Grealish olay

YORUM | Grealish’in günü


YORUM | Güner Çalış@oolegunnar


Jack Grealish ismi Aston Villa taraftarı için bir süredir çok özel hisler uyandırıyor. Dün öğle saatlerinde oynanan İkinci Şehir Derbisi’nin dokuzuncu dakikasında Paul Mitchell adlı kişinin sahaya dalarak Grealish’e arkadan bir tane yumruk sallaması ve güvenlik görevlileri tarafından uzaklaştırılırken zafer pozu vermeyi ihmal etmemesi muhtemelen bu yüzdendi. Rakibin altın çocuğunu küçük düşürdüğünü düşünmüş olsa gerek... Grealish ise olay sonrası hiçbir tepki vermedi. Yerde sakince bekleyişini ve kalktıktan sonra kısa süreliğine sırıtışını saymazsak eğer. Düşmanca bir atmosferin olduğu bu stadyumda çıktığı ilk maçta, 23 yaşında kaptan olarak orada yer alıyordu. Kolayca kontrolden çıkmasına sebep olabilecek tüm baskı unsurlarına rağmen bir an için soğukkanlılığını yitirmedi ve ikinci yarıda ceza sahası dışından attığı galibiyet getiren golle de sanıyorum sahiden kusursuz bir şekilde maçı bitirdi. Doğrusunu isterseniz kusursuz hikâyelerden pek de hoşlanmam. Ama maçta olan biteni ve Grealish’in sezon başından beri geçirdiği süreci düşününce büyük bir keyifle tek taraflı bir hikâye anlatmak istiyorum. Dün onun günüydü ve sanki bir coming of age anlatısının artık sonuna geldik gibi hissettim. O artık bir çocuk değil ve sevgiyle anılan bir büyük yetenekten kulübünü taşıyan ve insanlara umut veren gerçek bir yıldız hâline geldi demek istiyorum. Grealish, maç sonunda Sky Sports mikrofonuna şöyle söyledi: “Bugün hayatımın en iyi günü.” 

Grealish siritma

Taraftarların oyuncularla kurduğu bağın çoğu kez sağlıksız ve gerçeklikten kopuk olduğunu düşünürüm. Biraz çocuksu denebilir mi? Sanki bu çocuksuluğun normal bir şey olduğuna da ikna olmak istiyoruz gibi. Yersiz yüceltmeler veya bağlılıklar ortaya çıkıyor, bunun devamında da büyük hayal kırıklıkları ve tepkiler. O sıralar Tottenham forması giyen Benoit Assou-Ekotto, yaklaşık 10 sene önce şunları söyledi:  “İngiltere’ye para için geldiğim söyleniyor. İnsanlar bu kulübe neden geliyor sanıyorsunuz? İyi göründüğü için mi? Tüm insanlar maddi imkanlarını gözeterek bir işe girerler. ‘Para için oynuyorum’ dediğimde şoka uğramanızı anlamıyorum. Eğer Fransa’da arkadaşlarımla oynuyor olsaydım, futbolu sevebilirdim. Ama eğer kimseyi tanımadığım ve dilini konuşmadığım İngiltere’ye geliyorsam, bu iş içindir. Futboldan nefret ettiğimi söyleyemem, ama bu bir iş; benim tutkum değil.” Benoit’ya büyük ölçüde hak veriyorum. Bence bu gerçeği kabul ederek de futbola tutku duymaya devam edebiliriz. Ama sanıyorum ki sahada bir şeyler ters gittiğinde sorunu oyuncuların ruhunu yansıtmamasında arayan anlatı, bu çocuksu ilişkiyi beslemeye devam edecek. Ve Benoit da paragöz olarak sosyal medyada topa tutulacak. 

Jack Grealish’in Aston Villa ile kurduğu bağ en çok da bu yüzden özel; ve de gerçek. Oyunculardan böyle bir aidiyet kurmalarını beklemeyebiliriz, ama o aidiyetin elle tutulur derecede somut olduğunu görünce de elbet farklı şeyler hissediyoruz. Grealish efsanesi ilk kez 2014/15 sezonunda anlatılmaya başlandı. Aston Villa’nın FA Cup finali oynadığı o sezon, yarı finalde Liverpool’a karşı ortaya koyduğu performans gerçekten sıra dışıydı. Irish Times’ın sevdiğim yazarı Ken Early’nin maç raporundan bir cümle hâlâ aklımdadır. “Eğer rakipler artık size bir saniye veya bir metre bile rahat vermiyorsa, nasıl oluyor da hiç kimse Jack Grealish’in yanına yaklaşamıyor?” demişti. Böylesine büyük bir arenada, Wembley’de, Liverpool ondan topu alamamıştı. Ama bu sürpriz değildi, çünkü eğer topu Jack’ten almak istiyorsanız faul yapmanız gerekirdi. İlk çıktığı günden bu yana, istikrarlı olarak maç başına en fazla faul yapılan oyuncular arasında yer almaya devam ediyor. Üstelik kısa çoraplar giyiyor, sanki 'Gelin ve bana tekme atın, sizden korkmuyorum!' demek ister gibi. Rivayete göre kısa çorap giymesi George Best’tenmiş, çünkü o da böyle çoraplar giyermiş.  

