Besiktas Transfers 2020-21Depo Photos

YORUM | Nereye Beşiktaş nereye, çıkmaz bu yol bir yere


YORUM | Onur Özgen @ozgenonur


Geçtiğimiz temmuz ayının sonunda Ankara'da Gençlerbirliği'ni 3-0 mağlup eden ve son anda ligi üçüncü sırada bitirip, ikinci Trabzonspor'un Avrupa cezası nedeniyle bir anda Şampiyonlar Ligi eleme turlarına kalmaya hak kazanan Beşiktaş çok mutluydu.

Maçın ardından Sergen Yalçın yeni sezon hedeflerinden bahsetmişti. Türkiye'den dört-beş tane tecrübeli oyuncu alacaklarını söyleyen Yalçın, ayrıca yurt dışından da dört-beş transfer yapacaklarını, kadronun yaş ortalamasının yüksek olduğunu, bunu biraz düşürmenin gerektiğini, ancak 15 tane genç oyuncuyla da oynayamayacaklarını, zaten hâlihazırda 19 yaşında iki oyuncuyu oynattığını belirtmiş ve "Daha Fatih Aksoy da gelecek" demişti. Bu sözler, Beşiktaş'ın çok mutlu olduğu bir gecede söylenmişti belki, ama aynı zamanda bizzat antrenörün ağzından kulübün geleceğinin ne kadar karanlık olduğunun itirafı gibiydi. Çünkü belli ki, geçmişin hatalarından yine hiçbir ders çıkarılmamıştı.

Netice olarak ise Yalçın'ın söylediğinin aksine Fatih, Beşiktaş'a hiç dönmedi. Alanyaspor'un 31 yaşındaki yedek stoperi Welinton karşılığında Akdeniz ekibine verildi (peşinden Alpay Çelebi ve Ahmet Gülay da Alanyaspor'a iki yıllığına kiralandı). Ama tam da Yalçın'ın istediği gibi toplam 10 transfer yapıldı ve bunlardan sekizi yabancıydı. Sonuç olarak kulüpteki sözleşmeli yabancı oyuncuların sayısı 18'e çıktı ve geçen sezon kadroda olan dört oyuncuya lisans çıkarılamadı. Yani milyarlarca lira borcu devralan Beşiktaş yönetimi, dört oyuncusuna daha oturdukları yerden milyonlarca euro maaş ödemeyi kabul etti.

Bundan tam iki ay önceyse Vodafone Park'ta bir imza töreni düzenlenmişti. Beşiktaş Futbol Akademisi’nde Gençlik Gelişim Sorumlusu olarak göreve başlayan Mehmet Ekşi'nin tanıtıldığı törende Ekşi ile birlikte başkan Ahmet Nur Çebi ve teknik direktör Sergen Yalçın da yer almıştı. Hâliyle törenin ana gündeminin, Beşiktaş’ın kendi yetiştirdiği genç oyuncuların gelişimleri için yapılan planlar olması gerekiyordu. Ama pek öyle olmamıştı.

Mehmet Eksi Head of Besiktas Football AcademyDepo Photos

Törenin yapıldığı tarihte henüz lig başlamamıştı. Fakat Beşiktaş sezonu iki hafta önce Selânik’te açmış ve PAOK karşısında aldığı açık bir yenilgiyle Şampiyonlar Ligi’ne katılma fırsatını daha ilk maçtan kaçırmıştı. Bu yüzden söz kendisine geldiğinde Yalçın’ın tek gündemi, PAOK yenilgisinin ardından aldığı eleştiriler olmuştu.

Eleştirilerin odağında kurulan takım, Alanyaspor’dan alınan Welinton ve Fabrice N’Sakala’nın PAOK maçında yaptığı büyük hatalar ve bu iki oyuncu için Beşiktaş’ın Alanyaspor’a verdiği genç oyuncular vardı. Yalçın ise kendisini şu şekilde savunmuştu:

“Ben gençlerle oynarım; ama altıncı haftada üç beraberlik, üç mağlubiyet aldığımda bana ne diyeceksiniz? ‘Sen gençlerle oynuyorsun, helâl olsun!’ diyecek misiniz? Türkiye’de herkes tabelaya bakıyor. Siz hangi ülkede yaşıyorsunuz?”

Aradan iki ay geçti. Bu sürede Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi Üçüncü Tur’unda evinde ağırladığı Rio Ave’ye de kaybetti ve Avrupa macerasını noktaladı. Süper Lig’deki ilk yedi maçında ise sadece üç defa kazanabildi ve bir beraberlik, üç mağlubiyet aldı. Kaybettiği karşılaşmalardan Konyaspor maçında dört, Gaziantep FK maçında üç gol yedi.

