YORUM | Feyyaz Tan @futbolitan
Şu sıralarda Copa America'ya davet üzerine Katar’la birlikte kıta dışından katılan Japonya’da bir oyuncu herkesten daha fazla dikkat çekiyor: Takefusa Kubo. Oyuncu daha önce son anda gerçekleşmeyen Barcelona transferi ve turnuvadan birkaç gün önce yayılan Real Madrid haberleriyle gündeme oturmuştu. Devleri böylesine karşı karşıya getiren Kubo, aynı zamanda “Japon Messi” diye de biliniyor. Daha önce Adnan Januzaj, Martin Odegaard gibi oyunculardan da bu şekilde beklentiler vardı. Acaba Kubo o eşiği atlayabilecek mi?
Nasıl bir oyuncu?
Kubo, lakabından da anlaşılacağı üzere Messi tarzında, sol ayağını kullanan, dripling becerisiyle 2001 doğumlu olmasına rağmen daha şimdiden topla fark yaratan bir yetenek. 10 numara ve sağ kanat pozisyonlarında oynuyor ve fizik gücünü elde ettikçe bunlara sahte 9, ikinci forvet gibi pozisyonları da ekleyecek gibi duruyor.
Şili karşısında 7 kez dripling girişimi yapıp, bunlardan 4’ünde başarılı oldu. Bambaşka bir futbol coğrafyasında, böylesine yüksek gerilimli bir turnuvada sahne aldığı ilk maçına rağmen zaman zaman etkili oldu. Özellikle kalabalık arasından rahatça sıyrılmaları dikkat çekiciydi. Ancak o hareketleri iyi bir finalle bitirebilmesi için daha zamana ihtiyacı var gibi görünüyor.
Oyuncu, fiziğini ve oyun zekasını geliştirene kadar sağ kanatta daha rahat edecek gibi. Çünkü merkezde oynadığı zaman çok fazla baskı yiyebiliyor. Şimdilik direkt olarak kaleyi düşünen bir oyuncu. Verkaçlar, ikili oyunlar, oyunun yönünü değiştiren paralel paslar, savunma arasına bırakacağı derin toplar konusunda henüz "Messi’leşememiş”. Ama bunları yapacak potansiyeli kesinlikle var.
Kubo, ne kadar Messi olur?
Bu sorunun cevabı için Messi’nin ilk yıllarına dönmek gerek. Mesela 2005’te Burak Yılmaz'lı, Selçuk İnan’lı kadrosuyla Türkiye’nin de yer aldığı U20 Dünya Kupası’ndaki Messi’yi aklımıza getirelim. Messi, o zaman gelecek vadeden bir oyuncu değil, bizzat o gün için bile “korkunç” bir oyuncuydu. Dripling devamlılığı çok güçlüydü; yani bir iki adam eksilttikten sonra dengesini kaybetmiyor ya da heyecanlanıp saçma bir finale yönelmiyordu, onun için basit ve sıradan bir şeydi. Kubo’nun da çok rahat adam eksilttiğini söyleyebiliriz ancak şu an için o devamlılığı sağlamış değil.
Ancak, o günlerin Messi’sine göre şöyle bir farkı var Kubo’nun: Şut ve hatta frikik. Kubo, Messi’nin çok sevdiği “içeriye dalıp, yakın direk dibine şutlama” işini şimdiden yapıyor. Şut kalitesi bir hayli iyi, aynı zamanda frikik becerisi de. Messi, menüsündeki tek eksik lezzet olan frikik kullanımını yıllar sonra eklemişti. Bugünlerde frikikleri penaltı gibi, ama ilk dönemlerinde böyle değildi. Kubo ise daha şimdiden mesafe fark etmeksizin etkili duran top kullanıyor. Fırsatını bulursa Copa America’da da bir frikik golü atmadan masadan kalkmayacak gibi...
