boyunca kurucu bir teknik direktör olmadı, kendisinden önce kurulan takımları zirveye taşıdı. Kuşkusuz bu da bir uzmanlık istiyor. Ama Beşiktaş’ın şu an başka bir uzmanlığa gereksinimi bulunuyor.
O yüzden geçmişi ve geçmişin güzel anılarını ait oldukları yerde bırakıp, gelecek güzel günlerin bugünden neler talep ettiğini görmek ve anlamak gerek.


