YORUM: Neil Jones| ÇEVİRİ: Onur Özgen
Sembolizm, perşembe akşamı güçlü olacak.
Liverpool oyuncuları Etihad Stadyumu'nda sahaya çıkarlarken Manchester City oyuncuları onları karşılamak için sıraya girecekler ve Premier Lig'in şampiyonlarını alkışlayıp saygılarını gösterecekler.
Pep Guardiola için ise bu alçakgönüllü bir an olacak. Ne de olsa onun takımları şeref kıtasında bulunmaya fazlasıyla alışkanlar.
Guardiola, gazeteciler tarafından hafta sonu hakkındaki düşüncesi sorulduğunda, "Onları alkışlayacağız, çünkü bunu hak ediyorlar" dedi.
Aynı şekilde Jürgen Klopp da bir hayli sıcak karşılanacak. İki menajer arasında kesinlikle bir rekabet var, ancak aynı zamanda ikilinin sağlıklı ve saygılı bir ilişkisi de bulunuyor.
Klopp, cumartesi günü Bild' e verdiği demeçte, Guardiola'nın onun gözünde hâlâ "dünyanın en iyi antrenörü" olduğunu söyledi.
City'nin yeniden örgütleneceğini, odaklanacağını ve geri döneceğini biliyor. Liverpool'un kazanmaya devam edebilmesi için her zamankinden daha fazla çalışması gerekeceğini biliyor; ancak oyuncularının zihnen rahatlamaları gibi bir ihtimâlin olmadığını düşünüyor.
Gazetecilere bu hafta yaptığı açıklamada, "Bu çocuklar tembelleşemezler," dedi Klopp. "Bu, onların doğasında yok. Durmayacağız."
Guardiola'ya gelince, bu henüz keşfedilmemiş bir bölge. Katalan menajer, daha önce hiç sorulmamış sorulara çözümler bulmalı. Çünkü üstünlüğüne, yalnızca birkaç yıl öncesinde hayâl dahi edilemeyecek kadar meydan okunuyor.
Son iki sezonda Klopp ve Liverpool, kendi aleyhlerine olan 25 puanlık farkı 23 puanlık bir üstünlüğe çevirdi. Guardiola'nın takımı, Premier Lig şampiyonluğunu kazanmak için gereken tutarlılık ve performans seviyesi açısından çıtayı bir hayli yükseltti, ancak Anfield'ın çocukları onlara karşı oldukça dikkat çekici bir şekilde meydan okumaya başladılar.
Ligdeki son 70 maçlarından yalnızca ikisini kaybettiler ve Ekim 2017'den bu yana oynadıkları 98 maçın sadece beşinde mağlup oldular. City parıldarken Liverpool ilerlemeye devam etti; güdümlü, amansız ve kazanan bir şekilde.
Kırmızı bir makine.
Klopp'un Anfield'da yarattığı şey bu. Beş yıldan daha kısa bir sürede yarışta ilk üçe giremeyen bir takımı yarışın favorisine dönüştürdü. Anfield'ın dışındaki pankartta yazdığı gibi, onlar artık, "Her şeyin şampiyonları".
GettyBunu nasıl başardı? Hemen her şeyi değiştirerek ve bir futbol kulübünde geliştirilebilecek her şeyi iyileştirerek. Klopp, geçtiğimiz hafta boyunca o kadar çok övgü aldı ki, fakat yine de Liverpool'da yaptığı şeyi abartmak mümkün değil.
Kaptan Jordan Henderson onun hakkında, "Kapıdan içeri girdiği ilk günden itibaren her şeyi değiştirdi," diyor. "Onu takip ettik ve ona inandık. Bu onsuz mümkün olmazdı."
Klopp, Ekim 2015'te Brendan Rodgers'ın yerini alırken bir alevin içine girmişti, ancak kısa süre sonra miras aldığı görevin başlangıçta sandığından çok daha zorlu olduğunu keşfetmişti. Liverpool, birkaç iyi oyuncuya sahip bir takımdı, ancak büyük sorunlarının olduğu da açıktı.
"Kulüpteki atmosferi değiştirmek zorundaydık," dedi Klopp bu hafta gazetecilerle olan sohbetinde. "En önemli şey buydu."
Liverpool, 2013-14'te Rodgers yönetiminde hedefe çok yaklaşmıştı, ancak Rodgers'ın dönemi o sezondan sonra önemli ölçüde çözülmeye başlamıştı.
Klopp geldiğinde, Liverpool ligin orta sıralarındaydı, defansif olarak şüphe duyulan bir takımdı, hücumda da kolayca durdurulabiliyorlardı. Geçmişin izleri hâlâ belirgindi, beklentilerin ağırlığı yalnızca sahada değil, tribünlerde de oldukça hissedilebiliyordu.
Borussia Dortmund'da yaptıklarını yapabilir miydi? Anfield özel bir yerdi, neden burası mutlu bir yer olmasın ki diye düşündü.
"İnsanları ortaya çıkarmak zorundaydık," diyor Klopp. "Ama unutmayın, bir geri pas verdiğimizde tüm stadyumun, "Aman Tanrım!" der gibi olduğu günlerin üzerinden çok zaman geçmedi. Bir şeyleri konuşarak değiştiremezsiniz. İnsanların güvenini ve inancını kazanmak zorundaydık. Ve bunu gayretle yapmaya çalıştık. Bir gecede mükemmel olamazsınız ama çabayı bir gecede değiştirebilirsiniz. Bu mümkün. Deneyip yaptığımız şey buydu."
Getty ImagesElbette, Klopp gelmeden önce de Liverpool oyuncuları çok çalışıyorlardı.
