ÇEVİRİ | Osman Can Erkut @erkutosmancan
İtalyan teknik direktörler hakkında konuştuğumuzda genellikle bahsi geçen “olağan şüpheliler” şu şekildedir: Carlo Ancelotti, Antonio Conte, Maurizio Sarri, Roberto Mancini, Massimiliano Allegri ve Claudio Ranieri. Bu grupta 52 yaşındaki Conte en genç isim; 70 yaşındaki Sir Claudio ise en yaşlı isim olarak karşımıza çıkıyor. Buradaki isimlerden yalnızca Allegri, henüz kendisini ülkesinin sınırlarının dışında test etmedi.
Ancak bu grubun ötesine bakarsak, yurt dışında çalışan birçok İtalyan menajer görüyoruz: Bunlardan bazıları tecrübeli isimler, iyi veya kötü tanınmış figürlerden oluşuyor. Diğerleri ise daha genç ve kariyer yolları onları nereye götürürse götürsün futbolda bir farklılık yaratmak isteyen isimler olarak karşımıza çıkıyor.
Bunların en genci de şu anda Süper Lig ekiplerinden Fatih Karagümrük’ü çalıştıran 32 yaşındaki Francesco Farioli.
Farioli’nin şu ana kadarki gelişimi, alışagelmişin ötesinde oldukça hızlı gerçekleşti. Farioli, eşine sıkça rastladığımız, sakatlıklar nedeniyle futbolu erken yaşta bırakmak zorunda kalan ve menajerliğe başlayan isimlerden biri değil. Üniversitede felsefe eğitimi aldı ve antrenörlüğünün ilk dönemlerinde kalecilik üzerine yoğunlaştı, ki bu rol muhtemelen futbol gibi bir takım sporunda en az önem atfedilen rollerden biridir.
Futbola dair yazdıkları ve tutkusu fark edildi, sonrasında amatör seviyede kalecilerle çalışmaya başladı, ilerleyen süreçte de İtalya’nın üçüncü ligi Lega Pro’da görev aldı. Daha sonra Katar’a gitti ve o dönem Benevento’yu çalıştıran Roberto de Zerbi’den aldığı teklif üzerine İtalya’ya geri döndü. Ardından De Zerbi ile birlikte Sassuolo’ya gitti ve burada artık bir kaleci antrenöründen çok daha fazlasına dönüştü. İki yıl sonra ise Süper Lig ekibi Alanyaspor’un asistan menajeri oldu.
Farioli; başarılı bir 2020-21 sezonunun sonlarında doğru Alanyaspor ligde beşinci sırada yer alırken ve Avrupa Kupaları’na katılmaya bir hayli yakınken kariyerindeki ilk teknik direktörlük teklifini Fatih Karagümrük’ten aldı. İtalyan antrenör, sözleşmeye imza attığında Avrupa’nın profesyonel ligleri arasındaki en genç menajer olmuştu.
Bundan yalnızca birkaç ay sonra bazı İtalyan kulüpleri, Farioli’yi ülkesine getirmek için girişimlerde bulundu. Bu istek Farioli’nin yaşından değil, yeni işindeki ilk birkaç ay içinde takımında gerçekleştirdiği değişimden kaynaklıydı.
Farioli’nin göreve geldiğinden bugüne Karagümrük, atılan gollerde Beşiktaş’ın ardından, yaratılan büyük şanslarda da Galatasaray’ın ardından ikinci sırada yer alıyor. Şu anda göze çarpan tek sorun ise takımın üretiminin bazen tamamen durması (Bu sezon dört maçta gol atamadılar.) veya inanılmaz bir skor makinesine dönüşmesi (Diğer dört maçta da üç veya daha fazla gol attılar.).
The AnalystFarioli, Karagümrük’le topa sahip olma ve kaliteli paslaşmaya dayalı, yaratıcı bir ekip yaratmak istiyor.
The AnalystFarioli, göreve geldiğinden beri kırmızı-siyahlı ekip ligde uzun paslara en az başvuran takım oldu (maç başına 41). Aynı zamanda ligin en az orta yapan üçüncü takımı konumundalar (maç başına 14) ve çok direkt olmayan, ancak daha etkili bir oyun anlayışını benimsiyorlar. Yukarıda ve aşağıda yer alan iki tablo, Farioli döneminden önce ve sonra yaşanan oyun değişimini net bir şekilde gösteriyor.
The AnalystFarioli’nin teknik direktörlüğe getirilmesinden bu yana Fatih Karagümrük, Süper Lig’in topa en fazla sahip olan takımı (%61.3). Karagümrük’ü %60.4 ile Fenerbahçe ve %59.0 ile Başakşehir takip ediyor. Fatih Karagümrük, bu süreçte geçen sezon boyunca yalnızca iki maçta %50’nin altında bir topa sahip olma oranına sahipti: Deplasmanda 2-1 kazandıkları Beşiktaş maçı ve iç sahada Başakşehir’i 3-1’le geçtikleri maç.
Toplam paslarda ve pas isabetinde ise Başakşehir’in hemen arkasında ikinci sırada geliyorlar. Ancak buna karşın Karagümrük, topa sahip olduğu anlarda daha dikine bir anlayışa sahip ve dolayısıyla maç başına en çok ileri pas deneyen takım olarak karşımıza çıkıyor.
The AnalystAyrıca Karagümrük, akan oyunda 10’dan fazla pas içeren aksiyonlara en çok giren ikinci takım ve oyun kurmayla en çok pozisyon üreten takım konumunda. Bu durum da takımın uzun süreler boyunca top hakimiyetini elinde bulundurmak istediğini gösteriyor. Tekrar Farioli’den öncesini ve sonrasını karşılaştırdığımızda, İtalyan çalıştırıcının felsefesinin kulübü ne denli değiştirdiğini görebiliyoruz.
The AnalystDört büyük kulüp ise yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere daha direkt bir oyun anlayışına sahipler.
Sezon sonuna geldiğimizde ise bu tarz estetik bir oyun anlayışının nasıl sonuçlar alacağını zaman gösterecek. Farioli adına temel sebep, tüm bu pasların ve top hakimiyetinin gollere dönüşmesi gibi görünüyor. Farioli göreve geldiğinden beri takımı, 13 maçta %60’ın üzerinde topla oynamaya sahipti ancak bunların yalnızca beşini kazanabildi (dört beraberlik, dört mağlubiyet). Geçen sezon en golcüleri ise Alassane Ndao (38 maçta 11 gol), Artur Sobiech (34 maçta dokuz gol) ve Fabio Borini’ydi (20 maçta dokuz gol).
Bu sorunları çözmek için Fariol, kadrosuna Aleksandar Pesic’i kattı ve golcü oyuncu, sekiz maçta beş kez gol sevinci yaşamayı başardı. Oynadığı dört maçta beş gol kaydeden Andrea Bertolacci de golcüsüne fazlasıyla yardım ediyor. Belki bunu söylemek için biraz erken ama bu ikinin yükselen form durumlarıyla birlikte Karagümrük, baskın oyununu gollere dönüştürmeye başlıyor olabilir.
Çeviren: Osman Can Erkut
(Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.)