Peki genç oyuncularla oynadıkları takdirde kazanamayacaklarını iddia eden, Türkiye şartlarında böyle bir beklentinin gerçekçi olmadığını söyleyen, buna karşın tecrübeli oyuncularla aldığı sonuçlar da hiç iç açıcı olmayan Yalçın’a bu iki ayın sonunda verilebilecek en gerçekçi tepki ne olabilir? İşte bu yazının konusu bu.

Dürüst olmak gerekirse, Yalçın’ın iki ay önceki o toplantıda söylediği tek doğru bir şey vardı: Kendisinin de öğrencisi olduğu, Beşiktaş Futbol Özkaynak Düzeni’nin kurucusu Hamdi Serpil Tüzün’ün, “Altyapı değil özkaynak” deyişini medyaya hatırlatmak. Bunun dışında ise Yalçın’ın genç oyuncular hakkındaki neredeyse tüm açıklamaları, Tüzün’ün anlayışının tam karşısındaydı.

Sergen Yalcin Besiktas CoachDepo Photos

“Genç oyuncuların fazla üstüne gitmeyin,” diyordu Yalçın, “Çocukları rahat bırakalım. Sürekli ne zaman oynayacakları soruluyor. Biz onları oynamaları gerektiği zaman oynatırız. Beklerler, sıraları gelince oynarlar.” Tüzün ise yıllar önce katıldığı bir televizyon programında aynen şöyle söylemişti: “Bu futbolcuları adam yerine koyacaksınız. Bugün futbolda hâlâ 20 yaş altı, 21 yaş altı takımları kuruluyor. 21 yaşına gelen bir oyuncu hâlâ profesyonel bir takımda oynayamıyorsa bu çok trajikomik bir şeydir. Oysa bu oyunculara üst düzeyde sorumluluk alma alışkanlığı verilmeli.”

Tüzün’ün yetiştirdiği yeteneklerin içindeki kuşkusuz en parlağı olan Yalçın’ın söyledikleri ise öğretmenini tekzip eder nitelikteydi: “Burası Beşiktaş! Biz PAF Ligi’ne hazırlanmıyoruz. 15 - 20 gençle sezona başlayamayız. Burası büyük, hedefleri olan bir camia. Ana hedefimiz Türkiye şampiyonluğu, sonra Türkiye Kupası’nı kazanmak.”

Bu zaten bilinmeyen bir şey değil. Beşiktaş kurulduğu günden bu yana yarıştığı her dalda birinciliği hedefleyen, Türkiye’nin en köklü ve büyük kulüplerinden biri. Bunu kamuoyuna hatırlatmaya gerek duymak bile abes. Ama herhâlde bir spor kulübünü tanımlayabilecek tek şey “kazanmak” olamaz. Kazanmanın yanında başka değerlere de ihtiyaç vardır. Beşiktaş’ın da var.

Ama Beşiktaş, son yirmi yılda yalnızca kazanmaya odaklandı (Tıpkı ezelî rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray gibi). Peki buna karşın siyah-beyazlılar, kazanmak için her şeyi yaptığı, semt kulübü kimliğini unutup "dünya kulübü" olmaya odaklandığı, onu var eden ve diğerlerinden ayıran tüm özelliklerinden bir çırpıda vazgeçtiği, gelirlerinin üzerinde para harcadığı, hatta bunun için geleceğini dahi ipotek altına aldığı, an itibarıyla toplam olarak 3.3 milyar lira borca ulaştığı ve televizyon kanallarında taraftarlarına el açmak zorunda kaldığı bu yirmi yılda kaç defa en büyük hedefi olan lig şampiyonluğuna ulaşabildi? Dört kez. Sadece dört kez. Ve yalnızca bir defa da ikinci olabildi.

Peki önceki yirmi yılda ne olmuştu? Üçü üst üste ve biri namağlup olmak üzere elde edilen altı şampiyonluk ve sekiz ikincilik vardı. Yani 20 sezonun 14’ünde Beşiktaş şampiyonluk için sonuna kadar yarışmış ve altısında kazanan taraf olmuştu. Üstelik bunun için kendisini paralamamış, dünyaları harcamamış ve kulüp borç batağına saplanmamıştı. Kendi yetiştirdiği ve ülkenin dört bir yanından keşfettiği genç oyuncularla bir kültür yaratmıştı Beşiktaş ve o kültür semeresini vermişti. Hepsi bu.

Evet. Sergen Yalçın’ın da dediği gibi; burası Beşiktaş. Ve onun da bir zamanlar en değerli parçalarından biri olduğu Beşiktaş’ın gerçekte hangi değerlerin bir manzumesi olduğunu hatırlamanın vakti çoktan geçti.