"Evet, ama çalışmanın odak noktası farklıydı," diye devam ediyor Klopp. "Daha önce bunun sebebi, 'Yapmak zorundaydık, aksi takdirde kaybederdik' idi. Biz bunu, 'Kazanmak için yapmak istiyoruz' olarak değiştirdik. Belki sahada tam olarak aynı miktarda alanı kat ediyorduk, ama biri diğerine göre çok daha olumlu bir anlam taşıyordu ve istediğimizi elde etmek için bize çok daha iyi bir şans veriyordu."
Liverpool, o zamandan beri istikrarlı bir ilerleme kaydetti. Her sezon belirgin bir gelişme oldu. Yavaş yavaş ilerlediler ve aniden saldırmaya hazır oldular.
Doğru oyuncular kadroya dâhil edildi; ilk olarak hücumda hız ve dinamizm; ardından güç ve dayanıklılık esas alındı. Liverpool, iki yıl içinde Joel Matip, Sadio Mane, Gini Wijnaldum, Andy Robertson, Mohamed Salah, Virgil van Dijk, Alisson Becker ve Fabinho ile anlaştı.
"Bazı kulüpler on yılda bir bu transferleri yapıyor," diyor gülerek bir Premier Lig yetkilisi. "Liverpool'un rekoru ise çok saçma."
Üstelik bunlar yalnızca üst düzey oyuncular değiller, aynı zamanda güçlü karakterlere de sahipler. Bu sayede takımın uyumu mükemmel bir yapıya büründü. Keyifli bir ortamda, kazanan bir kültür yaratıldı.
Oyuncularla yaptığı ilk toplantısında, "Her gün coşkulu olun," demişti Klopp ve Henderson, James Milner, hatta küçümsenen Adam Lallana gibi oyuncular, bu zihniyetin mükemmel somutlaşmış örnekleriydi.
Taktik olarak ise takım dikkate değer bir hızla gelişti. Önce pres futbolunu, ardından nasıl yıkıcı bir kontratak gücü hâline geleceklerini öğrendiler. Sonra buna kontrol ve sabırı eklediler ve şu an nihayet her şeyden biraz yapabiliyorlar.
Kavga mı istiyorsunuz? Ortalığı karıştırmaktan mutlu oluyorlar. Derin savunma yapıp, kendi ceza sahanızı korumak mı istiyorsunuz? Sizi açmanın bir yolunu buluyorlar. Ve eğer onlara karşı açılmayı seviyorsanız, bu onlar için en iyi ihtimâl.
Guardiola onlarla başa çıkmaya çalışmanın anlamını bugünlerde daha iyi biliyor. "All or Nothing" belgeselinde yardımcılarına Liverpool için, "Beni korkutuyorlar" demişti ve bu iki yıl önceydi. City ise onun yönetiminde Anfield'da hiç kazanamadı.
GoalTaraftarlar Klopp'u seviyor, elbette oyuncuları da.
"Onunla çalıştığım için kesinlikle şanslıyım," diyor Mane. "Ona karşı bir insana duyabileceğim azamî saygıya sahibim," diye ekliyor Alisson. Van Dijk ise onu "kusursuz bir yönetici" olarak tanımlarken, Milner onun yönetiminde çalışmaktan duyduğu mutluluğu belirtiyor. Takımın ikinci kaptanı Milner, geçtiğimiz ayın başlarında Goal'e yaptığı açıklamada, "İzlediği yol kesinlikle çok özel" demişti.
Elbette bu bir tek adam işi değil. Klopp, geçen hafta Liverpool'un şampiyonluğu üzerine konuşurken teknik ekibindeki insanların adlarını kontrol etmeyi de atlamadı.
Yardımcıları Pep Lijnders ve Peter Krawietz, fiziksel performans antrenörü Andreas Kornmayer, oldukça popüler olan beslenme şefi Mona Nemmer, uzun süredir hizmet veren kaleci antrenörü John Achterberg ya da bazı çevrelerde alay edilse de taç atışları üzerinde uzman olan ve yaptığı çalışmaların sonuçları herkes tarafından görülen Thomas Gronnemark'ın üstlendikleri rollerin önemini biliyor.
Liverpool'un antrenman tesislerinde çalışan biri, "Her şeyi kendisinin yapabileceğini düşünmüyor ve bu Jürgen'in büyük bir gücü," diyor. "Bir konuda kendisinden daha fazla uzmanlığı olan insanları dinlemekten ve onlara güvenmekten mutluluk duyuyor. Her yönetici bunu yapamaz."
Liverpool'un sahipleri de kuşkusuz sahip olduklarının değerini biliyor. Fenway Sports Group, Klopp'u işe almadan önce alternatif olarak şu an Everton menajeri olan Carlo Ancelotti'yi düşünmüştü. Ancak Klopp'un doğru kişi olduğuna ikna olmaları için yalnızca bir telefon görüşmesi ve bir toplantı yeterli oldu.
Kulüp başkanı Tom Werner, yakın zamanda The Athletic' e verdiği demeçte, "Onun liderimiz olmasından gurur duyuyorum" dedi.
Klopp, bir süre daha liderleri olarak kalacak. Aralık ayında, onu en az 2024'e kadar Anfield'da tutacak sözleşmeye imza attı. O zamana kadar, kulübün zaten bir hayli şişkin olan kupa koleksiyonuna yenileri eklenmiş olacak.
Ancak en azından şimdilik, emeklerinin verdiği meyvelerin tadını çıkarmayı hak ediyor. Liverpool'da yarattığı şeyler sonsuza dek hatırlanacak.
Dünyanın en iyi menajeri mi? O bunu hiç kabul etmese de, olabilir.




