İngilizlerin İtalya ile ilgili şimdiye dek çok iyi anıları olduğu söylenemez ancak eski kırılganlıklarını üzerlerinden atıp zor yenilen bir favoriye dönüştükleri bir gerçek. “Futbol eve dönüyor” sloganıyla başladıkları turnuvada, Brexit sonrası artık “non-european” sayılan oyuncularıyla Avrupa konseptli ilk büyük zaferlerine yakınlar. Bu mümkün olduğu takdirde Gareth Southgate ulusal bir kahramana dönüşecek.
1968’den bu yana Avrupa Şampiyonası kazanma hayali kuran İtalya ise 3 sene önce Roberto Mancini’yle çıktıkları yolculukta çok farklı bir noktaya geldi. Onlar da zor yeniliyor hatta zor gol yiyor. Bununla birlikte İspanya'ya karşı yarı finalde özellikle kaptan Giorgio Chiellini’de vücut bulduğu görülen rahat ve kendilerine güvenli bir tarafları olduğu da ortada… İngiltere’nin arkasında koca bir stadyum olacağını hatırlatan Mancini, onları baskı altına almanın kendi ellerinde olduğunu düşünüyor. Ancak bu çok da kolay değil…
Majeste’nin 66 ruhu ve dönüşüm
Dün, Kraliçe Elizabeth takıma gönderdiği mektubunda 55 yıl önce Dünya Kupası’nı Bobby Moore’a takdim ettiği andan bahsediyordu. Tarihte İngiltere gibi yıllarca kupa finallerine uzak kalmış bir ülke için büyük motivasyonların en büyük riski büyük travmaları tetikleme ihtimali oldu. Yaşanmamış şeyler değil; 1980’lerden itibaren ülkenin katıldığı her kupa, yaşanan dramatik politik dönüşümlerin toplumda yarattığı tahribatın unutulması ve ulusal kimliğin yeniden inşası için bir araçtı. Belki de bu nedenle İngiltere Milli Takımını çalıştırmak dünyanın en zor işlerinden biri olarak görülüyor. Bu zor görevi de uzun bir süredir yine bir Avrupa Şampiyonası yarı finalinde kaçırdığı penaltıyla hatırlanan Gareth Southgate’in üstlenmesi de tarihin tuhaf bir cilvesi…. Şu ana dek turnuvada bir maç hariç Londra’dan dışarı çıkmayan İngiltere, finali de kendi evinde oynayacak. Danimarka maçında kazanılan penaltıyla iyice ayyuka çıkan tartışmalarda birçokları, kupa kazanıldığı takdirde bunu İngiltere’nin yeni bir masabaşı zaferi olarak yorumlamaya hazır. Ancak işin bu kısmı İngilizlerin umrunda bile değil… Grup maçlarında Hırvatları ve Çekleri 1-0 ile geçmelerine rağmen İskoçlarla 0-0 berabere kalarak turnuvaya aslında tam da güven vermeyen ve tatsız bir giriş yapmışlardı. Southgate’in bu pragmatizmi, kadro seçimi hatta 4-2-3-1 formasyonu sıklıkla eleştirildi. İlginçtir ki; bu güven vermeyen pragmatizm Almanları turnuvadan elemeye fazlasıyla yetti. Çeyrek finalde favori olarka çıktıkları Ukrayna maçını farklı kazandılar. Yarı finalde ise kupanın sürpriz takımı Danimarka’yı Sterling’in yer yer tek kişilik bir şova dönüştürüp kazandırdığı penaltıyla saf dışı bırakıp finale çıktılar. Akan oyunda zor gol yiyen İngiltere, turnuvada şu ana dek sadece 1 gol yedi. O da yarı finalde, Danimarka'nın Damsgaard’ın ayağından bulduğu sıradışı duran top golüydü.
