YORUM | Geçmiş güzeldi, ama gelecek daha parlak olabilir

Şenol Güneş’in Milli Takım’daki ilk dönemi sona erdiğinde, Beşiktaş’ın başında Mircea Lucescu vardı. Aradan geçen 15 yıldaysa ülke de futbol da çok değişti. Ama aktörler hâlâ aynı. Şimdi Güneş, Lucescu’nun yerine Beşiktaş’tan Milli Takım’a geçiyor.

France Football’ un önceki gün açıkladığı dünya futbol tarihinin en iyi 50 teknik direktörü listesinde kendine yer bulmayı başaran Lucescu’nun Türkiye’de ise şu sıralarda çok popüler olduğu söylenemez. Bir buçuk yıllık Milli Takım döneminde özellikle yabancı sayısıyla ilgili yaptığı açıklamalar onu kamuoyu nezdinde fazlasıyla antipatik hâle getirdi. Son olarak Uluslar Ligi’nde alınan başarısız neticelerin ardından ise eleştirilerin dozu daha da arttı. Ama son Dünya Kupası’nda çeyrek final oynayan Rusya ve İsveç’in gerisinde kalmak, aslında normal bir neticeydi.

AA

Öte yandan Euro 2016’da takım içinde yaşanan ve giderek ayyuka çıkan çekişmelerin ardından tecrübeli oyuncuların dışarıda bırakılması ve yeni bir takım kurma zorunluluğunun doğması, bu sonuçları daha da anlaşılır kılıyordu. Zaten Lucescu da Fatih Terim’in ardından biraz da bu yüzden göreve getirilmişti ve takımı gençleştirerek misyonunu da yerine getirmişti. Şimdi sıra, bu yeni takımla yavaş yavaş sonuç almaya başlayıp, turnuvalara katılmaktaydı. Ama genel kanı, bunun Lucescu’yla yapılamayacağı yönündeydi. Bu yüzden yollar ayrıldı ve iki yıldır adı Milli Takım’la anılan Güneş ile anlaşıldı.

Ülke futbol tarihinin en büyük başarısına imza atan Güneş’in yeniden tercih edilmesinde elbette şaşıracak bir şey yok. Ama Güneş, 2002’de çok yetenekli ve başarılı bir oyuncu kuşağının patlama dönemine denk gelmişti. Şimdiyse kendisinin de söylediği gibi sıfırdan başlamak zorunda.

Bir önceki Milli Takım deneyiminde belki de en büyük hatası, jenerasyonlar arası geçişi, vakti gelmesine rağmen yeteri kadar gerçekleştirememesiydi. 2003 Konfederasyon Kupası’nda genç bir takımla iz bırakmayı başarmış, ama Euro 2004 elemelerinde ağırlıklı olarak tecrübeli oyuncularla devam etmeyi tercih etmiş ve sonunda Letonya’dan hiç beklenmedik bir darbe yenmişti.

Güneş, yıllar sonra benzer bir yol ayrımıyla yine karşı karşıya: Bir yanda her ne kadar henüz etkileyici sonuçlar almayı başaramasalar da bir buçuk yıldır birlikte olan ve gelecek vadeden genç bir takım; diğer yandaysa Arda Turan, Burak Yılmaz, Caner Erkin, Emre Belözoğlu gibi çoğu saha dışı sebeplerle dışarıda kalmış tecrübeli oyuncular... Güneş ise gelir gelmez Emre ve Burak’ı yeniden kadroya çağırarak, kafasındaki çözümü belli etti.

Fakat şu an elinde 2004’tekinden de parlak bir genç jenerasyon var ve bu defa onlara daha fazla güvenmek zorunda. Her ne kadar Süper Lig’e yeniden yabancı sınırının getirileceği konuşulsa da, sınırın kaldırılması sayesinde ülkedeki potansiyelli oyuncular erken yaşta yurt dışına çıkma şansına eriştiler. Çağlar Söyüncü, Ozan Kabak, Merih Demiral, Zeki Çelik, Okay Yokuşlu ve sakatlığı nedeniyle kadroda yer almasa da Cengiz Ünder, hepsi kariyerlerine Avrupa’nın beş büyük liginde devam ediyor. Dorukhan Toköz, İrfan Can Kahveci, Yusuf Yazıcı, Abdülkadir Ömür gibi oyuncular da kısa süre içinde onların ayak izlerini takip edebilir. Dolayısıyla bu oyuncuların gelişimlerine hız kesmeden devam etmeleri, Milli Takım için de parlak bir gelecek anlamına geliyor.

AA

Elbette bir de başta Kuzey Ren-Vestfalya olmak üzere Milli Takım’ın en büyük oyuncu havuzunu oluşturan Avrupa’da yetişenler var: Hakan Çalhanoğlu, Cenk Tosun, Yunus Mallı, Kaan Ayhan ve kendini toparlayabilirse Oğuzhan Özyakup gibi oyuncular, Güneş’in kısa vadede en güvenebileceği isimler olabilir.

Şenol Güneş’in 2004’te bıraktığı Milli Takım, başarmış bir takımdı. Ama yolun sonuna gelmişlerdi. Tekrar dümenine geçtiği bu Milli Takım ise henüz yolun başında ve hiçbir şey başarmamış bir takım. Nasıl başaracaklar? Bunu en iyi Güneş biliyor olmalı.

2002 öncesindeki durumu anlatırken, “Biz Dünya Kupası’na 48 sene sonra gittik. Hatırlamıyoruz, bilmiyoruz. Nasıl bir seyahat olacak, nasıl maçlar olacak, hiçbir şey bilmiyoruz” demişti Güneş. Şimdi en azından bir şeyler hatırlıyor ve biliyoruz. Artık bunları herkese gösterme zamanı.