France Turkey 10/14/19Depo Photos

YORUM | Türk futbolu savunma sanatıyla tanışıyor


 YORUM | Onur Özgen @ozgenonur

Son dünya şampiyonu Konya’da yalnızca kaybetmemişti, aynı zamanda Türkiye’nin kalesine tek bir isabetli şut dahi gönderememişti. Türkiye, antrenörünün çok iyi kurguladığı orta blok presiyle Fransa’yı kendi kalesinden uzakta tutmuş, kazandığı toplarla da birçok geçiş fırsatı yakalamış ve biri duran toptan, diğeri geçiş hücumundan bulduğu iki golle de maçı net bir şekilde kazanmıştı. Her ne kadar o maçtan üç gün sonra İzlanda’ya yenilse de aradan geçen dört ayda başka puan kaybetmeyip Paris’e grup lideri olarak gelmeyi de başarmıştı.

Fransa’nın dört ay sonraki on birinde ise ilk maça göre kaleci Hugo Lloris dahil olmak üzere sakatlıklar sebebiyle altı oyuncu değişmişti. Sol stoperde Samuel Umtiti’nin yerine Clement Lenglet, sol bekte Lucas Digne’in yerine Lucas Hernandez oynuyordu. Moussa Sissoko - Paul Pogba merkezi, yerini Corentin Tolisso - Blaise Matuidi ikilisine bırakmıştı. Matuidi’nin sol kanattaki yerini Kingsley Coman, Kylian Mbappe’nin sağ kanattaki yerini Sissoko almıştı. En uçta ise Olivier Giroud’nun yerinde Wissam Ben Yedder vardı.

Derin savunmalar karşısında tam kadrosuyla dahi üretim sorunu yaşayabilen Fransa’nın bu rotasyonlu on birine karşı Türkiye için en akla yatkın görünen çözüm ise tıpkı ilk maçtaki gibi kontratak odaklı bir plandı. Fakat bu defa top rakipteyken kendi kalesine daha yakın bir şekilde savunma yapılabilirdi. Güneş’in elindeki kadro da bu plana uygun görünüyordu. Türkiye’nin on birinde ise ilk maça göre üçü zorunlu dört değişiklik vardı; sakatlıkları bulunan Cengiz Ünder’in yerine sağ kanatta Ozan Tufan, Dorukhan Toköz’ün yerine savunma önünde Okay Yokuşlu, Hasan Ali Kaldırım’ın yerine sol bekte Umut Meraş oynuyordu. İlk maçta gol perdesini açan Kaan Ayhan’ın yerini de Çağlar Söyüncü almıştı.

Takım yine 4-1-4-1 dizilişiyle sahadaydı; ama daha tutucu bir oyun anlayışı vardı. Güneş, savunma önünde görevlendirdiği Okay’ın belli ki fiziğinden yararlanmayı ve zaman zaman stoperlerin arasına girmesiyle beşli bir savunma hattı oluşturmayı istiyordu. Önünde defansif karakterli Mahmut Tekdemir’in yanı sıra, Hakan Çalhanoğlu’nun yerine daha mücadeleci yapıdaki İrfan Can Kahveci’yi tercih etmesi; ilk maçta savunmaya olan yardımıyla ön plana çıkan Kenan Karaman’ın sol kanattaki yerini geri alması ve Cengiz’in boşluğunun da merkez orta saha orijinli Ozan’la doldurulmaya çalışılması Güneş’in başlangıç planının fazla savunma öncelikli olduğunu gösteriyordu. Doğal olarak bu oyunun santrforu da fiziksel olarak iyi durumda olmasa da kontrataklarda Cenk Tosun’dan daha etkili olabildiği için Burak Yılmaz’dı.

France Turkey TacticsGoal

İlk yarıda ise planlar pek tutmadı. Burak’ın daha fazla geriye gelip istasyon olduğu ve topun beklenenin aksine daha fazla Türkiye’de kaldığı ilk 15 dakikanın ardından Fransa ön alan presinin şiddetini artırdı, bu da Türkiye’yi uzun toplar kullanmaya zorladı. Ancak Burak bu topların neredeyse hiçbirini alamadı, seken toplar da Fransa’da kalınca ev sahibinin atakları süreklilik kazandı.

Bir diğer sorun ise Türkiye’nin geriye yaslanmasına rağmen hatlar arasında boşluklar vermesiydi. Özellikle sağ kanat ile sağ iç koridor arası savunulamadı. Fransa da ilk yarı boyunca hücumlarını ağırlıklı olarak sol kanadından gerçekleştirdi (%48,8). Güneş bu duruma karşı önlem almak için 30. dakikada Kenan’ı sağ kanada, İrfan Can’ı sol kanada, Ozan’ı da sol içe çekti. Mahmut’un da biraz daha Okay’a yaklaşmasını istedi. Özellikle Kenan’ın sağ kanada geçmesi, Fransa’nın etkili solunun önünde bir dalgakıran rolü üstlendi; ancak savunma önünde hâlâ boşluklar veriliyordu.