Eskisehirspor Besiktas 06/12/82Depo Photos

Örneğin, bugünlerde genç oyuncularla oynayamayacağı söylenen Beşiktaş, 1981-82 sezonunda 15 yılın ardından lig şampiyonluğuna ulaştığında, 19 kişilik takım kadrosunun dokuzunun, yani yarısının 18 - 22 yaş arasındaki oyunculardan oluştuğunu ve dokuz oyuncudan altısının Özkaynak Düzeni içinde yetiştiğini biliyor muydunuz? Süleyman Oktay, Haluk Çakar, Tuğrul Çakır, Fikret Demirer, Rıza Çalımbay ve Ziya Doğan. Peki Eskişehir’de şampiyonluğu getiren iki golü de o zaman henüz 20 yaşında olan Ziya Doğan'ın attığını biliyor musunuz?

Siyah-beyazlıların bir sonraki şampiyonluğu ise aynı zamanda Süleyman Seba dönemindeki ilk lig şampiyonluğunun kazanıldığı 1985-86 sezonundaydı. Dört yıl önceki şampiyonluğun genç mimarları, artık takımın tecrübeli oyuncularıydı (Evet, Çalımbay henüz 22 yaşında takımın en kıdemli oyuncularından biriydi). Yerlerini ise yeni gençler almıştı. 21 kişilik takım kadrosunun dokuzu, yani yarısına yakını, yine 18 - 22 yaş arasındaki oyunculardan oluşmuştu. Ve bu dokuz oyuncudan yine beşi özkaynaktan gelmişti: Haluk Duranoğlu, Cengiz Birgen, Ali Gültiken, Sinan Engin ve Gökhan Keskin. 1982 şampiyonluğunun hemen akabinde Avcılar’dan alınan Feyyaz Uçar ve Kocaelispor’dan gelen Metin Tekin ise henüz 21 yaşındalardı ve takımın en golcü oyuncularından olmuşlardı. Sonunda ise dört sezon önceki gelenek yine değişmemiş ve şampiyonluğu getiren gol bu defa Trabzon’da yine bir özkaynak oyuncusu olan 19 yaşındaki Gökhan Keskin’in kafasından gelmişti.

Evet, doğru. Burası Beşiktaş. Henüz bıyıkları terlememiş iki delikanlının, attıkları gollerle biri 15 yıl sonra olmak üzere iki şampiyonluk kazandırdığı Beşiktaş.

Sonra aradan biraz daha yıllar geçti. O gençler oynamaya devam ettiler ve hepsi hem Beşiktaş’ın hem de ülkenin saygıdeğer futbolcularına dönüştüler. Aralarına yeni arkadaşlar da katıldı: Kahramanmaraşspor’dan Mehmet Özdilek, Boluspor’dan Şenol Fidan ve Recep Çetin, Bergamaspor’dan Zeki Önatlı, İnegölspor’dan Mutlu Topçu ve özkaynaktan Sergen Yalçın. Hep birlikte üst üste üç şampiyonluk daha kazandılar ve Türk futbol tarihinin ilk ve tek namağlup şampiyonu oldular.

Besiktas Training 1993Depo Photos

Sonra o gençler yaşlandı, birer birer futbolu bıraktılar ve yerlerine kimse gelmedi. Ve Beşiktaş, bugün bildiğimiz hâline yavaş yavaş dönüşmeye başladı. Yani başarının tek yolunun harcamak, harcamak ve harcamak olduğuna inandırılmış, renklerinden başka kendisine ait hiçbir şeyin kalmadığı, ezelî rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray ile yarışmanın yolunu onlara benzemekte bulan, günümüzün o tuhaf, ne idüğü belirsiz Beşiktaş’ına.

Şimdi bu Beşiktaş’ın gençlerle oynayamayacağını ve bunun büyük takım olmanın bir gereği olduğunu söylüyorlar size. İnanmayın. Üstelik bunu da 1975’te temelleri atılan Beşiktaş Özkaynak Devrimi’nin en parlak öğrencisi aracılığıyla söylüyorlar. Yine de inanmayın. Dünyanın değiştiğini, artık işlerin eskisi gibi yürümediğini de söyleyebilirler. Aldırmayın. Geçmişin elbette aynen tekrarlanamayacağını, ama yaşanılanlardan pekâlâ ilham alınabileceğini söyleyin onlara.

Sizi avutmak için anlatılan iyimser palavralara inanmayın. Hiçbir şey düzelmeyecek, aksine her şey daha kötüye gidecek. Beşiktaş kendi geçmişine her geçen gün biraz daha yabancılaşmış ve şimdinin karanlık dehlizlerinde kaybolmuş bir hâlde yolunu arasa da bulamayacak.

Çünkü geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Timur Selçuk’un “Nereye Payidar” şarkısında söylediği gibi, “Yokuş bayır demesen de, dere tepe düz gitsen de çıkmaz bu yol bir yere”.

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0