Adana Demirspor

YORUM | 26 yıldır bekleyen yazı

Futbolseverlerden orta yaşlarını yarılamışların pek çoğunun, daha üst kuşağın ise tamamının tanıdığı bir takım Adana Demirspor. 1940’ta Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları bünyesinde kurulan, kendisi gibi birçok kurum takımından birisi. Ancak Demirspor’un farklılığı tam da burada başladı desek doğru olur.

Devlet kurumu bünyesinde doğmasına rağmen, kendi içerisinden çıkardığı efsanelerle ve kazandığı başarılarla tüm şehre mâl olan bir takım haline geldi. Futbolda ardı ardına bölgesel şampiyonluklar kazanırken, yüzme ve sutopunda kırılması zor rekorlar elde etti. Atletizm, boks, güreş, basketbol, bisiklet branşlarında ülke çapında başarılı sporcular yetiştirdi.

Burada Adana için bir parantez açalım. Öyle bir şehirdi ki burası, evinizden çıkıp otobüse bindiğinizde yanınızda beyaz takım elbisesi ile Yılmaz Güney’i görebilir, Müslüm Gürses’in sesine bir düğünde kulak verebilir, bir ağacın altında not tutan Orhan Kemal’e ya da tarlalarda yürüyen Yaşar Kemal’e denk gelebilirsiniz.

Edebiyatta, sinemada, müzikte, resimde, siyasette, yani hayatın her alanında Adana’dan çıkan isimlerin ülkede söz sahibi olmasının yanında şimdi sporda da Adana’nın adı duyuluyordu. Adana insanı, Demirspor ile spor arenasında kendisinin başarıyla temsil edilmesinden çok mutluydu.

İçlerinden, mahallelerinden, kendileri gibi Adanalılar çıkıp spor sahalarında tüm Türkiye’ye kafa tutar hale gelmişlerdi. Yukarıda saydığım ünlü simalara artık Adana Demirspor da eklenmişti.

Severken de kızarken de aşırılığa meyleden ama mertlikten de asla vazgeçmeyen insanların şehri Adana, Demirspor’u da böylece bağrına bastı.

Böylece yukarıda bahsettiğim ilk farklılık ortaya çıktı. Bir kurum takımı, ismindeki “Demir” ibaresini ve kuruluştaki renklerini gururla taşımaya devam ederek bağlı bulunduğu devlet kurumundan bağımsızlığını ilan ediyor ve artık tamamen sivil yönetimlerce idare edilmeye başlıyordu. Çünkü artık Adana, Demirspor demekti; Demirspor ise Adana.

Beklemenin mazisi

Şimdi hikâyemizi biraz daha ileri saralım ve 26 yıllık bekleyişin neden bu kadar önemli olduğuna gelelim. Bir bekleyişin, bir hasretin büyüklüğünü biraz da o bekleyişin mazisi yaratıyor. Adana Demirspor, profesyonel liglerin kurulmasından sonra Adana’yı 17 sezon boyunca, Türkiye’de futbolun en üst seviyesi olan Süper Lig’de temsil etti.

Rakipleri için her zaman en zor deplasmanlardan birisi oldu. Adanalı futbolcuların yanı sıra başka şehirlerden gelen futbolcularla rakiplerine korku salmayı bildi. Bu noktada şöyle ilginç bir detay da vermek gerekiyor belki.

Adana’ya dışarıdan gelen oyuncular gerek kulübün yapısı gerek şehrin insanı kendisine bağlayan sıcaklığı gerekse taraftarın akıl sınırlarını zorlayan coşkusu ile gerçek birer Adanalı olup çıkıveriyorlardı. Bir Demirspor taraftarının takım için söylediği şu sözler sanki hem seyirciler hem de oyuncular için geçerli: “Bizim maçımıza iki defa gelen, Adana Demirsporlu olur!”

Bugün bile Adana Demirspor’da futbol oynamış nice futbolcunun gerçekten bu takımın taraftarı haline gelmesinde, şehrin ve bu şehrin takımı olan Demirspor’un mantık çerçevesinde izahı zor bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz.