Okay’ın hatalı pozisyon alışları ve girdiği birçok ikili mücadelede rakibe fiziksel olarak karşılık verememesi, Fransa’nın Antoine Griezmann önderliğinde o bölgeyi çok rahat kullanmasına neden oldu. Buna karşın rakip kale önünde çok net pozisyonlar üretemeseler de ceza yayı etrafından birçok şut imkânı buldular; ancak bu anlarda da sahneye Mert Günok’un kurtarışları çıktı.

Wissam Ben Yedder Mert Gunok France Turkey 10/14/19Depo Photos

İlk 15 dakikanın ardından neredeyse tamamen rakip ceza sahası önünde oynamasına rağmen Fransa’nın net gol pozisyonlarına girememesinin başlıca nedeni ise Türkiye’nin elit düzeyde iki stopere sahip olmasıydı. Merih Demiral ve Çağlar Söyüncü, yalnızca kendi ceza sahalarını savunmadılar, tabiri caizse her yere yetiştiler. Fransa sağ kanattan son çizgiye indiğinde karşısında Çağlar’ı buldu, sol kanattan aynısını yapmaya çalıştığında ise Merih oradaydı. Aynı zamanda rakibe ceza sahası önünde verilen boşlukların net gol fırsatlarına dönüşmemesi de bu iki oyuncunun en doğru tercihleri mümkün olduğunca çabuk ve kararlı bir şekilde yapmaları sayesindeydi.

Yine de kenardan bir hamlenin gelmesi gerekiyordu. Güneş hiç beklemedi ve ikinci yarıya Okay’ın yerine Hakan’ı alarak başladı. Savunma önüne Mahmut geçti, sağ içte Ozan, sol içte de Hakan vardı. Merkezdeki bu değişiklikle Fransa’nın baskısı daha iyi karşılanmaya başladı. 59’da ise İrfan Can, Hakan ve Burak iş birliğiyle Türkiye maçtaki ilk ve tek kontratağını buldu; ama Burak değerlendiremedi.

Dört ay önceki maçta Raphael Varane ile girdiği hemen her ikili mücadelede rakibine üstünlük kurmayı başaran ve özellikle topsuz oyundaki katkılarıyla Deschamps’nın da övgüsünü kazanan Burak’ın sezon başında geçirdiği sakatlıkların ardından fiziksel olarak çok geriye gitmesi, Türkiye’yi Paris’te fazla edilgen ve tek yönlü bir oyuna mahkum etti. Derin savunmayı bu kadar iyi yapan bir takımın kontratak açısından elinin böylesine zayıflaması gerçekten büyük talihsizlikti.

Ama belki de bu durum sayesinde Milli Takım tarihinin en iyi stoper ikilisinin sahneye çıkışına tanıklık ettik. İlk maçta bir pozisyonda Mbappe’ye geniş alanda yakalanan, buna rağmen rakibine bire birde geçit vermeyen Merih, o zaman henüz Juventus’a transfer olmamıştı; ancak seviyesini net bir şekilde belli etmişti. Bu maçın 69. dakikasında ise Coman sol kanatta boş bir alan buldu ve topu o bölgeye doğru sürdü. Hızını kullanıp ceza sahasına girmeyi istiyordu; ama Merih çok kararlı ve agresif bir şekilde kayarak topu taca yolladı. Ondan bir dakika sonra ise Ben Yedder ceza sahasında müsait bir şekilde topla buluştu. Maç boyunca bu neredeyse ilk defa başına geldiği için biraz afallamış gibiydi. Kaleye yüzünü dönüp vurmayı denedi; ama Merih son anda önüne atlayarak yine engel oldu.

Merih Demiral Kingsley Coman France Turkey 10/14/19Depo Photos

Günümüzde stoperler, savunmacılıklarından ziyade geriden oyun kurma kabiliyetleriyle değerlendiriliyor. Fakat Merih bu modanın bir hayli dışında yer alıyor. Onun oyun kurmakla bir ilgisi yok. Tek meselesi rakibin yarattığı tehlikelerin önüne geçmek. Bu açıdan eski çağ stoperlerini andırıyor. Ayrıca altını çizmek gerekir ki; savunmayı büyük bir aşkla yapıyor. Gerek rakibe müdahale anındaki gerekse sonrasındaki reaksiyonları, yaptığı şeye olan tutkusunun büyüklüğünü gösteriyor. Bu anlamda doğru ligde oynadığını da söyleyebiliriz; ama doğru takımda mı, o tartışılır. Juventus stoperlerin ustalaştığı bir okul. Kabul edelim ki Merih de geleneksel İtalyan stoperlerine çok benziyor. Ancak Maurizio Sarri’nin gelişiyle birlikte Juventus’taki savunmacı profili de değişti. Dolayısıyla Merih’in çok daha modern bir profildeki Matthijs de Ligt’in önüne geçmesi kolay görünmüyor. Ama savunmacılık becerileri ve oyuna olan büyük tutkusu, onu Juventus’ta olmasa da mutlaka elit düzeydeki başka bir takımın parçası yapacaktır.

