Onun hikayesi de pek çok çocuğunki gibi başladı; bir arka bahçe, bir garaj kapısı ve bir futbol topu.
İlkay Gündoğan, ödevlerini bitirdikten sonra günün geri kalanını bahçede futbol oynayarak geçiriyordu. Bazen antrenmanları, garaj kapısına çarpan topun sesinden bıkan kızgın komşular tarafından yarıda kesiliyordu.
Yerel futbol kulübü SV Hessler 06’nın başkanı Rainer Konietzka, o günleri şu sözlerle anımsıyor:
“Mahallede yaşayan bir adam vardı, arada bir, ‘Git buradan çocuk, gece çalışacağım, uyumam lazım’ diye bağırırdı. Bu onun için oyunun sonu demekti.”
Dört yaşındayken Hessler’de oynamaya başlayan İlkay, bulduğu her boş vakti futbol oynayarak değerlendiriyordu.
İlkay’ın dedesi, Türkiye’den Ruhr bölgesine 1973’te maden işçisi olarak göç etmiş, ama koyu Galatasaray taraftarı aile, Türk futbolunu düzenli olarak takip etmeyi sürdürmüş.
“Galatasaray maçları herkesi aynı odaya toplayan bir aile etkinliğiydi,” diyen İlkay, ekliyor: “2000’deki UEFA Kupası finalini hala dünmüş gibi hatırlıyorum.”
İlkay’ın kuzeni ise şöyle anlatıyor:
“Babalarımız sıkı birer Galatasaray taraftarıydı. Her maçı izlerdik. Bizim için haftanın en önemli anıydı.”
İlkay ve İlkan dışarda futbol oynarken, kendilerini televizyonda izledikleri yıldızların yerine koyuyordu.
“Favori oyuncularımızdan biri Gheorge Hagi’ydi. Ama daha sonra İlkay kendine yeni bir gözde buldu: Kaka.”
“Ailemiz bize futbol oynamayı asla yasaklamadı. Eve kirli kıyafetlerle, yara bere içinde gelsek bile başımız derde girmedi. Hava kötüyken evde çoraplardan top yapar, öyle oynardık. Futbol herşeyimizdi.”
“Maç için takım kurulurken hep ilk sırada seçilen bir çocuk olur. Bizim için o çocuk İlkay’dı.”
SV Hessler 06 antrenmanlarını izleyen herkes, İlkay’ın kalitesini hemen farkediyordu.
Konietzka şöyle anımsıyor:
“Başlarda bazı antrenörler onun fazla küçük olduğunu söyledi, ama tekniği o yaşta bile olağanüstüydü.”
Yee Shan LeeBundesliga ekiplerinden Schalke’de bir sezon geçiren İlkay, burada aradığını bulamayınca kendini göstermek için SSV Buer’e transfer oldu.
Konietzka sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Schalke gözlemcileri İlkay’ı izlemek için sık sık idmanlarımızı ziyaret ederdi. Her zaman olduğu gibi işi yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Onu önce kulübe getirip, sonra takımdan gönderdiler.”
İlkay ise bu konu hakkında Players Tribune’e şunları söylemişti:
“Schalke beni serbest bıraktı. Daha doğrusu, beni yakamdan tutup kapı dışarı ettiler.”
Schalke, Buer ve Bochum formalarıyla göz dolduran İlkay’ın kapısını bir kez daha çaldı. Fakat İlkay, sekiz yaşındayken ona nasıl davrandıklarını unutmamıştı.
Kuzeni İlkan’dan dinleyelim:
“İlkay’ın Schalke’ye olan kırgınlığı çok büyüktü. Oraya geri dönmeyerek ne kadar güçlü bir karaktere sahip olduğunu gösterdi.”
İlkay, Bochum’da tanıştığı Michael Oenning’i kariyerindeki en önemli insanlardan biri olarak tanımlıyor. 2007 ve 2008’de Bochum’un U19 takımını çalıştıran Oenning, daha sonra Bundesliga’da Nürnberg’i ve Hamburg’u yönetti.
Oenning, Goal’e şöyle anlatıyor:
“Onunla futbol sahasında tanıştım. Yeni takımımla ilk antrenmanımdı. Oyunculara uzun mesafeden ayak tenisi oynatıyordum.”
