Atiba Hutchinson Jose Sosa Trabzonspor Besiktas 09/29/19AA

YORUM | Dalga mı, dalgakıran mı?


YORUM | Onur Özgen @ozgenonur


Süper Lig’de zirve yarışı veren yedi takım içinde ikinci yarıya antrenör değişikliğiyle başlayan iki takım var; Beşiktaş ve Trabzonspor. Fakat iki takım da bu değişiklikten olumsuz etkilenmiş gibi görünmüyor. Beşiktaş, Aralık - Ocak ayları arasında oynadığı dokuz maçın sekizini kaybettiği korkunç dönemin ardından Sergen Yalçın yönetiminde çıktığı üç maçın ikisini kazanırken, Trabzonspor ise Hüseyin Çimşir ile ligde dörtte dört yaptı.

Buna karşın iki antrenörün de takımlarına radikal dokunuşlar yaptıkları söylenemez. Ekonomik nedenler yüzünden transfer yapmakta zorlanan ve yalnızca son günde Kevin-Prince Boateng’i kadrosuna dahil edebilen Beşiktaş’ta Yalçın mecburen aynı oyuncuları kullanıp, verimliliklerini artırmaya çalışıyor. Çimşir ise bu konuda meslektaşına göre daha şanslı; bordo-mavililer kış transfer döneminde kadrosunu beş oyuncuyla takviye ederken, bunlardan üçü (Guilherme, Badou Ndiaye ve Manuel da Costa) daha önceden ligi tanıyan oyuncular oldukları için çabuk bir şekilde katkı vermeye başladılar ve hem oyun kalitesinin hem de kadro derinliğinin artmasını sağladılar.

Trabzonspor’da ligin ilk yarısında bilhassa Anthony Nwakaeme’nin üzerine çok fazla yük biniyordu. Ters kanattaki Abdülkadir Ömür’ün sezon başında yaşadığı sakatlığın ardından Jose Sosa ile birlikte takımın yaratıcılık ihtiyacını gidermeye çalışan Nijeryalı oyuncu, iki karşılaşma haricinde bütün maçlarda 90 dakika sahada kalmıştı. Fakat bu durum Nwakaeme’yi çok yıpratıyor, özellikle maçların son 30 dakikalık dilimlerinde verimliliğinin iyice düşmesine neden oluyordu. Guilherme’nin takıma dahil olmasıyla bu sorun ortadan kalktı. Artık ters kanatta topla buluştuğunda onu kaybetme ya da kötü kullanma olasılığı düşük, sık sık kendini merkeze atıp ekstra bir pas opsiyonu olabilen, aynı zamanda arkasındaki Joao Pereira’ya kullanabileceği bir koridor açan ve hücumda dar alanda çözüm üretebilen başka bir yaratıcı seçenek daha var. Bu sayede Trabzonspor, Nwakaeme’nin cezalı olduğu Fenerbahçe maçı ya da 35. dakikasında sakatlanıp oyundan çıkmak zorunda kaldığı Sivasspor maçında çözümsüz kalmadı. İki hedef maçını da en etkili kanat oyuncusundan katkı alamadan kazanmayı başardı.

Guilherme Alexander Sorloth Badou Ndiaye Trabzonspor Sivasspor Goal Celebration 02/16/20AA

Ndiaye ise orta sahadaki büyük bir boşluğu doldurdu. Ünal Karaman’ın derin oyun kurucu rolünde kullandığı Sosa’nın yanında hem savunma katkısıyla ona daha fazla özgürlük verecek hem de hücumda top taşıma becerisiyle fark yaratabilecek birine ihtiyaç duyuluyordu. John Obi Mikel’in temposu ve dinamizmi buna yetmiyordu, Ndiaye’nin gelişiyle birlikte o da savunma önünde daha rahat edebileceği bir rolde kullanılmaya başlandı.

Da Costa’nın savunma göbeğindeki varlığı ise dolaylı olarak orta sahayı rahatlattı. Son Sivasspor maçında Trabzonspor’un önde baskı yediği dakikaları kazasız geçmesinde Da Costa’nın isabetli uzun paslarının büyük payı vardı.

Oyuncuların verimliliğini artırmaya odaklanan Beşiktaş’taysa oyun üzerinden bir okuma yapmak daha doğru olabilir. Yalçın’ın gelmesiyle birlikte en çok göze batan iki değişim; ceza sahasına daha fazla oyuncunun girmesi ve hücum bölgesinde yapılan top kayıplarının ardından şiddetli bir karşı presin örgütlenmeye çalışılması. Bunun da iki temel nedeni var.

Birincisi, Yalçın’ın bekleri geleneksel rollerine kavuşturması. Abdullah Avcı döneminde sıklıkla içe kat ettiklerini gördüğümüz Gökhan Gönül ve Caner Erkin, Yalçın ile birlikte alışık oldukları gibi çizgiyi kullanmaya çalışıyorlar. Bu da önlerindeki kanat oyuncularının iç koridorlara daha fazla hareketlenmelerini sağlıyor. Beşiktaş kariyerindeki en hücumcu sezonunu geçiren Atiba Hutchinson’ın daha önde konumlanması ve Boateng’in Adem Ljajic’e göre daha fazla ceza sahasına girmesi de siyah-beyazlıların rakip kale önünde daha kalabalık olmasını sağlıyor. Son Başakşehir maçında takım kanatlara indiğinde, ceza sahasında mutlaka beş oyuncu vardı ve bu Avcı döneminde çok sık gördüğümüz bir manzara değildi.