Çağlar ise Merih’in aksine günümüz futbolunun savunmacılardan beklediği oyun kuruculuk becerilerine sahip. Bu anlamda rol çalmadan birbirlerini çok iyi tamamlıyorlar. France Football ise maçın ardından yaptığı değerlendirmesinde yedi puan verdiği Merih’i Mert ile birlikte Türkiye’nin yıldızı olarak niteledi ve genç savunmacıyı okuyucularına şöyle anlattı:

"Her müdahalesinden sonra sanki gol atmış gibi hırsla kolunu sallıyordu. Maç boyunca kuvvetli, agresif ve kararlıydı. Çağlar Söyüncü tarafından da iyi bir şekilde desteklenen Türkiye'nin sağ stoperi, mücadelesi, kendini oyuna tamamen adaması ve doğru pozisyon alışlarıyla izleyenleri etkiledi. Juventus taraftarlarının şimdiden Paolo Montero ile kıyasladığı müdahaleleri ise Fransa'nın hücumları için çok sorun teşkil etti. Merih Demiral henüz sadece 21 yaşında; ama saha içindeki hayvani görüntüsü, geleceği parlak bir savunmacıdan daha fazlasını vadediyor."

Fena bir anlatım değil; ama daha iyisi olabilirdi. Örneğin, Lloyd George yeniden doğsa ve yeni hayatında L'Equipe' te editörlük yapsaydı, Merih ve Çağlar'ın performanslarını muhtemelen şöyle değerlendirirdi; "Futbolda nadir olarak büyük stoperler yetişir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o stoperlerden ikisi Türklere nasip oldu ve kader onları bizim karşımıza çıkardı."

Merih Demiral Kingsley Coman France Turkey 10/14/19

Peki savunma yapmayı hiç sevmeyen, bugüne kadar hiç beceremeyen, hatta savunmaya dönük oynamayı ayıp bir şey olarak gören Türk futbolunun içinden bu kadar iyi iki savunmacı nasıl çıkmış olabilir? Bunda hem Merih hem de Çağlar’ın kariyerlerinin başında yurt dışına çıkmalarının ve erken yaşta temel futbol eğitimlerini çok daha nitelikli bir düzeye getirmelerinin payı yüksek olsa gerek. Her hâlükârda bu kadar iyi iki stopere sahip olmak, Türk futbolu için çok yeni bir deneyim. Ve bu aynı zamanda çok büyük bir şans olabilir.

Türkiye, 2002’de elde ettiği tarihinin en büyük başarısının ardından kendisini Avrupa’nın Brezilya’sı olarak görüyordu. Öyle olmadığı ise kısa süre içinde anlaşıldı. Bu dönemde jenerasyon değişiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilememesi, akabinde Türk futbolunda yaşanan nitelik kaybı ve doğal olarak oyuncu kalitesinin bir hayli düşmesi; ülke futbolunun gerçekliğini de hiç umulmadık bir şekilde değiştirdi. Ancak Türkiye bu gerçeklikten bağımsız bir şekilde kendini dev aynasında görmeye devam edip dominant oyunların peşinden gitmeyi sürdürünce yıllar boyunca hüsrana uğradı. Bu süre içinde de hâliyle bir oyun kültürü oluşamadı.

Merih ve Çağlar’ın bir anda ortaya çıkan varlıkları ise sonunda Türkiye’nin de bir oyun kültürüne sahip olmasını sağlayabilir. Şaka değil; Türkiye elemelerdeki sekizinci maçında da akan oyunda kalesinde gol görmedi. Bir başka deyişle, yıllardır savunma yapmayı beceremeyen bir ülkenin içinden savunma canavarı çıktı! Dolayısıyla önümüzdeki on yılda Türkiye pekâlâ Avrupa’nın sıkı savunma takımlarından birine dönüşebilir. Buna karşın hücum hattında Cengiz gibi hızlı ve teknik oyuncuların sayısının azlığı ya da çokluğu da Türkiye’nin bu süre içinde büyük turnuvalardaki yerini belirleyecektir.

Son dünya şampiyonuna iki maçta da kaybetmemenin bu genç takıma vereceği öz güven ise çok önemli. Güneş’in bilhassa Beşiktaş döneminde edindiği pragmatist anlayışı, bir temel oluşturulmaya çalışılan Milli Takım’ın şu anda tam da ihtiyacını duyduğu şey olabilir.

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0