Mehmet Ozdilek Besiktas GFXDepo Photos

ÖZEL | Şifo Mehmet atmış, şampiyonluk gelmişti


ÖZEL | Emre Sarıkuş @the_emres


1991-92 sezonu Beşiktaş tarihinin sıra dışı dönemlerinden birine tanıklık etti. 28 maçta yenilgi yüzü görmeyen siyah-beyazlılar o sezon lig tarihindeki 10. şampiyonluğunu elde etmek üzereydi. Bu aynı zamanda 1987’de Beşiktaş’ın başına getirilen Gordon Milne için de ligi üst üste üç kere kazanma fırsatıydı. 

29. haftaya dek yarışı önde götüren Beşiktaş bugün olduğu gibi kendisini takip eden Fenerbahçe’nin beş puan önündeydi ve yine bugün olduğu gibi o gün de ligde üçüncü sırada olan Galatasaray ile karşılaşacaktı. Kazanması durumunda şampiyonluğunu ilân edecek takım, bulutlu bir öğleden sonra İnönü Stadı’na çıktı. 9 Mayıs 1992’deki o maçın kahramanı aynı zamanda sezon içinde birçok maçın gidişatını değiştiren “Şifo” Mehmet Özdilek oldu.

Şifo Mehmet tek başına maç alan, derbi kazandıran futbolcu ekolünün son temsilcilerinden biriydi. Olağanüstü bir top tekniğine sahipti. Kıvraklığını ölümcül driplingleriyle birleştiriyordu. Belki de en önemlisi, hızlı düşünüyor ve en doğru kararı veriyordu. 80’lerde parladığı Kahramanmaraş’ın toprak sahasının gördüğü en iyi oyuncuydu. Yıllar sonra İnönü Stadı’nın gördüğü en iyi orta sahalardan biri olmuştu.

Metin Tekin & Mehmet Ozdilek Besiktas TrainingDepo Photos

Maraş’tan forvet arkası pozisyonunda, kariyerine 60’tan fazla gol yazdırarak ve Maraşlılardan Enzo Scifo’nun ismini alarak gelmişti. 88 yazında Beşiktaş’a Şenol Fidan, Recep Çetin, Halim Okta ve Les Ferdinand ile birlikte transfer olduğunda Milne klasik 4-4-2’sinde ona sol kanatta yer verecekti. Yeni mevkisine kolay uyum sağlayıp sağlayamadığını sorduğumuzda, "Bir buçuk sezon sol çizgide oynamıştım. O kadar çok gidip geliyordum ki arkamda oynayan Kadir (Akbulut) Ağabey'in futbol kariyerini en az iki yıl daha uzatmışımdır,” diyor Özdilek. Yine de onun oynamak istediği esas yer elbette merkezdi.

Nitekim Milne’nin taviz vermediği 4-4-2’si Özdilek'in İngiliz teknik direktöre oynamak istediği pozisyonu anlatmasıyla zaman içinde esnemişti. Bazen 4-3-3’e evrilen ve Özdilek'e sol içle forvet arkası arasında serbestiyet tanıyan bir sürpriz golcü rolü onu rakipler için Metin-Ali-Feyyaz üçlüsünden daha tehlikeli hâle getirmişti.

“Ezbere oynuyorduk,” diyor Özdilek, “Kimin ne yapacağı belliydi. Hepimiz birbirimizin hareketlerini ezberlemiştik. Gökhan'ın geriden çıkışları, Rıza’nın ceza sahasına ortaları, Feyyaz’ın ceza sahasında alan yaratışı, Ali’nin fizik gücü, Metin’in koşuları... Birbirimizi çok iyi tanıyorduk, bu da işimizi fazlasıyla kolaylaştırıyordu.”

Özdilek o sezon 12 gol atmış, bir o kadar da golün hazırlayıcısı olmuştu. Attığı gollerden dördü son 10 dakikada gelmişti. Oyun sıkıştığında, taraftarın umudunu kestiği anda takım birden sihirli bir şekilde maçı kazanıyordu. Bu artık öyle bir rutine dönüşmüştü ki, o sezon Beşiktaş aldığı 23 galibiyetin 11’ini oyunun son bölümünde attığı gollerle elde etmişti.

