Avrupa Ligi'ne deplasmandaki Frankfurt beraberliğiyle başlayan ve oynadığı futbolla umut veren Fenerbahçe, Olympiakos karşısında hiç beklemediği bir sonuçla karşılaştı. Sahadan 3-0 yenik ayrılan Fenerbahçe'nin Avrupa kupalarında, iç sahadaki 12 maçlık yenilmezlik serisi son buldu. Sarı lacivertli ekip ayrıca, Avrupa arenasında ilk kez, bir Yunan temsilcisini konuk ettiği maçtan mağlubiyetle ayrıldı.
Fenerbahçe savunmasının kriptoniti top kayıpları
Fenerbahçe’nin sağlam savunma hattındaki belki de tek zayıflık, yapılan beklenmedik top kayıpları. Sarı lacivertlilerin savunma felsefesinin temelinde, saha yerleşimini doğru yapmak ve rakibe göre iyi pozisyon almak yatıyor. Bireysel hatalarla yapılan top kayıpları ise, savunmanın dengesiz yakalanmasına neden olarak ölümcül bir zaaf yaratıyor. Bunu Szalai’nin kaptırdığı top sonucunda gelen Olympiakos’ın ilk golünde de gördük.
B planına ihtiyaç var
Pereira’nın uygulamak istediği anlayış, skor avantajı rakipteyken verimli olmaktan çok uzak. Başakşehir maçında da örneğini gördüğümüz bu durum, geriye düştüğünde Fenerbahçe’nin elini kolunu bağlıyor. Erken golü bulan Başakşehir, Fenerbahçe’yi 90 dakika boyunca nötralize etmeyi başarmıştı. Sarı lacivertlilerin Olympiakos karşısında, Başakşehir maçına kıyasla daha aktif ve dominant gözüktüğü bölümler oldu, ama yine de sonuca gitmekten uzak kaldılar. Fenerbahçe rakip kaleye gönderdiği 17 şutta yalnızca dört isabet sağlarken, Olympiakos 10 denemede Fenerbahçe kalesini dokuz kez buldu.
Maç genelinde Fenerbahçe’nin baskısı ne zaman hafiflese, Olympiakos hızlı çıkarak üst üste tehlikeli akınlar gerçekleştirdi. Bunu hem ilk yarının sonunda, hem de ikinci yarının son yarım saatinde gözlemledik. Sarı lacivertlilerin yakaladığı fırsatlar; ya ilk yarıda Valencia’nın yarattığı pozisyon gibi bireysel çabayla, ya da ikinci yarıda Pelkas’ın direkten dönen topu gibi ceza sahasına gönderilen uzun paslarla meydana geldi.
AASantraforsuzluk ve Mesut'un yokluğu
Fenerbahçe’nin bu tip maçlarda bekleneni verememesinde santrafor eksikliğinin büyük payı var. Kadroda merkez forvet tanımını en iyi karşılayan isim Mergim Berisha. Ancak o da klasik santrafor özelliklerinin birçoğuna sahip değil. Bu durumda bir numaralı plan Valencia, Pelkas ve Rossi’nin bireysel becerilerinden medet ummak. Fakat öndeki dinamik üçlünün hareket alanı kısıtlandığında Fenerbahçe’nin hücumu tıkandı.
Bu noktada Mesut Özil’in yokluğu da derin bir şekilde hissedildi. Gribal enfeksiyon geçiren Mesut Özil, hastalığı nedeniyle bu akşam kadroda yer almadı. Fenerbahçe, 10 numarasının yokluğunda ciddi bir yaratıcılık eksikliği çekti. Bu açığı elinden geldiğince kapatmaya çalışan Mert Hakan Yandaş üç kilit pas ve rakip yarı sahada yaptığı 52 pasla iki kategoride de takımın en iyisiydi. Ancak rakip yarı sahada en fazla pas yapan ikinci oyuncunun Szalai olması düşündürücü.
Gustavo'ya haksızlık ediliyor
Bu tabloda tepkilerin odağındaki isimlerden biri de Luis Gustavo oldu. Topla buluştuğunda tempoyu düşürdüğü ve oyunu yavaşlattığı gerekçesiyle eleştirilen Gustavo, 70. dakikada kenara gelirken tribünler tarafından ıslıklandı. Bu noktada Gustavo’ya biraz haksızlık ediliyor. Brezilyalı oyuncu bu sezon Olympiakos maçına kadar Fenerbahçe’nin 10 resmi maçında da 90 dakika forma giymişti. 34 yaşındaki Gustavo’nun orta sahada taşıdığı yük de düşünülürse, bu ağır tempoda form düşüklüğü yaşaması kaçınılmaz.
Pereira değişikliklerde geç kaldı
İkinci yarıya baskılı giren Fenerbahçe üst üste kazandığı köşe vuruşlarıyla Olympiakos’u bunalttı. Yunan ekibi bu bölümde kendi sahasından çıkmakta dahi zorlandı. 56. dakikada savunma arkasına uzun gönderilen topta Pelkas, çok akıllıca bir tek vuruşla topu köşeye göndermek istedi. Bu kez de şans Fenerbahçe’nin yanında değildi ve direk Pelkas’a gol izni vermedi.
Baskı beklenen golü getirmedikçe yorgunluk etkisini göstermeye başladı ve Fenerbahçe geriye dönüşlerde ciddi biçimde aksamaya başladı. Olympiakos’un geliştirdiği kontrataklarda iki harika kurtarış yapan Altay, Masouras’ın vuruşunda çaresiz kaldı ve skor 2-0’a geldi. Zaten oyundan düşmeye başlayan Fenerbahçe bu golün ardından maça havlu attı ve yine Masouras’ın golüyle 68. dakikada fark üçe çıktı. Pereira’nın oyuna ilk müdahalesi 70. dakikada geldi, ama oyuncu değişiklikleri fazlasıyla geç kalmıştı. Portekizli çalıştırıcının 50-60 arasında yapacağı hamleler, Fenerbahçe’ye taze kan sağlayıp, rakip üzerinde kurulan baskının kırılmasını engelleyebilirdi.