“İlkay iki ayağıyla da harika voleler çıkarıyordu. Hemen dikkatimi çekti. Onu yanıma çağırıp bu uzun pasları yerden de atabilir misin diye sordum. Bu görevi de başarıyla yerine getirdi.”
“Antrenmandan sonra ona ismini sordum. Ardından ona, ‘Bence profesyonel bir futbolcu olacaksın’ dedim.”
“İlkay bana şaşkın gözlerle baktı ve duyduklarına inanamadı. Antrenmanda beni öylesine etkilemişti ki, bu düşüncemi onunla paylaşmak istedim.”
Yee Shan LeeBochum genç takımında 24 maçta 14 gol atan İlkay, Almanya U18 milli takımına davet edildi.
İlkay’ın saha dışındaki hayatı üzerinde büyük bir etkiye sahip olan ailesi, profesyonel futbolcu olma hayali gerçekleşmediği takdirde, çocuklarının iyi bir eğitime sahip olmasını istiyordu.
Oenning açıklıyor:
“İlkay’ın babası onun profesyonel olabileceğine tam olarak ikna olmamıştı. Sanırım ilk zamanlarda onun iş adamı olmasını tercih ediyordu.”
İlkay için lise diplomasını almak, futbol kariyerini ilerletmek kadar önemliydi.
Bochum’da futbol ile okul arasındaki dengeyi bulamayan İlkay, Nürnberg’e giden Oenning’i aradı ve oraya gelip gelemeyeceğini sordu.
Nürnberg’de prestijli spor okulu Bertolt-Brecht-Schule’ye yazılan İlkay, yeni kulübünde sportif açıdan da daha iyi imkanlara sahipti.
İlkay’ın yetenekleri, okul müdürü Harald Schmidt’in de gözünden kaçmamıştı.
Schmidt Goal’e şöyle anlatıyor:
“İlkay genç yaşına rağmen çok disiplinli ve ne istediğini bilen biriydi.”
“Eğitime büyük önem verilen bir aileden geliyordu. Futbol eğitiminin yanı sıra okuldan iyi notlarla mezun olmasını da istiyorlardı.”
“Hem benim için, hem diğer öğretmenler için ona eğitim vermek bir keyifti. Kişiliğinin tüm olumlu yanlarını bir kenara koyarsak, o çok parlak bir öğrenciydi.”
“Tedrisatımızdan birçok Bundesliga oyuncusu ve Olimpik sporcu geçti. İlkay bu isimlerin arasında unutulmaz bir yere sahip. O çok özel bir insan.”
Imago ImagesOenning ilk zamanlarda İlkay’a Nürnberg’de fazla şans vermedi. Yeni yaşantısına alışmaya çalışan İlkay, sadece sezonun son maçında yedekten oyuna girebildi.
İlkay, Bundesliga’ya yükselen Nürnberg’in sezon öncesi hazırlıklarında etkileyici bir performans ortaya koydu. Artık Oenning’in onu kenarda tutması imkansızdı.
Nürnberg sezonun ilk maçında Almanya Kupası’nda Dynamo Dresden ile karşılaştı. 18 yaşındaki İlkay, 3-0 kazandıkları maçta Nürnberg formasıyla ilk golünü kaydetti. Sonraki hafta Bundesliga’da Schalke ile oynadıkları maçın 11’inde de kendine yer buldu.
Müdür Schmidt'in o günlere dair ilginç bir anısı var:
“Nürnberg’de sıkı taraftarların takıldığı bir bar var. İlkay’ın ilk maçından sonra o taraftarlardan biri bana gelip, ‘Bu İlkay Gündoğan sizin okula mı gidiyor? Çok büyük bir oyuncu olacak’ demişti.”
Kısa sürede ilk 11’deki yerini sağlamlaştıran İlkay, 2009/10 sezonunda ligdeki ilk yedi maçın dördündee 90 dakikada sahada kaldı. Bundesliga’daki ilk asisti ise Bayern Münih karşısında geldi.
Ancak sakatlanan İlkay bir buçuk ay forma giyemedi. Bu esnada Nürnberg de düşüşe geçti. Ligin ilk yarısını üç galibiyetle kapatan Oenning görevden alındı ve yerine Dieter Hecking getirildi.
