YORUM | Kutay Ersöz @48kutay
Bundan iki sene önce Aykut Kocaman ile Emre Belözoğlu’nun teknik direktör olarak karşılaşacağını tahmin edebilir miydiniz? Sirkülasyonun bol olduğu Süper Lig’de yaşanması zor bir eşleşme değildi. Fakat bu ikiliden herhangi birinin Fenerbahçe teknik sorumlusu etiketiyle saha kenarındaki yerini alması beklenen bir durum değildi.
2018 yazında Ali Koç başkan seçildikten sonra Kocaman ile yollarını ayırmakta kararsız kaldı belki ama sonuç belliydi. İlişkinin sarsıldığı açıktı. Kocaman’ın ikinci Fenerbahçe seferi sona ermişti.
Taraftarlar "Kocamancılar" ve "Anti-Kocamancılar" şeklinde ikiye bölündü. Tecrübeli teknik direktörün bir daha Fenerbahçe’ye dönmesi zor gözüküyordu. Zaten hâlâ dönemedi de.
O günlerde Fenerbahçe’ye dönmesi zor görünen isimlerden biri de Belözoğlu’ydu. Taraftarların "arka beşli" adını verdiği grubun üyesiydi ve 2015’te âni bir şekilde takımdan gönderilmişti. Çoğunluk onun Avrupa’ya gideceğini veya belki de futbolu bırakacağını düşündü. Fakat o Başakşehir’de futbol oynamayı tercih etti. Ve 2019’da; gönderildiği, istenmediği Fenerbahçe’ye geri döndü. İki sene içinde önce futbolcu oldu, sonra futbol direktörü ve şimdi de teknik sorumlu.
Depo PhotosKocaman ile Belözoğlu arasındaki ilişki de bilinmezliklerle dolu. En azından 2012-13 sezonunun devre arasında Belözoğlu’nun Atletico Madrid’e gitmesine yol açan süreç hâlen merak konusu. Ketum futbol dünyamız ayrıntıları paylaşmadı. Biz de çok merak etmiyoruz. Fakat hiç merak etmiyor da değiliz. Günün birinde iki taraftan biri detaylı açıklamalar yapana kadar bekleyeceğiz.
O güne kadar da Süper Lig’in kazanmış olabileceği yeni bir rekabetle idare edeceğiz: Belözoğlu, Kocaman’a karşı. Sonuçları görmek için birkaç maçın oynanması gerek. Belki sürdürülebilir bir rekabet de çıkmaz. Yine de iki ismin birbirleriyle ilk karşılaşmalarının eski takımlarına karşı olması da ilginç bir durum.
Kocaman için Fenerbahçe’nin ne anlama geldiğini anlatmamıza gerek yok. Tarih sayfalarına bakanlar gerekli ayrıntıları oradan yakalarlar. Yine de teknik direktörlük döneminde camianın tamamını memnun edememesi hep bir ukde olarak kalacak. Oysa şampiyonluk da getirmişti. Fakat yeni çağın futbol izleyicisi tatmin seviyesini arşa çekti ve bunun cezasını en çok çekenlerden biri de Kocaman oldu.
Kocaman, Fenerbahçe’deki son sezonunda 72 puan topladı. Bu, şampiyon Galatasaray’dan sadece üç puan azdı. O günlerdeki hâkim görüş, gelecek herhangi bir teknik direktörün Kocaman’dan en az 10 puan fazla toplayacağı şeklindeydi. Ertesi sezonları Fenerbahçe, 46 ve 53 puanda kapattı.
“Kocaman’ın değerini bilememek” gibi bir yazı yazmak isterdim; ama Kadıköy’den uzak kaldığı dönemde de Kocaman kendini kanıtlayacak performanslar sergileyemedi. Önce Konyaspor’a gitti. Orada daha önce kazandığı başarılara kaldığı yerden devam edeceğini düşündürdü. Fakat olmadı. Bu sezonun ortasında da Başakşehir’i tercih etti.
