Kırk yedi maç. Elli beş gol. On asist. Üç kupa.
Robert Lewandowski geride bıraktığı muhteşem sezonuna Goal 50 ödülünü de ekledi.
Dünyanın en iyi dokuz numarası olarak gösterilen Polonyalı golcü, savunma oyuncularının adeta korkulu rüyası oldu.
Yıldız oyuncu futbol kariyerindeki unutamadığı anları, dönüm noktalarını ve gelecek planlarını Goal'e anlattı...
Tebrik ederiz Robert. Bu ödülü kazanmak sana kendini nasıl hissettiriyor?
Çok teşekkür ederim. Harika hissediyorum. Böyle ödüllerin benim için önemi büyük. Elbette futbol bir takım oyunu. Ancak bireysel ödüller de çok çalışmanın bir karşılığı olarak insanı mutlu ediyor.
Salzburg’ta attığın golleri Gerd Müller’e ithaf ettin…
Gerd Müller gerçek bir efsane. Doğum gününden önce eşinin durumunun iyi olmadığını öğrendiğim bir haber okudum. Çok üzüldüm. Yanında olduğumu bilmesini istedim. Attığım iki golü ve takımın galibiyetini ona armağan etmek benim için önemliydi.
Geçtiğimiz sezon Bundesliga rekoru kırdın. Toplam 55 gol attın. Bu sayı senin için ne ifade ediyor?
Attığım golleri değil kazandığımız kupaları sayıyorum. Şampiyonluk gelmediği sürece atılan goller fazla bir şey ifade etmiyor. Başarıda goller kadar asistlerin de payı var. Takım ruhunu perçinliyor.
GoalThomas Müller, DAZN’a verdiği röportajda attığın goller kadar yaptığın asistlerin de seni mutlu ettiğini söylemişti.
Her zaman oyunumu geliştirmek için çalışıyorum. Asistler de yaptım, ancak insanlar o istatistiklerle pek ilgilenmedi. Hep gollere odaklandılar. Topsuz oyun da dahil, gol öncesi yapılan her şeyin başarıda payı büyük. Ancak insanlar bunu genelde atlıyor.
Yakın geçmişten bahsettin. Şimdi de kariyerinin en başına gidelim. Partyzant Leszno’da çıktığın ilk antrenmanı hatırlıyor musun?
Çok iyi hatırlıyorum. Simsiyah bir sahaydı. Sadece belli yerlerde biraz çim vardı. Ancak ayağımızda top olması yeterliydi. En çok da yağmur yağdığında eğlenirdik. Islak kıyafetlerle iki saatte evlerimize dönerdik. Ondan sonra da iki saat bahçede top oynardım. Hayattaki en büyük tutkum hep futbol oldu.
Çocukluğunda hayalini kurduğun bir takım var mıydı?
Benim hayalim en büyük takımda, en büyük stadyumlarda oynamak ve kupalar kazanmaktı. Küçükken Şampiyonlar Ligi’ndeki Bayern Münih – Manchester United finalini izlemiştim. O zamanları düşününce aklıma gelen ilk şey o maç oluyor. O finalin Bayern için iyi bitmediğini biliyorum ancak iki takım da harika oynamıştı.
Annen ve baban profesyonel sporcuydu. Lewandowski hanesini nasıl anlatırsın?
Profesyonel kariyerleri bittikten sonra spor öğretmenliği yaptılar. Annem hâlâ okulda çalışıyor. Ailemin sporcu geçmişi nedeniyle farklı sporları da denemek zorunda kaldım. Hatta bazılarında oldukça yetenekliydim. Ancak futbola karşı hissettiklerimi diğerlerine karşı hissedemedim. Stres yaptığım, gerildiğim ve şikayet ettiğim zamanlar oldu. Babam, yaptıklarımın bana gelecekte nasıl fayda sağlayacağını göreceğimi söylemişti. Haklıydı. Zamanında çok jimnastik yaptım. Esnekliğimi ona borçluyum. Hâlâ faydasını görüyorum. Beni yönlendirdiği için babama minnettarım.
Genç takımlardaki antrenörlerin, o günlerde senin çok zayıf olduğundan bahsettiler. Nasıl bir fiziğin vardı?
Ufak tefek, sıska bir çocuktum. Hatta U15 milli takım antrenörü bana ‘Üzgünüm ama milli takımda oynamak için çok zayıfsın’ demişti.