Grealish forma

Daha sonra başka çok hoş detaylar ortaya çıktı. Örneğin bir başka West Midlands kulübü olan West Bromwich Albion’ın akademisinden Stephen Hopcroft şu tweet’i attı: “Jack Grealish’i 7-8 yaş altı takımımıza almak istemiştim. Ama SADECE Villa’ya imza atacaktı. Babası ve o, kulübü çok seviyorlar. Bugünün hayalini kurmuş olmalı.” Tüm Grealish ailesinin sıkı Villa taraftarı olduğunu öğrendik. Jack de 4 yaşından bu yana Villa Park’a gidiyormuş ve hatta büyük dede Grealish de 1905 yılındaki FA Cup finalinde Aston Villa için oynamış. Ama bu hikâyede bir de trajik kısım var. Jack’in küçük kardeşi Keelan, henüz 1 yaşını doldurmamışken, 2000 yılında hayatını kaybetmiş. O esnada Jack’in babası Kevin ise Bolton ile Villa arasında oynanan FA Cup finalini izlemek üzere Londra’ymış. 4 sene önceki o rüya gibi maç sonrası yazılan onca güzel hikaye arasında, ne yazık ki bunu da okumuştum. Ve ne yazık ki, bir başka kişinin de dünkü maç sonrası Jack’in küçük kardeşiyle alay eden bir tweet yolladığını gördüm. 

Grealish’in bu fazlasıyla parlak girişinden sonrası iniş çıkışlarla ve aslında çokça da istikrarsızlıklarla dolu oldu. Aston Villa, final oynadığı o sezondan bir sene sonra küme düştü. Ama bu noktada onun pek de bir suçu yok. Kulüp senelerdir kötü gidiyordu ve bir önceki sezonu 17. sırada bitirmişti. Grealish de henüz takımın aslarından sayılmazdı. O yaz Tenerife’de arkadaşlarıyla tatildeyken içkiyi fazla kaçırıp sokakta uyuyakalan 19 yaşında bir oyuncuydu henüz. Aynı yaz, alt yaş kategorilerinde forma giydiği İrlanda’yı reddedip İngiltere için oynayacağını açıkladı. Büyük tepki aldı. Bir alt lige düşüş, onu A takıma entegre edebilmek için iyi bir fırsat olabilir diye düşünüldü. Olmadı. Aston Villa, Di Matteo ile başladığı sezonu 13. sırada bitirdi. Ancak ertesi sezon, yani geçen sezonda, Jack Grealish’i takımın bir numaralı taşıyıcısı olarak görebildik. Üstelik farklı olarak, artık bir merkez orta saha oyuncusuydu. Onu ilk kez A takıma çıkaran isim olan Tim Sherwood, daha o zamanlarda yerinin sol kenar değil, merkez olduğunu söylüyordu. Sherwood’un o dönemlerde yaptığı bir başka yerinde gözlem de şuydu: “Sahne büyük oldukça daha iyi oynuyor. Jack, sahnenin büyü olmasından zevk alıyor; bu yeteneğin göstergesidir.” 

Grealish taraftarlarla

Fakat Grealish’in büyüyüp yıldızlaştığı, Aston Villa’nın Fulham’a finale kaybettiği sezon sonrası kartların yeniden dağıtılması gerekti. Hem de acilen. Kulüp bir an önce üst lige çıkabilmek için girebileceği tüm risklerin altına girmiş, çok ciddi harcamalar yapmıştı. Premier League’in kapısından dönülmesi sonrası ise kulüp sahibi Tony Xia bu yüklerin altından kalkamadı ve kulüp Grealish’i satarak acil nakit ihtiyacını gidermek veya kayyuma gitmek gibi iki opsiyonla baş başa kaldı. Bu noktada, Grealish’in sahiden Tottenham’a gidiyor olduğu ve hatta oyundan çıkarken taraftara veda ettiği bir Hull City maçı da var. Ama mucizevi şekilde Villa’yı satın almak isteyen iki Amerikalı çıktı ve Grealish’in 25 milyon poundluk transferi de o anda noktalandı. Grealish, eylül ayında verdiği röportajda şunları söyledi: “Yeni sahipler gelmeden önce Villa’nın paraya ihtiyacı vardı ve beni yollayarak kulübü kurtarabilirdik. Bence bunu taraftarlar da anlardı, çünkü paraya ihtiyacımız vardı. Eğer oraya gitseydim, yıl sonunda milli takım kadrosunda olabilirdim. Ama transfer gerçekleşmediği için yıkılmış değilim, çünkü çocukluk kulübüm için oynuyorum ve ne kadar şanslı olduğumun farkındayım. Villa için 100’den fazla maça çıktım ve henüz 23 yaşındayım.” Grealish, birkaç gün sonra da beş senelik yeni sözleşme imzaladı. 

Villa yine beklentilerin altında bir sezon geçiriyor ve ligin bitmesine 10 hafta kala, 6. sıradaki Derby’nin hâlâ 4 puan gerisinde. Ama Grealish döndü. Onun uzunca bir sakatlık süreci geçirdiği dönemde, Grealishsiz Villa 13 maçta yalnızca 2 galibiyet alabilmişti. Grealish’in kaptan olarak döndüğü ilk maçta Derby’i 4-0 yendiler, daha sonra da derbide Birmingham’ı 1-0. Grealish iki maçın da en iyisi seçildi ve ikisinde de ceza sahası dışından gol attı. Villa onun dönüşüyle beraber sezon sonunda çıkışa geçebilir ve yeni bir hikaye yazabilir mi? Bu hikayelerin sürmesini isterdim. 

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0