Toni Kroos, Real Madrid tarihine geçti! Peki ya diğerleri? Mesut Özil, Sami Khedira, Bernd Schuster ve daha fazlası

Söylenecek söz, yazacak kelime yok! Çalıştığı tüm teknik direktörlerin saygısını kazanan bir istkrar abidesi. 18 yaşında Bayern Münih'te kendini gösterdi. 23 yaşında, dört kupa kazanan kadronun temel oyuncularından birine dönüştü. 24 yaşında Real Madrid'e transfer oldu ve o günden beri halen kulüpte... Yedi sezona 309 maç sığdırdı ama ayrıca üç de Şampiyonlar Ligi zaferi kazandı. Real Madrid tarihinin en çok kupa kazanan oyuncularından biri. Büyük ihtimalle sayı artmaya devam edecek...

Toni Kroos, onun rekorunu kırana kadar Real Madrid formasını en çok giyen oyuncuydu. Fakat halen bir rekor elinde. Real Madrid formasıyla en çok gol atan Alman! Tam bir Alman panzeriydi. Savaşçı oyunuyla fark yaratırdı. Savunmada ve orta sahada oynardı ama çok sık gol atardı. Real'de de 308 maça 50 gol sığdırdı. Borussia Mönchengladbach ile 3 sezon üst üste Bundesliga'yı kazandı, ardından Real'e geldi ve ilk üç sezonunda La Liga zaferi yaşadı. Yani altı sezon aralıksız lig şampiyonu oldu. Fakat Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kaldıramadı. Tesellisi Real Madrid'deki son sezonunda kazandığı UEFA Kupası'ydı. 

Mesut gibi, Almanya'nın bir diğer göçmen yeteneği... O da Mesut ile aynı sezon Real Madrid'e geldi. 2010 Dünya Kupası'nın ardından başlayan Real Madrid serüveni takım arkadaşına göre iki yıl daha fazla sürdü. Fakat Mesut kadar devamlılık sergileyemedi. O yüzden de Real Madrid'de Mesut'a göre iki maç fazla oynayabildi. Fakat o 161 maça 7 kupa sığdırdı. Bunlardan biri de Şampiyonlar Ligi'ydi!

Listenin diğer örnekleri genellikle Almanya ile büyük bir turnuva kazandıktan sonran Real Madrid'e transfer oldu. Mesut için ise tam tersi geçerliydi. Önce Almanya - Türkiye arasında kalıp Almanya'yı tercih etti. Fakat bu tercih ilk başta ona yaramadı ve turnuva kazanamadı. Werder Bremen'den Real Madrid'e transfer olduğunda ise artık bir markaydı. Angel di Maria, Cristiano Ronaldo ve Karim Benzema ile kurduğu ortaklık, Barcelona hükümdarlığının sonunu getirdi. Almanya Milli Takımı ile 2014 Dünya Kupası'nı kazandığında ise artık bir Arsenal oyuncusuydu. Kısa Real Madrid kariyerine 159 maç sığdırdı.

Bu tip listelerde bir kaleciye rastlamak şaşırtmaz. Zira kaleciler bir kere kaleye geçtiler mi bir daha formayı bırakmazlar! Ve maç sayıları yükseldikçe yükselir. Bodo Illgner, Real Madrid ile 119 maça çıktı. Milli takımda Andreas Köpke'nin yedeği olduğu dönemde, Real Madrid ile kupaları kaldırmakla meşguldü. Köln'den transfer olur olmaz eldivenleri kaptı ve ilk sezonunda La Liga'yı kazandı. Fakat esas olarak iki Şampiyonlar Ligi zaferinde kadrodaydı. 2000'de artık yedeğe düşmüştü ama 1998 finalinde Juventus'a karşı ilk 11'deydi. Real Madrid'in Kupa 1 özlemini dindiren sezonun kahramanlarındandı.

1970'li yılların efsanevi Bayern Münih ve Batı Almanya Milli Takımı'nın önemli oyuncularından olan Paul Breitner, 1974'te Şampiyon Kulüpler Kupası ve Dünya Kupası'nı kazandıktan sonra Real Madrid'in yolunu tuttu. İspanyol ekibinde üç sezon geçirdi. İlk iki senede şampiyonluk yaşadı. Üçüncü sezon dokuzuncu sırada bitince, Breitner için eve dönüş vaktı geldi. Eflatun-beyazlı formayı 100 kez sırtına geçirdi.

Bir dönem Beşiktaş'ta teknik direktörlük yapan Bernd Schuster, futbolcuk günlerinde Avrupa'nın en önemli orta saha oyuncularından biriydi. 1980'li yıllara damga vurmuştu. İspanya'yı ise kasıp kavurdu. 1980 yılında FC Köln'den Barcelona'ya geldi. Burada Diego Maradona ile birlikte oynadı. Maradona gitti, o kaldı! Katalan kulübünde geçirdiği sekiz sezonda hem golleri hem kavgalarıyla 'olay' oldu. Asıl manşeti ise 1988'de attı. Sarı Melek lakablı oyuncu Real Madrid'e transfer oldu. Başkentte 74 maça çıkıp iki lig şampiyonluğu kazandı. Fakat Real'de çok kalmadı ve şehrin diğer tarafına, bu sefer de Atletico'ya transfer oldu. Kısacası La Liga'nın üç büyük takımında da top koşturdu. Daha sonra Bundesliga'ya giderek futbolculuğu noktaladı. Real Madrid'e teknik direktör olarak geri döndü ve bir şampiyonluk da öyle kazandı. O esnada Barcelona kulüp üyesiydi. Şimdilerde İspanya'da yorumculuk yapmaya ve gündem yaratmaya devam ediyor.

Christoph Metzelder, 2000'li yılların başında Borussia Dortmund savunmasında önemli işlere imza atmıştı. İflasın eşiğinden dönüp yeniden ayağa kalkan köklü kulübün en önemli oyuncularından biriydi. Stoper olmasına rağmen az kart görmesiyle de dikkat çekiyordu. Bu performansı onu Real Madrid'e taşıdı. Fabio Cannavaro'nun zirve dönemleriydi. İtalyan, dünyanın en iyi futbolcusuydı. Metzelder de o günlerde Real Madrid'e transfer oldu. Fakat yedek kulübesinden pek çıkamadı. Sakatlıklar da yakasını bırakmadı. Üç sezonda 31 maçta forma giyebildi. İlginç olan ise Bundesliga'ya dönüşüydü. Borussia Dortmund neferi olarak ayrıldığı lige, ezeli rakip Schalke formasıyla döndü.