Daha 18 yaşına gelmeden tuttuğun takım olan Legia ile yolların ayrıldı. Bu durum seni nasıl etkiledi?
Acı verici bir ayrılıktı. Henüz 17 yaşındaydım. Kısa bir süre önce babamı kaybetmiştim. Sakatlık geçirdim. Kontratımın bitmesine bir-iki hafta vardı. Kulübümün hakkımda vereceği kararı bekliyordum. Ve sözleşmemi yenilemeyeceklerini bana bildirdiler.
(C)Getty ImagesLegia’dan ayrıldıktan sonra 3. Lig’e gittin. Bu tercihin arkasında ne vardı?
Hayatımda insanların tavsiyesini dinlediğim son gün, Legia’ya gittiğim gündür. Oradan ayrıldıktan sonra tüm kararlarımı sadece kendim verdim. Başkalarını dinlemeyi bıraktım. Znicz Pruszkow bana şans tanıdı. Ben de değerlendirdim. Oradan sonra Lech Poznan’a giderek doğru şeyi yaptım. İyi bir takımdık. UEFA Kupası’nda grup aşamasını geçtik. Polonya’da da iki yılda kazanabileceğimiz her şeyi kazandık.
Sonra Dortmund’a gittin. Neden tercihini Dortmund’dan yana kullandın?
Yurt dışında oynama vaktim gelmişti. Avrupa kupalarında hedefi olan bir takıma gitmek istiyordum. Dortmund bana daha önce de teklif yapmıştı ancak henüz erken olduğunu düşündüğüm için kabul etmemiştim. Lech Poznan’da geçirdiğim iki yıl sonra kendimi tam olarak hazır hissetmeye başladım. Takımın başında Jürgen Klopp vardı. Genç bir takımdı ve oynadıkları futbol bana göreydi. Bunlar, tercihimde önemli rol oynadı.
Başlarda ilk 11’de pek şans bulamıyordun. İşler nasıl değişti?
Dortmund’daki ilk üç ayım çok zor geçmişti. Şampiyonlar Ligi’nde deplasmanda Marsilya’ya yenildik. Maçtan sonra Jürgen Klopp ile uzun bir görüşme yaptım. Benden neler beklediğini açıkça sordum. Neredeyse iki saat konuştuk. Ben kafamdakileri anlattım, o da benden beklentilerini… Bu görüşmeden sonra benim için her şey rayına girdi. Sonraki maçta Augsburg’u 4-0 yendik. Üç gol attım, bir de asist yaptım.
2013’te iki kupa kazanıp, Şampiyonlar Ligi’nde de Bayern Münih’e karşı final oynadın...
Bundesliga’daki son maç ile Şampiyonlar Ligi finali arasında iki hafta vardı. Yani finale hazırlanmak için fazlasıyla vaktimiz oldu. O süreçte belki biraz fazla çalıştık. Finalde yorgun düşmüş olabiliriz. Şahsen 65. Dakikada yorulduğumu hissetmeye başlamıştım. Biz genç bir takımdık. Bayern çok daha tecrübeliydi. Bir önceki yıl ve 2010’da da final oynamışlardı.
Getty ImagesBayern Münih’in üç kulvarda şampiyonluğa ulaştığı ikinci döneminde pay sahibi oldun....
En büyük hayalim gerçek oldu diyebilirim. O muhteşem hissiyatı unutamam. Daha önce hiç öyle hissetmemiştim. 20 yıldır verdiğiniz emeğin karşılığını aldığınızı görüyorsunuz. Zirveye çıkmak zor, ancak zirvede kalmak daha da zor.
Barcelona’yı 8-2 yendiniz. Estadio Da Luz’da o gün neler oldu?
İlk yarı oynadığımız futbolun sonuçta etkisi çok büyük oldu. Çok baskılı oynayıp goller bulduk. O maçı kaybetmemizin imkânsız olduğunu biliyorduk. Teknik direktörümüz devre arasında bizden tempoyu düşürmeden devam etmemizi istedi. Hız kesmedik. Bizim DNA’mızda bu var.
Geçen sezona dönüp baktığında en çok hangi golleri düşünüyorsun?
Lizbon’da attığımız tüm golleri… Onların arkasından Bundesliga’nın ikinci haftasında Schalke’ye attığım üç gol ve Almanya Kupası finalinde Bayer Leverkusen’e attığım iki gol geliyor.