50’li, 60’lı ve 70’li altın yıllardan sonra 80’ler Demirspor için gelecekteki zor zamanların sinyalini veriyordu.

Futbol ekonomisinin günden güne yürütülmesi zor hale gelen bir büyüklüğe evrilmesi, planlı çalışmalardansa günlük başarıların hedeflenmesi, Adana’nın futbolcu kaynaklarından uzaklaşılması ve aslında tüm ülke çapında yaşanan sorunların Adana’yı da boş geçmemesi üzerine yeni bir ifade, Demirspor ile anılmaya başladı: “Asansör Takım!”

İnişler ve çıkışlar içerisinde, Süper Lig ve aşağısı arasında bu kadar çok seyahat etmenin mutlaka hayati bir sonucu olacaktı. Bu hayatta kalma mücadelesinin tehlikesinden o zamanlar habersiz olan Adana Demirspor taraftarı, 21 Mayıs 1995 tarihini de muhtemelen pek kadar önemsememişti.

Bu tarih haftalar önce kesinleşen küme düşüşün resmî hale geldiği gündü. Evet, taraftar elbette üzülmüştü ama bir saniye, Adana Demirspor’du bu. Seneye kesin tekrar çıkardı!

Olmadı. Adana Demirspor bir sonraki sene şampiyon olup Süper Lig’e tekrar çıkamadı.

Ta ki bugüne kadar…

Adana Demirspor

26 yılın tek şampiyonu: Taraftar

Peki 26 yıl süren, aralarda saman alevi gibi kazanılan başarıların haricinde olabilecek tüm kötü etkenlerin yakasını bırakmadığı (bunun içerisinde defalarca yönetimsiz kalma ve kapanma tehlikesini de sayalım) bu takım nasıl mevcudiyetini korudu? Elbette futbolun asli unsuru olan taraftarı sayesinde.

Hatta bir adım ileri götürmek gerekirse Adana Demirspor taraftarının lokomotifi olan Şimşekler Grubu’nun ayrıksı duruşu olmasaydı bu hikâye çoktan tarih olmuştu denebilir. Tarih olmaktan tarih yazmaya geçen yolu taraftarlarının omzunda yürüdü Adana Demirspor.

Süper Lig’den düşüş, ardından bir lig daha düşüş ve amatöre bir adım kalmışken, Demirspor tribünleri çok ilginç bir tavrı içgüdüsel olarak gösterdi. Alt liglerde geçen yıllarda sayısını, etkisini, görsel şovunu ve sosyal hissiyatlarını daha da geliştirdi. Bir kere, hayatın içinde olan ne varsa bunu tribünlere de taşıdı.

Bugün hâlâ üzerine biraz da romantize edilerek dışarıdan yapıştırılan “solcu”, “devrimci” etiketleri aslında hayat karşısındaki muhalif duruşunun bile Türk tribünlerinde cesaret edilemeyecek bir adıma karşılık geldiğini gösteriyor. Mesele bir mahallenin tribünü olmak değil, haksızlık karşısında eşitlikten, barıştan dem vurmaktı sadece.

Tellere asılan “Kozmopolit” pankartı, milli marş okunurken havaya kalkan atkılar arasında yan yana yükselen yumruklar ve bozkurt işaretleri, her milletten oluşan etnik yapısı ile bir araya gelip birbirleri için her zorluğu göze almış insanlar, aslında bir demokrasi dersi veriyorlar ülkeye.

Beraber yaşayıp, Demirspor’u yaşatmak temel meseleydi, bunu başardı bu tribün. Tamam, Grup Yorum şarkılarından besteler yapmak da büyük cesaret işiydi ama tribünlerdeki her siyasi görüşten insanın aynı melodiye, hayattaki tüm sınırları yıkarak katılmasından daha muhteşem ne olabilir?

Taraftarlarının, özellikle başkanlarının siyasi kimliğinin çok üstünde bir olgudur Adana Demirspor. Dışarıdan ne kadar akla sığmaz görünse de gerçek durum tamamen budur. O kadar akla sığmayan bir takımdır ki Demirspor; Bekir Çınar gibi MHP kökenli bir başkan, sırf taraftar istiyor diye İtalya Serie A’da oynayan Livorno’yu Adana’ya davet eder ve bir dostluk maçı bile yapılır.