İlkay, Bundesliga’daki ilk golünü Bayern ağlarına gönderdi. Hecking yönetiminde dipten kurtulan Nürnberg ligde kalmak için playoff maçları oynadı. İlkay, playoff’un ikinci ayağında attığı golle takımını Bundesliga’da tuttu.
İlkay, Bayern’e attığı gol için: “Tarif edilemez bir histi. O anı asla unutmayacağım” sözlerini kullanıyor.
“Gençlik yıllarımda bile hiçbir zaman golleriyle öne çıkan bir oyuncu olmadım, ama o yaşta Bayern’e gol atınca, ilk anda sevinçten ne yapacağımı şaşırmıştım. Maçtan sonra herkesten sayısız tebrik geldi.”
İlkay’ın Nürnberg’deki performansı, onu okul arkadaşları arasında küçük çaplı bir yıldıza dönüştürmüştü.
Yee Shan LeeSchmidt anlatmaya, “Bir keresinde ofisimde konuşuyorduk. Ne hakkında olduğunu bile hatırlamıyorum,” diye başlıyor.
“Bitirdiğimizde bana ‘Beş dakika daha kalabilir miyim?’ diye sordu. Ona neden kalmak istediğini sordum.”
“Şu cevabı verdi: ‘Teneffüs bitene kadar beklemek istiyorum.’ İmza isteklerini geri çevirmese de, sakin doğası nedeniyle bu ilgi onu biraz rahatsız ediyordu.”
Mütevazı kişiliğini kulübünde de sergileyen İlkay, takıma yeni katılan isimlerle yakından ilgilenmeyi ihmal etmedi.
Stuttgart’tan kiralık olarak Nürnberg’e gelen Julian Schieber, kısa sürede kurdukları dostluğu şöyle anlatıyor:
“Otoparkta Mehmet Ekici’yle tanıştım, o da kulübe kiralık gelmişti ve İlkay’ı bekliyordu. İlkay ikimizi de çok sıcak bir şekilde karşıladı.”
“Ailesinin misafirperverliği Nürnberg’e alışmama yardımcı oldu. İlkay’ın kapısı ailesine ve arkadaşlarına her zaman açıktı. İlk günden itibaren evimdeymişim gibi hissetmemi sağladı.”
Nürnberg’in genç üçlüsü takımı Bundesliga’da altıncılığa taşırken, İlkay sezonu beş golle tamamladı. Bu hala Nürnberg tarihinin en iyi lig derecesi. Takım şu anda ne yazık ki ikinci ligde mücadele ediyor.
İlkay o günleri, “Harika zamanlardı. Karakter olarak sıradışı bir takıma sahiptik. Gençliğin ve tecrübenin kusursuz bir karışımıydı” sözleriyle hatırlıyor.
“Genç bir oyuncuyken özel hayatınızda belli miktarda serbestliğe sahip olabiliyorsunuz. Bayern’deki ya da Borussia Dortmund’daki gibi ilginin odağında değilsiniz.”
“Geri dönüp baktığımda şunu söyleyebilirim ki, kariyerim için daha iyi bir sıçrama tahtası düşünülemezdi.”
2010/11 sezonu sırasında bir yandan sınavlarını başarıyla geçen İlkay, diplomasını aldı.
Schmidt şöyle hatırlıyor:
“Diplomayı cebine koyduktan sonra tüm öğretmenleri bir İtalyan restoranında yemeğe davet etti. Harika bir akşamdı.”
“Ardından ona ‘Sembolik bir forma değişimi yapabilir miyiz?’ diye sordum. Okulun bir formasını aldı ve okula bir Nürnberg forması bıraktı. O formayı hala gururla sergiliyoruz.”
Futboluyla tüm dikkatleri üstüne toplayan İlkay için Borussia Dortmund ve Hamburg, Nürnberg’in kapısını çaldı. Dortmund, 2011 yazında 5,5 milyon euro bonservisle İlkay’ı kadrosuna kattı.
“Aslında onu Hamburg’a götürmek istemiştim, sıkı bir pazarlıktı." Mentörü Oenning şöyle devam ediyor: "Bir karar vermesi gerekiyordu ve Dortmund’u seçti. İyi ki de öyle yapmış.”