Özdilek o gollerden birini de Kadıköy’de son üç dakikaya önde giren Fenerbahçe’ye atmış ve 1966 Dünya Kupası finalindeki golün akıbeti gibi topun çizgiyi geçip geçmediği yıllarca konuşulmuştu. Benzer şekilde Altay maçında bitime beş dakika kala, Adana Demirspor deplasmanında ise son dakikada galibiyeti getirmişti. Özdilek o günleri anlatırken hiçbir maçta teslim olacak duruma düşmediklerini söylüyor: “Maçtan önce kampta maçı zihnimizde kazanırdık ve maça rahat çıkardık. Yöneticiler bizden daha stresliydi.”

Besiktas 1991-92Depo Photos

Oyuncuların öz güveni o kadar yüksekti ki, bir sezon önce çekiştikleri Galatasaray’a karşı Ali Sami Yen’de 2-0’dan maçı çevirip şampiyonluğu yakalamışlardı. Yine Galatasaray’a karşı oynayacaklardı ve olabilecek en kötü senaryo bir kaza golü yemek ya da uzun süre maçı yenik götürmek olabilirdi. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan Galatasaray’ın yeniden yapılanmaya giden kadrosu gol yollarında sorun yaşıyordu ve takımın en golcüsü Roman Kosecki sahada yoktu. Yine de hızlı çıkışlarla gol bulmaya çalışan Galatasaray kazandığı tartışmalı penaltıyı emektar kaptanı Yusuf Altıntaş ile gole çevirmişti. Bu golün üzerinden sadece üç dakika geçmişti ki, Özdilek kendi ifadesiyle bugün bile Süper Lig’de birçok oyuncunun kolay kolay yapamayacağı bir plaseyle sağ çaprazdan sağ ayağının içiyle topu iki direğin birleştiği yere göndererek beraberliği getirmişti.

Kurduğu baskıda ikinci golü bulamayan Beşiktaş, ikinci yarı başlar başlamaz Galatasaray'ın sağ bekinin sürpriz golüyle bir kere daha yenik duruma düştü. 52. dakikada Sergen Yalçın, Özdilek'in kaleci Hayrettin’den seken şutunu tamamlayarak 2-2’lik skoru getirmesine rağmen bir dakika sonra kazanılan bir köşe vuruşunda kaleci Bako’nun hatasından faydalanan Hamza Hamzaoğlu’nun golü maçı ilginç bir yere doğru sürüklemişti. Özdilek o maça dair en unutamadığı oyunculardan birinin Galatasaray'da sadece sekiz maç kalabilen Dominic Iorfa olduğunu ve o maçta savunmalarını çok yıprattığını söylüyor. “Iorfa geldiğinden beri en etkili oyununu oynuyordu, fakat 3-2 yenikken ve süre azalmışken bir kere bile kaybedeceğimizi düşünmemiştik.”  

Son yarım saate girilirken Beşiktaş’ın baskısı fazlasıyla artmıştı. Özellikle sol kanattan gelişen ataklarda Ali Gültiken ve Feyyaz Uçar’ı yıllarca aynı anda oynamaları tartışılan Sergen Yalçın ve Mehmet Özdilek besliyordu. Feyyaz-Ali iş birliği maçı 3-3’e getirmişti. İkinci yarının başlamasından 60. dakikaya dek geçen sürede dört gol olmuştu ve tam işler yoluna girmek üzereyken Gültiken attığı golden kısa bir süre sonra yere ters basarak kariyerini etkileyecek sakatlığı yaşamıştı. Metin Tekin'in de olmadığı bir rotasyonda işler artık daha da zordu, ancak Gültiken'in yerine oyuna giren Turan Uzun bir joker gibiydi ve ligin ilk yarısındaki Galatasaray maçında da galibiyet golünü atmıştı.

Maçın sonları yaklaşırken yine sol kanattan gelişen bir organizasyonda Sergen-Turan ve sol bek Kadir'in geliştirdiği atakta ön direkte Feyyaz’ı geçen topa göğsüyle dokunan Mehmet Özdilek bitime sekiz dakika kala galibiyet golünü atmıştı. Bu gol, sezonun özeti gibiydi. Yedek kulübesinde herkes ayağa fırlamıştı, ama Milne’ın suratında bir mimik dahi oynamıyordu. Maç sonunda şampiyonluk turu atılırken muhabirler Milne’den Türkçe bir şeyler duymak istiyordu. “This is garanti! Şampiyon Beşiktaş!” demişti Milne ve o zaman gülmüştü. Şifo Mehmet atmış, şampiyonluk gelmişti. Sergen Yalçın'dan tam on bir yıl önce, namağlup ve üst üste üçüncü defa. 

Reklam

ENJOYED THIS STORY?

Add GOAL.com as a preferred source on Google to see more of our reporting

0