Dışarıdan bakanlar olayın mantığını kurmaya çalışadursunlar, Adanalılar durumu normal karşılarlar. Hatta misafirlerine nerede kebap yedireceklerine dair derin tartışmalar bile daha çok zamanlarını alır.

Taraftar her geçen gün etkisini artırırken beklenen sportif başarılar bir türlü gelmez. 26 yıl içerisinde 2. ve 1. Lig’de defalarca playoff oynayan takım 9 defa bu elemelerden eli boş döner hem de olabilecek en dramatik şekillerle elenme başarısını gösterir.

Birkaç saniye (gerçekten saniyelerle) veya penaltılarla kaybedilen şampiyonluklar Demirspor taraftarını daha da hırslandırmaktan başka bir şeye yaramaz.

Adana şehrinin yapı taşlarından birisi de arabesktir. Bu arabesk ruh ile birleşmiş isyan haline çok yakışan bir takım olan Demirspor, taraftarını her kahrettiğinde kendisine tamamen kalpten bağlı bir kitle de yaratmayı bilmiştir.

Yukarılarda bahsettiğim gibi, taraftarından futbolcusuna ve başkanlarına, Demirspor ile biraz zaman geçiren herkes bu takımın büyüsüne kapılmış haldedir.

Sancağı devralan başkan

Evet, kulübün mevcut başkanı Murat Sancak, Adanalı değil. Takımla önceden bir bağı yok. Mensubu olduğu ailenin hükümet ile yakın ilişkiler içerisinde olduğu ortada. Kendisi de kıramayacağı insanların ricaları ile bu takımın başına geldiğini ifade ediyor. Ancak o da çoktan Demirspor “zehrini” almış durumda.

Siyasi kimliğini açıklamaktan asla çekinmezken konu Demirspor olunca bunun hiçbir önemi ve önceliği kalmıyor. İki alanı birbirinden ayrı yönetmekte oldukça titiz ve başarılı. Kozmopolit bir kulübün başkanı olduğunun bilinciyle hareket ediyor.

Kendi doğrularına uymayan gerçeklikleri ancak sığ etiketler aracılığı ile değerlendirenler, Sancak yönetimi ile Adana Demirspor kulübünü ve taraftarını “yandaş” mertebesine yerleştirdi bile. Bir proje takımı olduğu iddialarının hiçbir tutarlı yanı yok.

Şampiyonluğu, iki yıl üst üste yaşanan playoff hezimetlerinden sonra, başkanlığının ancak üçüncü yılında, o da son haftada yakalamış bir takımın siyaset ile yükseldiğini söylemek en hafif ifade ile vicdansızlık olur. Samet Aybaba’nın gelişi ile taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanan bir oyunun sonucudur bu şampiyonluk.

Kaldı ki, Demirspor bir mahallenin takımı olamayacak kadar siyaset üstüdür. İşte bu da “Adana Demirspor’un farkı nerede?” sorusuna verilebilecek önemli bir yanıt aslında.

Adana Demirspor

Son söz: Şimdi ne olacak?

26 yıllık hasret sona erdi. Peki şimdi ne olacak? Elbette yıllardır bu anı bekleyen Adana Demirspor camiası ve bunca yılın birikimiyle, takımına olan koşulsuz ve sınırsız desteği ile Demirspor taraftarı, Süper Lig’e renk katacak. Belki de uzun zamandır göz ardı edilen futbolun ruhu tekrar vitrine çıkacak. Tüm tribünlerde “Daha iyisini nasıl yaparız?” konulu tatlı bir rekabet başlayacak.

Önümüzdeki sezon tüm takımlar ve taraftarlar için, en başta sağlık içerisinde geçen bir sezon olsun. Ancak umuyorum ki Adana Demirspor bir daha “26 Yıl Bekleyen” bir yazının öznesi olmasın…

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0