Lille, son şampiyonluk töreninden on yıl sonra Ligue 1'in zirvesine geri döndü ve Türk üçlünün bu başarıda katkısının büyük olduğunu söylemek abartı olmaz.
Katkıları önemliydi ve bu sadece rakamlarla açıklanamaz. Bu duruma baktığımızda üç oyuncu, takımın gollerinin neredeyse üçte birinde yer aldığından (62 golün 26'sı) önemli etkilerini görebiliriz.
Burak Yılmaz damga vurdu
Burak Yılmaz en çok göze çarpan oyuncu oldu. Ancak bu, önceden çok tahmin edilebilir bir durum değildi. Lille yetkilileri onu geçen yaz Beşiktaş'tan aldıklarında, parlama kabiliyetine dair pek çok çekince vardı ve yaşnın 35 yaşında olması, kaçınılmaz olarak soru işaretlerini beraberinde getirdi. Ama sonunda, beklentileri karşıladı ve hâyâl edilenin ötesine geçti.
Lille'de oynayan iki vatandaşının yanına gelen Türk milli takımının kaptanı, adaptasyon sürecine bile ihtiyaç duymadı. Christophe Galtier'in güvenini hemen kazandı. On maçtan sonra altı golü vardı. Burak'ın Lille için harika bir seçim olduğunu tartışacak kimse kalmadı.
Ligue 1 tarihindeki en verimli Türk
Tam formunu yakalamışken, baldır sakatlığı nedeniyle iki ay sahalardan uzak kaldı fakat buna rağmen geriye döndü. Bu sakatlık onu geriyte götürebilirdi ama bu yaşanmadı. Onun daha güçlü bir şekilde geriye dönmesi, takımın sezon içinde ikinci kez foorm grafiğini yükselttiği döneme denk geldi.
Burak'ın, şampiyonlukta etkili olduğunu söylemek yetersiz kalır. Lyon'a karşı oynanan kritik maçta attığı iki gol ve yaptığı bir asist, bir başka dönüm maçı olan Lens derbisinde yaptıkları hâlâ hatırlanıyor.
Burak Yılmaz şüphesiz Lille'deki görevini yerine getirdi. 16 golle Fransa Ligi'nde, 1984-1985'te 17 gol kaydeden Delio Onnis'in arkasına yerleşti. Ayrıca Burak, Ligue 1'de bir sezonda en etkili performansı sergileyen Türk olan Mevlüt Erdinç'in rekorunu raflardan sildi (2009/2010'da 15 gol).
Rakamlar var ve istatistiklerin söylemediği şeyler de var. Burak'ın aynı zamanda kişiliği de tüm taraftarlara hitap etti. Arzulu, çok duygusaldı. Takımın şampiyonluk töreninden sonra onu gözyaşları içinde gördük. Lille'e bağlılığını ve profesyonelliğini sergileme fırsatını asla kaçırmayan Christophe Galtier'den başlayarak herkesin sevgisini kazandı.
Lüks bir joker Yusuf Yazıcı ve her şeyi nasıl yapacağını bilen Zeki Çelik
Elbette tek parlayan oyuncu Burak Yılmaz değildi. Türkiye'den gelen diğer iki yetenek de isim yaptılar. Yusuf Yazıcı, geçen sezon verdiği vaatleri doğruladı. Sadece 10 maçta ilk 11'de başlamasına rağmen yedi gol atıp dört asist yaparak 11 gole direkt olarak katkıda bulundu ve ilerleme kaydetti. L
Ligde çok büyük bir jokerdi ve UEFA Avrupa Ligi'nde, 5 Kasım'da Milan'a karşı San Siro'da yaptığı hat-trick ile takımının en iyi performansının 1 numaralı yapımcısıydı.
Son olarak Zeki Çelik ile bitirelim. Fransa'ya geldiğinde, bu sağ bek neredeyse bilinmiyordu. Türkiye'de 2. Lig'den geldiğini düşünürsek bilinmemesi mantıklıydı. Ancak o zamandan beri birçok kilometre taşına ulaştı ve Fransa şampiyonluğunda en iyilerden biri olduğunu kanıtladı.
24 yaşında, güvenli bir oyuncu ve sadece bir savunma oyuncusu değil. Ayrıca geçtiğimiz nisan ayında Strazburg'a attığı güzel golün de kanıtladığı gibi bitirici niteliklere sahip. Önemli olduğu kadar yüce bir başarı.
Kısacası, Türk üçlüsü Lille'in mutluluğunu yaşadı ve şüphesiz Ligue 1 şampiyonluğunda büyük etkisi olan, aynı milliyetten ender yabancı üçlülerinden biri oldular.
Ligue 1'in modern tarihinde, 2005/2006'da Cris, Juninho ve Fred; 1993/1994'te PSG'den Rai, Valdo ve Ricardo ve 2018-2019 sezonunda yine PSG'den Marquinhos, Neymar ve Thiago Silva aynı milletten şampiyonluk yaşayan üçlüler arasında yer aldı.