Pozzo’dan Mancini’ye uzanan yenilmezlik
İngiltere için peri masalına dönüşen turnuva, İtalya için 2018’de Gian Piero Ventura ile yolların ayrılması ve Roberto Mancini’nin takımın başına geçmesiyle başlayan bir başarı hikayesinin son noktası. 1930’lardaki faşizmin karanlığıyla unutulan efsane teknik direktör Vittorio Pozzo’nun üst üste iki dünya kupası kazanıp 30 maçlık yenilmezlik serisine ulaşması Mancini için ilham verici bir istatistiğe dönüşmüş durumda. Pozzo’nun yenilmezlik rekorunu 33 maça çıkartarak (27 galibiyet, 6 beraberlik) kıran Mancini şimdi ilk kupasını kazanmanın hayalini kuruyor. Seksenli yılların ikinci yarısından doksanların sonlarına dek Avrupa’nın en iyi ligi olarak kabul edilen Serie A’nın son dönemlerde uğradığı prestij kaybı, kaliteli oyuncu piyasasının Premier Lig ve La Liga’ya kayması, İtalyan futbolunu yeni arayışlara yöneltti. Atalanta, Napoli, Sassuolo gibi sistem takımlarının ortaya çıkışı; milli takıma da yeni oyuncuların kazandırılmasını sağladı. İtalyan futbolu son yıllardaki krizini atlatmak üzere… 2000 ve 2012'de iki kez finalde kaybettikleri bu kupayı en son 1968’de kazandılar; ancak şimdiye dek hiçbir turnuvada İngiltere’ye kaybetmediler.
Türkiye ve İsviçre’yi 3-0, Galler’i de 1-0 ile geçerek gruptan çıkan İtalya; son 16’da Avusturya’yı uzatmalarda bulduğu gollerle geçerken; özellikle fiziksel açıdan fazlasıyla zorlanmıştı. Çeyrek finalde Belçika’yı 2-1, yarı finalde de baskın oynayan İspanya’yı penaltılarla geçerek finale kaldılar. Oynadıkları bu son iki maç, Azzurri'nin aksamayan sistem pratiğinin, devamlılığının ve mental gücünün doruk noktasıydı. Şimdi daha iyisini yapmaları gerekecek.
Planlar
Her iki takımın da formasyon ve kadro konusunda farklılığa gitmesi beklenmiyor. Klasik 4-3-3’üyle oynayacak ve bir süre önce sakatlanan Spinazzola’nın yerine solda yine Emerson’a şans verecek Mancini’nin bekleri; Sterling ve Saka’nın kanatlardan delici ve hataya zorlayan driblinglerine karşı dikkatli ve çabuk olmak zorunda. Orta alanda Veratti-Jorginho-Barella üçlüsü, Rice ve Phillips ikilisine göre fiziksel açıdan görece zayıf kalsa da; üçlünün top hakimiyeti ve pozisyon bilgisi en büyük artıları olarak dikkat çekiyor. Mancini’nin yine ön bölgede hareketli Insigne-Chiesa ve (ritmini kaybeden) Immobile üçlüsünü hem kapalı savunmada hem de geriye dönüşlerde başarılı İngiltere savunmasına karşı her zamankinden daha hareketli kullanmaya ihtiyacı var.
4-2-3-1 dizilişinde sahaya çıkması beklenen Southgate, Bonucci-Chiellini ikilisi arasında alan bulması zor gözüken ve oyun içinde zaman zaman ciddi tempo sorunu yaşayan Harry Kane’i pozisyona sokabilmek için çözüme ihtiyaç duyabilir. Bununla birlikte top kullanımı İtalya orta sahasına göre topla kullanma becerisi kısıtlı olan Rice yerine Grealish gibi hem Kane’i rahatlatacak hem de merkezdeki pas etkinliğini artıracak bir oyuncuyla başlaması da tercih edilesi bir seçenek gibi gözüküyor. Ancak Southgate’in önceliği top rakipteyken merkezde İtalyanlara fiziksel üstünlük kurup, topa sahipken de hızlı kanat geçişlerine odaklanmak olacaktır.
Beklenen 11’ler
İtalya: Donnarumma; Di Lorenzo, Bonucci, Chiellini, Emerson; Barella, Jorginho, Verratti; Chiesa, Immobile, Insigne
İngiltere: Pickford; Walker, Stones, Maguire, Shaw; Rice, Phillips; Saka, Mount, Sterling; Kane
Skor tahmini
1-1 gibi gollü bir beraberlikle uzatmalara taşınan ve orada düğümün kopacağı bir maç olabilir. Fiziksel yeterlilikler belirleyici olacağı için İngiltere maç uzadığı takdirde bir adım önde.