Kevin Prince Boateng Martin Skrtel Basaksehir Besiktas 02/14/20Depo Photos

Hücum bölgesinde daha kalabalık olmak ise takımı top kayıplarında pozisyonunu korumak ya da geriye çekilmek yerine karşı prese geçmek için tetikliyor. Bu da atak sürekliliğini ve topun Beşiktaş’ta kalmasını sağlıyor. Elbette Avcı döneminde de topun hâkimiyeti çoğunlukla Beşiktaş’ta oluyordu. Ancak pozisyon oyununda topa sahip olmak kadar bunu sahanın neresinde yaptığınız da önemlidir. Yalçın’ın yönetimindeki üç maçta Beşiktaş top hâkimiyetini kendi yarı sahasından rakip yarı sahaya taşımayı başardı. Şiddeti oldukça artan karşı pres ise yaptıkları top kayıplarının ardından rakiplerinin daha az kontratak fırsatı bulabilmelerine neden oldu.

Her şeyin ölçülmeye çalışıldığı günümüz futbolunda Beşiktaş’ın topsuz oyundaki bu değişimini verilerle kanıtlamak da mümkün. Opta verilerine göre Süper Lig’de ilk 19 hafta boyunca maç başına 4.4 topu önde kapan siyah-beyazlılar, Yalçın yönetimindeki üç maçta ise bu ortalamalarını 5.0’a çekti. Bu durum takımın savunma aksiyonu başına rakibe yaptırdığı pas (PPDA) sayılarına da yansıdı. Avcı döneminde rakiplerine kendi ceza sahaları önünde maç başına 10.2 pas yaptıran Beşiktaş, son üç maçında bu ortalamasını da 8.4’e kadar indirdi.

Fakat elbette hem geçmişten kalan hem de kadronun yapısal sıkıntılarından kaynaklanan birçok sorun varlığını koruyor. Hücumda derin savunmalara karşı hâlâ üretim problemi yaşanıyor, bu sorunun mevcut oyuncularla aşılabilmesi de pek kolay görünmüyor. Savunmada ise en büyük problem geri dörtlünün sol kanadındaki Caner Erkin ve Victor Ruiz arasındaki uyumsuzluk. Bu durum iki oyuncunun da birbirlerinin defolarını ortaya çıkarmasına neden oluyor. Caner sık sık öne çıktığı için, arkasında atletik bir sol stoperin olması gerekiyor; ama Ruiz bunu karşılayamıyor. İspanyol savunmacı ise yanında daha dengeli bir sol beke ihtiyaç duyuyor; ama Caner de onun bu ihtiyacını gideremiyor. Dolayısıyla Beşiktaş her ne kadar önde daha etkili bir baskı uygulasa ve rakiplerine daha az geçiş fırsatı verse de sol kanadındaki zayıflığı bir yere kadar gizleyebiliyor. Başakşehir maçının Demba Ba’nın golüyle sonuçlanan 50. dakikası gibi...

Besiktas Trabzonspor Tactics

Trabzonspor’un da Beşiktaş’ın bu zayıflığını gözüne kestirip, hücum planlarını kendi sağ kanadı üzerinden kurgulaması kuvvetle muhtemel görünüyor. Mikel’in cezalı olması nedeniyle bir tercih yapması gereken Çimşir, ya Guilherme’yi merkeze çekip, sağ kanatta sakatlığı geçen Caleb Ekuban’ı oynatacak ya da daha diri bir orta üçlüye sahip olmak için Abdulkadir Parmak’ı merkezde kullanacak. Açıkçası ikinci seçenek bir deplasman maçı için daha mantıklı olabilir. Ayrıca Guilherme’nin sağ kanattan içe kat edişlerinin Pereira’ya çizgiyi daha efektif kullanma olanağı verdiğini de düşünürsek, Beşiktaş’ın zayıf bölgesi daha fazla tehdite maruz kalabilir. Sakatlığı nedeniyle oynayamayacak olan Nwakaeme'nin sol kanattaki yerini ise büyük ihtimalle Ekuban alır gibi görünüyor.

Şampiyonluk yarışı için belki de en belirleyici haftanın arifesindeyiz. Dolmabahçe’deki buluşmanın ertesi gününde şehrin karşı yakasında bu defa başka bir gümbürtü kopacak. Kaybetme kredisi olan tek takım ise Trabzonspor. Bir maçı eksik olduğu hâlde geçtiğimiz hafta dokuz yıl sonra ligde liderlik koltuğuna oturan Karadeniz ekibini Vodafone Park’tan çıkarılacak bir puan memnun edebilir, bir mağlubiyet ise çok fazla yaralamaz, olsa olsa küçük bir avantaj kaybettirir. Fakat olası bir Trabzonspor galibiyeti hem Beşiktaş’ı tamamen yarış dışında bırakacak hem de Kadıköy’deki randevunun ateşini daha da harlayacaktır.

Cumartesi akşamı daha yetenekli oyunculara ve daha güçlü bir oyuna sahip olan taraf Trabzonspor. Kazanmak zorunda olan Beşiktaş'ın ise daha iyi bir taktiğe ihtiyacı olacak.

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0