Valentin Rosier & Kevin Nkoudou Besiktas Goal Celebration vs. Rizespor 08/13/21Depo Photos

YORUM | Beşiktaş'ın sırrı: Yine dene, yine yap, daha iyi yap


YORUM | Onur Özgen @ozgenonur


Sebat. Tanıl Bora’nın deyimiyle güzel, vakur bir kelime. Arapça sbt kökünden geliyor, dolayısıyla sabite bir hayli yakın. Üç anlamı var. Birincisi; yerinden kıpırdamama, yerinde durma. İkincisi; sözünden ve kararından dönmeme, sözünde durma. Üçüncüsü; bir işi sonuna kadar sürdürme.

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün ise bu kelimeyle yakın bir münasebeti var.

1911’de futbol şubesinin resmî olarak faaliyete başladığı kulüpte futbol kısa sürede diğer spor dallarının önüne geçer ve bu yüzden bir huzursuzluk çıkar. Futbol şubesinin kurucusu Ahmet Şerafettin Bey, bu huzursuzluk sebebiyle Beşiktaş’tan ayrılarak kendisiyle beraber kulübe gelen futbolcularla birlikte Sebat Kulübü isminde yeni bir takım kurar. Bir süre sonra eski Beşiktaşlıların kurduğu bu kulüp, Beşiktaş ile karşılaşır ve maçtan 3-2 galip ayrılır. Müsabakanın ardından ise Beşiktaş yöneticileri Ahmet Şerafettin Bey’i tekrar Beşiktaş’a dönmeye çağırırlar ve ikna ederler.

Dün yedinci ölüm yıl dönümünde anılan Süleyman Seba’nın Beşiktaş’taki on altı yıllık başkanlık dönemini tanımlayan başlıca şeylerden biri de sebat etmekti - soyadıyla mülhem. İstikrardan ve hâliyle başarıdan uzakta geçen 70’li yılların ardından üretime dayalı bir politikayla altın çağını yaşayan Beşiktaş, onun sebatkârlığına çok şey borçluydu.

Seba’nın 2000’deki ayrılığından sonra ise çok sevgili kulübü onu var eden tüm değerlerden hızlıca kopmaya başladı ve hâliyle sebat etmenin anlamını da yitirdi. Tıpkı ezeli rakipleri gibi Beşiktaş da yarışmanın yolunu harcamakta buldu. Sadece para harcamakta da değil, aynı zamanda insan harcamakta. Günün sonunda ise yalnızca kendini tüketti.

Kazanamadıysan değiştir, yık ve yeniden yap. Daha fazla harca. Daha çok transfer yap. Antrenörü yolla, yenisini getir. Üretmekle vakit kaybetme, hazırını al. Türk futbolunun içine kapıldığı bu girdaptan Beşiktaş da beş milyar lira'yı aşkın borcuyla kendi payını aldı elbette.

Üstelik kulüp kazanırken de sürekli bir şeyleri değiştirmekten kendini alıkoyamadı. 2015-16 ve 2016-17 şampiyonlukları bunun en somut örneğiydi. Şampiyonlukta büyük pay sahibi olan birçok futbolcu, ertesi sezon ya elde tutulamadı ya da belirli bedeller karşılığında elden çıkarıldı ve yerlerine yüksek maaşlarla yeni futbolcular alındı. Şenol Güneş, takımın sabit ve gelişen bir oyununun olmasını engelleyen bu yoğun futbolcu sirkülasyonunu desteklemedi belki, ama karşısında da duramadı. Ve üst üste iki şampiyonluğun ardından kurulan çok pahalı bir kadro ligi dördüncü bitirdi. Sonrasını biliyorsunuz.

Dün akşam ise bu anlamda bir dönemin sonu gibiydi. Beşiktaş’ın sahadaki on birinden dokuzu geçen sezon da kadrosundaydı. Hakeza oyuna sonradan giren beş oyuncu da.

Besiktas Goal Celebration vs. Rizespor 08/13/21AA

Bu sayede yine geçen sezonki Beşiktaş sahadaydı. Alışkanlıkları, yöntemleri sahadaydı. Oyunu rakip yarı sahaya yıkma ve topu kaybettiği yerde geri kazanma istekleri sahadaydı. Futbolcuları ne yapmaları gerektiğini iyi biliyorlardı. Bunları bazen çok iyi yaptılar, bazen pek iyi yapamadılar. Ama fikirleri hep netti.

Salih Uçan ve Kenan Karaman aralarına yeni katılmıştı. Ama dün Beşiktaş’ı ilk defa seyreden biri, ikisinin yeni oyuncu olduğunu anlayamazdı. Yarın Alex Teixeira gelecek. Öbür gün Michy Batshuayi takıma girecek. Büyük ihtimalle onlar için de aynısı geçerli olacak.

Rachid Ghezzal içe kat eder, Valentin Rosier arkadan bindirir, Welinton onunla beraber gelir, sağ kanatta bir yığılma olur, rakip o bölgeye yoğunlaşır, Atiba Hutchinson savunma arkasına topsuz bir koşu atıp denge bozar, ters kanattan ceza sahasına sokulan Cyle Larin ya da Kevin N’Koudou unutulur ve gol gelir. Bunu geçen sezon neredeyse ezberlemiştik, değil mi? Ama bu sezonun ilk golü de böyle atıldı. Herkes gibi rakiplerin de bildiği bir şeydi, ama yine durdurulamadı.

Gordon Milne, Beşiktaş’taki ilk antrenmanlarında sık sık orta çalışmaları yaptırır. Orta esnasında bir oyuncunun ön direğe, bir oyuncunun ise arka direğe hareketlenmesini ister. Feyyaz Uçar bir defasında, “Hocam sürekli aynı şeyi yapmayı denersek rakipler bizi durdurmaz mı?” diye sorar “Durduramazlar,” der Milne ve haklı çıkar. Rıza Çalımbay yıllarca aynı ortayı yapar, Feyyaz Uçar da ön direkte aynı kafayı vurur.

Bir şeyi iyi yapıyorsanız, ama gerçekten iyi yapıyorsanız, yapmanız gereken tek şey ona devam etmektir. Beşiktaş yıllar sonra yeniden öyle yapıyor.

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0