d470ceaa6e931766121a4e9736fb539ea6ae5bd9

Kainatın ilk ve gerçek Ronaldo'su: Ronaldo Nazario


ÖZEL | Süleyman Tetik   @salomontetik

1976'nın 22 Eylül'ünde dünyayı kasıp kavuracak biri gelmişti hayata.

Rio da Janeiro'nun kenar mahallelerinden birinde dünyaya gözlerini açan küçük bir bebek, futbol tarihine altın harflerle yazdıracaktı adını.

Peki Ronaldo demek ne demekti? Ronaldo olmak, Ronaldo'yu sevmek, Ronaldo'yu izlemek, Ronaldo'ya saygı duymak, hayran olmak, onunla büyümek, onunla yaşlanmak, onunla sevinmek ve o attıkça, onun oynadığı oyuna bir kat daha bağlanmak ne demekti?

Haberin devamı aşağıda

En baştan başlamak gerekirse, yoksulluk demekti Ronaldo demek... O coğrafyada yaşayan birçok insanla aynı kaderi paylaşmak demekti.

Ronaldo olmak, 10 yaşında bir mahalle takımında futbola başlamak ve belki de umutsuzca keşfedilmeyi beklemekti.

Ve yine Ronaldo olmak, Brezilyalı efsaneleri kendine idol almaktı. Sonunda 17 yaşındayken, örnek aldığı bir Sambacı olan Jarzinho tarafından keşfedilmek ve ülkenin saygın kulübü Cruziero'ya transfer olmaktı.

Ronaldo demek, çok çabuk sürede keşfedilip, hızlıca yıldız olmak, çabucak büyük takımlara transfer olmaktı.

Ronaldo olmak, Latin Amerika'nın yoksul mahallelerinden çıkıp, Avrupa'nın pahalı şehirlerinde insanlara 'Ronaldo' yazılı 9 numaralı formayı giydirmekti.

Ronaldo olmak; FIFA 99'da ismiyle değil, FIFA 2000 ve FIFA 2001'de ise NO:9 olarak bilinmekti, Winning Eleven'da Roberto Carlos soldan bindirirken, ortada top beklemekti, FIFA 2005'te oyunun en iyi golcülerinden olmak ve kolay kolay başka takımlara transfer edilememekti.

d470ceaa6e931766121a4e9736fb539ea6ae5bd9

Herkese nasip olmayan bir rüyayı gerçekleştirmekti Ronaldo olmak. İki futbol ülkesinin ezeli rakiplerinde top koşturmaktı. Barcelona'da gönülleri fethedip Inter'in yolunu tutmak, Real Madrid'e transfer olup Los Galacticos'un parçası olmak ve Barcelona taraftarlarını kendine öfkelendirmek, ardından Milan'a gidip bu kez Inter hayranlarını kendine küstürmek, onların sana kin duymasını sağlamaktı.

Ronaldo olmak, bazen sakatlanmak demekti. Aslında bazen değil, çoğu zaman sakatlanmaktı. Ağır ameliyatlar geçirip, futbol hayatının biteceğinin konuşulmasıydı. Fakat pek çok kez daha güçlü bir şekilde sahalara geri dönebilmek de Ronaldo olmaya dahildi.

18'inde Dünya Kupası kaldırmak, 20'inde ve 21'inde üst üste iki kez Ballon d'Or kazanmak, 26 yaşında aynı başarıyı gösterip yalnızca gollerle değil, Dünya'da Yılın Futbolcusu ödülünde de hat-trick yapmaktı.

Ronaldo'yu sevmenin tarifi yoktu. Zira bu kadar başarılı ve yetenekli olup aynı seviyede sempatik olmak herkesin harcı olmamıştı. Brezilya çok golcü görmüştü ama Ronaldo bir başkaydı. Onun döneminde futbol henüz endüstrileşmemiş, futbolculara verilen rakamlar ise astronomikleşmemişti. 3 kez Ballon d'Or kazanan bu adam, 2002'de Real Madrid'e 45 milyon Euro'ya gitmişti. Kimbilir, belki bugün olsa, transferi iki Neymar değerinde gerçekleşirdi!

Türk hayranları vardı Ronaldo'nun. Onun futbolculuk yıllarında Türkiye sokaklarındaki çocuklar, pazardan onun ve jenerasyonundan yıldızların formalarını alıp, taştan kaleler yaparak yorulmadan, sıkılmadan, akşam ezanı okunmadan top koştururdu.