Depo PhotosBu senenin başına kadar her Türk teknik direktörün hayâli Başakşehir’di. Kurumsal bir yapı, rahat bir ortam, taraftarsız ve baskısız bir kulüp. Abdullah Avcı’dan sonra bunu Okan Buruk değerlendirdi ve kulübe ilk şampiyonluğunu getirdi. Fakat güzel günler kısa sürdü. Buruk ayrıldı, Kocaman geldi. Bir sene öncesinin gözde koltuğu, tarihin en riskli pozisyonuna dönüştü. Bir önceki sezonun şampiyonu küme düşme hattındaydı. Eğer Başakşehir küme düşerse, bunu gerçekleştiren ilk takım olacak. Kim bu taşın altına elini sokmak isterdi ki? Kocaman soktu ve şu anda işler istediği gibi gitmiyor.
Bu hafta da Fenerbahçe ile karşılaşacak. Ya kazanacak ve takımını küme düşme hattından biraz olsun uzaklaştıracak, ama ona mesafeli yaklaşan Fenerbahçeli taraftarların sevgisini biraz daha kaybedecek; çünkü çok sevdiği camiasının şampiyonluk hayallerine darbe vuracak. Ya da yenilecek ve bir yandan Fenerbahçeli oyuncuların sevincini izlerken, bir yandan da ligde kalmak için kalan maçlarda kaç puana ihtiyacı olduğunu düşünecek.
Belözoğlu için de benzer bir çelişki söz konusu. Kısa teknik direktörlük kariyerinin en önemli maçı olduğu aşikâr. Rakip ne Denizlispor ne Yeni Malatyaspor ne de Gaziantep FK. Alt sıralarda yer alsa da geçen sezonun şampiyonu olan ve güçlü kadroya sahip bir takım. Belözoğlu’nun şampiyonluk için bu virajı dönmesi lazım. Dönerse Beşiktaş’ın puan kaybettiği haftada önü açılacak. Fakat diğer yandan Başakşehir’in küme düşme hattına girişini izleyecek. Tersi durumda ise teknik direktörlüğünün ilk sert eleştirilerine maruz kalacak.
Kocaman için Fenerbahçe’nin önemini biliyoruz, ama Belözoğlu için Başakşehir o kadar önemli mi? Bir röportajında şöyle demişti:
“Fenerbahçe’nin kararını televizyondan öğrenince çok üzüldüm. Giuliano Terraneo bana kendimi çok aciz hissettirdi. Futbolu bırakmaya karar verdim, ama bu sekiz saat kadar sürdü. Beni o gün ilk arayan Göksel Başkan'dı. O sayede bir yola başladık.”
O yol bir U dönüşüyle onu yeniden Fenerbahçe’ye çıkardı. Belki de o gün o tercihi yapmasaydı bugün bambaşka bir kariyeri olacaktı ve Fenerbahçe’nin teknik direktörlük koltuğundan uzak kalacaktı. Onun Kadıköy’e geri dönmesini sağlayan yolu Başakşehir serüveni açtı.
AAKısacası tüm matematiğin ve taktiklerin yanı sıra duyguların da ağır basacağı bir karşılaşma izleyeceğiz. Teknik direktörler, duygularını kontrol etmesi gereken ve bu sayede saha kenarında kalabilen figürlerdir. Kocaman zaten bunu kariyeri boyunca yaptı ve hatta bu yüzden eleştirildi. Belözoğlu ise futbolculuğu döneminde sinirinden coşkusuna kadar her hâlini bizlere gösterdi ve bu yüzden de o eleştirildi. Yeni kariyerinde nasıl ilerleyeceğini bilmiyoruz, ama merak ediyoruz.
Fakat her iki tarzın da eleştiri aldığını düşününce, aslında biraz haksızlık ettiğimiz de ortaya çıkıyor. Hiçbir şeyi beğenmiyoruz, her şeyden rahatsız oluyoruz. O nedenle bu sefer bir adım geride durup, karşılaşmanın keyfini çıkarmayı denemekten zarar gelmez.
Hatta bu maçta daha fazlasını da bulabiliriz. 90 dakikanın yeni ve ilginç hikâyeler üretmesi mümkün. Bu tip maçları her zaman görmüyoruz, değerini bilmek ve onları korumak, daha fazlasını üretmek gerek.




