YORUM | İdil Erin Tetik @idilerintetik
"Maçları ve kupaları kazanmaya çalışmamız gerektiğini biliyoruz ama elimizdeki kadroyu ve eksik oyuncuları da görmemiz gerekiyor. Kadroda yer alabilecek yedi oyuncumuz eksik."
Barcelona'da koltuğu sallantıda olan Ronald Koeman, Cadiz karşısında aldıkları beraberliğin ardından, eli kolu bağlı olduğu vedasında 'tüm olumsuzluğun' kendinden kaynaklanmadığına dikkat çekmek istiyordu. Evet Barcelona'da her şey tepetaklak olmuştu ama yedi oyuncusu sakattı ve tüm suç da Koeman'ın değildi. Belki de yaklaşan son onu 'çaresiz' bırakmıştı. Hem oyundaki hamlelerine hem de kurduğu cümlelere karşı... Hollandalı, Barça'nın yanı sıra psikolojisini de savunmaya çekmişti.
İspanya'dan yönümüzü alıp Süper Lig'e doğru yola çıktığımızda başka bir teknik adam daha sezon başında sakatlıklarla boğuşuyordu. Hem de takımın yarısından çoğu sahaya çıkamayacak durumdaydı.
"Sakatlıklara değil elimizdekilere odaklanmalıyız."
Ancak bu teknik adam çözüm yollarını arıyor gibiydi. Kendini 'çaresiz' hissetmiyordu ve oyunun başka parametreleri olduğunu da dikkat çekiyordu.
"Eksik oyuncularımız olabilir bunu dert etmiyoruz ama bu sene bizim için çok zor geçiyor. Hiçbir maç oynanmadan kazanılmaz. Oyunun en önemli tarafı bu. Mücadele etmek, agresif oynamak, doğru oyunu oynamak. Oyunun içinde böyle faktörler de var."
Beşiktaş, Ajax karşısına sezon başında tahmin edemeyeceği bir ilk 11 ile çıktı. Sergen Yalçın'ın baskılı oyunu bir kenarda beklemek zorundaydı, sezona mükemmel başlamış Hollanda ekibi karşısında daha kontrollü bir başlangıç yaparak uzun toplarla fırsat aradılar.
Savunma bloğunu kolay kolay bozmadılar ve özellikle Haller'i boş bırakmadıklar, Batshuayi bu süreçte karşılaşmanın ilk pozisyonuna girdi. Ancak her şey gole kadardı. Beşiktaş, Ajax'ın ilk golünün ardından toparlanamadı ve topu tamamen rakibine teslim etti. Ajax iç koridorları çok iyi kullandı ve Beşiktaş bu alanda kolay top kayıpları yaşadı. İlk yarıda sol kanat savunması çok aksadı, Ajax sağ kanatta maden bulmuş gibiydi ve Berghuis'in ortasında Haller'in kaydettiği ikinci gol kaçınılmaz oldu.
GFXSalih Uçan ise ilk yarıda iyi bir istatistik ile oynadı ancak ikinci yarı için yerini Oğuzhan Özyakup'a devretti. Beşiktaş ise ikinci yarıya rakibine tepki vererek daha hareketli bir oyunla başladı.
İlk yarıda Batshuayi'nin direkten dönen topu dışında siyah-beyazlıların hiçbir girişimi olmadı. Tamamen oyunu kendi yarı alanında kabullendi ve deyim yerindeyse rakibine teslim oldu. Ancak ikinci yarıda buna son verip oyuna ortak olmaya başladılar ve üst üste fırsatlar da yakaladılar.
Kenan Karaman'ın attığı goldeki tartışmalı faul kararı da oyunun kalan bölümündeki senaryosuna etki etti. Zira Beşiktaş'ın gol bulması durumunda siyahla beyaz kadar farklı bir sekans izleyebilirdik.
Beşiktaş'ın Ajax deplasmanında kazanması pek imkan dahilinde değildi. Öyle ki siyah-beyazlılar sahaya çıkmadan önce herkesin çok daha başka bir skor beklediği aşikâr. Ancak mevcut durumda, rakiplerine gol yağdıran bir Ajax'a karşı ortaya çıkan skor, motivasyon açısından önemli. Farklı bir yenilgi, kısa vadede Beşiktaş'ı yalnızca Şampiyonlar Ligi'nde değil ligde de bir çıkmaza sürükleyebilirdi.
İstanbul'da oynanacak Ajax maçında Beşiktaş'ın eksiklerinin de döneceğini varsayarsak bambaşka bir mücadele izleyebiliriz. Bu da en çok, Amsterdam'da bir antrenman maçı oynarmış gibi rahat hareket eden Ajax'ı şaşırtacaktır.
Evet Sergen Yalçın 'çaresiz' değildi ama bu sonuç zorunluydu. Ortaya başka bir şey çıkması da beklenemezdi...