2002, onun için en özel yıllardan biriydi belki de. Kariyerinin zirvesini yaşıyordu. Sakat olmadığı zamanlarda(!) Serie A'nın tozunu dumana katıyordu. Dünya Kupası'nda gol kralı olmuş, yarı finalde ise bugün bile unutulmayan 'pis burun'u' Türkiye kalesine sallamıştı. Ronaldo bizim çocukları üzmüş, kupayı da kaldırmıştı fakat bu ülkedeki insanlar onun o vuruşuna bile hayranlık duymuş, ona karşı en ufak öfke duymamıştı. 

a98a2da791a03af27b61cb0983f0263673f8f374

Çünkü o, Ronaldo'ydo. Lanet sakatlığından dolayı 1 sene topa vuramayıp, sonraki sene Real Madrid'e transfer olmak, Ronaldo olmayı gerektirirdi.

Onun için Fenomen derlerdi. Bu lakabı verenler haksız da değildi! Zira onun gibi bir stara basit bir lakap vermek, futbol dünyasının ayıbı olurdu.

Ronaldo olmak, kilo almak demekti aynı zamanda... Her sezon basında kilolarının konuşulmasıydı. 2000'lerin ortasından, futbolu bırakana kadar onun üzerindeki medyanın tek ilgisi bu yöndeydi. Milan yıllarında işi iyice abartmış, koca göbekli bir yıldız olmuştu Ronaldo. Fakat bu, onun bir zaafı değildi. Üst üste geçirdiği ağır sakatlıklar, kullandığı ilaçlar, aldığı terapiler ve tüm bunların etkisinden çıkmak, kolay olmamalıydı.

Corinthians'a transfer olduğunda XXL forma giymek, Ronaldo olmaktı. Buna paralel olarak 'Form geçici, klas kalıcı' sözü de sanki ona söylenmiş gibiydi. Kaç kilo olursa olsun, estetiğinden ve gollerinden hiç vazgeçmedi. O, dünya futbol tarihinde eşine zor rastlanan kumaşlardan biriydi.

Ronaldo Nazario Corinthiansgettyimages

Ronaldo olmak, idol olmaktı ayrıca. Yalnızca sokaklarda top koşturan çocukların değil, gelecekte onun gibi dünya yıldızı olacak olan birçok futbolcunun rol modeli olmaktı. Zlatan Ibrahimovic, Neymar, Pogba, Aubameyang gibi birçok isim, ona adeta aşıktı. Pogba onun için, ''Futbola aşık olmamı sağlayan kişi o'' sözlerini kullandı. Zlatan Ibrahimovic ise hemen hemen her demecinde tek idolünün o olduğunu söyledi. Bir Inter - Milan maçı öncesinde Zlatan'ın Ronaldo'ya keskin bakışları, her şeyi özetliyordu.

Zlatan Ibrahimovic Malmo 2000unknown

Ronaldo olmanın en büyük özelliği ise başka bir Ronaldo'nun ortaya çıkmasıydı. O döneme kadar dünyada tek olan Brezilyalı, adaşının futbol piyasasına çıkmasıyla Google aramalarında bile geride kalmıştı. Portekizli Ronaldo gün geçtikçe dünya yıldızı haline gelmiş, yetmeyip 94 milyon Euro gibi bir bedele Real Madridli oluvermişti. Portekizli'nin yükseldiği dönemlerde Brezilyalı, son zamanlarını yaşıyor ve onun imparatorluğu dağılma dönemine giriyordu.

Cristiano Ronaldo'nun milyonlarca hayranı olmuştu. Brezilyalı Ronaldo'yu izleme şansı bulamayan genç kuşak, sorgusuz sualsiz Portekizli'nin daha iyi olduğu yorumunu yapıyordu. Fakat El Fenomeno'yu izleyenler için Brezilyalı, bu evrede başka bir lakap almıştı: 'Gerçek Ronaldo'! Evet... Cristiano Ronaldo'nun futbol piyasasına çıkması, dünyanın en iyisi olması, kupalar, ödüller kazanması Brezilyalı için hiçbir zaman problem yaratmadı. Aksine futbolseverler, ona olan hayranlıklarından dolayı isminin başına 'Gerçek' sıfatını ekledi. O, futbol dünyasının ilk ve gerçek Ronaldo'su!

Ronaldo demek, gol demekti...  O oynadıkça, skor tabelasının er ya da geç değişeceğini bilmekti. Futbola kirli ellerin değmediği günlerde futboldan dolu dolu zevk almak demekti Ronaldo'yu izlemek. Futbolun Fenomen'iydi o... Üzerine kaç Ronaldo gelirse gelsin, 'Gerçek Ronaldo' diye anılacak futbolcu o! 42. yaşın kutlu olsun Ronaldo, iyi ki doğdun ve iyi ki seni tanıdık!

Reklam