Şampiyonlar Ligi 2021-22 Güç Sıralaması: PSG zirvedeki yerini kaybetti

Evinde Juventus'u ağırladığı maçta ilk yarının son dakikasına 1-0 geride giren Malmö, hala maçın içindeydi.

Ancak soyunma odasına gidilirken tabela 3-0'ı gösteriyordu.

Geri dönüş için gereken gücü bulamayan Malmö'nün grupta zaten zor gözüken işi, şimdi imkansıza dönüşmüşe benziyor.

Eğer Sheriff'i hala tanımıyorsanız, Şampiyonlar Ligi öncesinde Moldova ekibi hakkında yazılan onlarca makaleyi bir şekilde gözden kaçırmış olmalısınız.

Shakhtar Donetsk karşısında şok bir galibiyet alan Sheriff adını tüm dünyaya duyurmaya kararlı gibi gözüküyor. Real Madrid ve Inter'in onları biraz daha ciddiye alması gerekebilir.

Avrupa'nın iki devi ve kıtanın en küçük ülkelerinden birinin elemelerden gelen takımıyla aynı grupta yer alıyorsanız, grubun zayıf halkasına puan kaybe lüksünüz olamaz.

Moldova ekibi Sheriff'e yenilen Shakhtar, adını üst tura yazdırabilmek için Real Madrid ve Inter'e karşı geçen sezon sergilediği performansın da üzerine çıkmak zorunda.

Sporting, Sebastian Haller'den tam dört gol yedi.

İkinci haftada Erling Haaland'la karşılaştıklarında olacakları hayal dahi etmek istemiyoruz.

Skor 0-0'ken, Gregor Kobel'in Michy Batshuayi'nin vuruşunda yaptığı harika kurtarış olmasa, Beşiktaş için her şey çok farklı olabilirdi.

Bir sonraki hafta Amsterdan deplasmanında Ajax ile karşılaşacak olan siyah beyazlıların savunmasını bir seviye yukarı çekmesi gerekiyor.

Belki bu galibiyet maçın yarısından fazlasını 10 kişi oynamış bir takıma karşı, son dakikada atılan bir golle geldi, ama bu faktörler Manchester United'ı yenmenin değerini düşürmüyor.

Young Boys'un zirvede ne kadar kalabileceği merak konusu olsa da, David Wagner ve ekibi şimdilik İsviçre futbolunun tarihi akşamlarından birine imza atmanın keyfini sürebilir.

Zenit, yenilmesine rağmen Chelsea'ye beklenenden daha fazla zorluk çıkardı. Juventus'un sezona soru işareti yaratan bir başlangıç yapması, Zenit'in gruptan çıkma konusunda ümidini sürdürmesini sağlıyor.

İlk iki sıra için şansları düşük, ama grupta averaj takımına dönüşmeyeceklerini de gösterdiler.

Messi-Neymar-Mbappe üçlüsüyle ilk kez sahaya çıkan PSG karşısında Club Brugge'a kimse şans vermiyordu. 

Ancak Belçika şampiyonu 1-1'lik skorla hakedilmiş bir puan aldı. A Grubu'nda işleri hala zor, ama bu beraberlik onlara daha büyük başarıların kapısını açacak özgüveni sağlayabilir.

Bayern Münih ve her ne kadar eski gücünde gözükmese de Barcelona'yı barındıran grupta, Dinamo Kiev'in evinde Benfica'yı mutlaka yenmesi gerekiyordu.

Uzatmalarda attığı gol VAR kararıyla iptal edilen Dinamo, golsüz beraberliğin ardından gruptan çıkma şansını daha da zora soktu.

Benfica performans olarak istediği seviyeye çıkamasa da Kiev deplasmanındna bir puanla dönerek üst sıralar için umudunu korudu.

Jorge Jesus'un öğrencileri Bayern Münih ve Barcelona'ya kafa tutabilmek için birkaç basamak atlamak zorunda.

Ligue 1'in son şampiyonu unvanını koruma yolunda lige iyi bir giriş yapamadı. Ama Salı günü Wolfsburg karşısında beraberliğe rağmen zirve performanslarına çok yakın gözüktüler.

Son 30 dakikayı 10 kişi oynayan rakibine karşı kilidi açamayan Lille, iç sahada kaçan üç puanı ilerleyen haftalarda arayabilir.

İlk yarım saat içinde üç penaltı kazanan ve neredeyse bütün bir yarıyı 10 kişi rakibe karşı oynayan Salzburg, buna rağmen Sevilla ile 1-1 berabere kaldı.

Şampiyonlar Ligi'nin 2009'dan bu yana en genç kadrosunu sahaya süren Matthias Jaissle'nin ekibi, tecrübesizliğin bedelini kaçan üç puanla ödedi.

Geçen sezonun çeyrek finalisti Porto; Liverpool, Atletico Madrid ve Milan'ın yer aldığı B Grubu'nda üst turun favorileri arasında gösterilmiyordu.

Ancak Atletico deplasmanında aldıkları beraberlikle 2020/21 sezonundaki başarının tesadüf olmadığını kanıtladılar. Mehdi Taremi için çıkan tartışmalı elle oynama kararı olmasa, üç puan almaları da işten bile değildi.

Zorlu sınavlar üst üste gelmeye devam edecek, ama Sergio Conceicao'nun ekibi oyunuyla umut vaadediyor.

İyi haberle başlayalım: Leipzig, Etihad Stadı'nda üç gol attı.

Kötü habere gelirsek, altı gol yediler. Manchester City karşısındaki dağınık savunmalarına bakılırsa, PSG'nin de yer aldığı grupta yukarıyı zorlayacak disipline sahip değiller gibi gözüküyor.

Jesse March yetenekli bir teknik adam, ama son 16'yı hedefliyorlarsa daha dengeli bir futbol oynamak zorundalar.

Sevilla ilk maçlara çıkılırken G Grubu'nun favorisi olarak görülüyordu, fakat Salzburg karşısında o kadar vasat bir futbol sergilediler ki, Julen Lopetegui'nin ekibini Avrupa Ligi'ne daha çok yakıştıran futbolseverlerin haklılık payı yok değil.

Mark van Bommel'in Wolfsburg'daki başarısı temelini güçlü savunmadan alıyor. John Brooks'un kırmızı kartına rağmen Lille karşısında golsüz beraberliği korumayı başardılar.

Sürprize açık bir grupta yer aldıkları düşünülürse, bu savunma Aralık ayında onları farklı bir yere taşıyabilir.

Atalanta karşısında üstünlüğünü koruyamayan Villarreal, F Grubu'nda kritik role sahip olması muhtemel bu maçta üç puanı kaçırdığına çok pişman olabilir.

Manchester United'ın Young Boys'a kaybetmesiyle bir puan daha kabul edilebilir bir sonuca dönüştü, ama kaçan liderlik fırsatının Unai Emery'yi memnun etmeyeceği kesin.

Madalyonun diğer yüzünde ise Serie A'ya istediği gibi başlayamayan Atalanta yer alıyor. Robin Gosens'in Villarreal karşısında bitime yedi dakika kala gelen golü ihtiyaçları olan kıvılcımı yaratabilir.

Gian Piero Gasperini'nin ekibi İspanya'da en iyi futbolunu sergilemedi, ama bir sonraki maçta evlerinde ağırlayacakları Young Boys karşısında çıkışa geçebilirler.

Milan'ın Liverpool yenilgisinden çıkarabileceği çok sayıda olumlu nokta var. Yine de Stefano Pioli önemli bir fırsat kaçırdıklarını kabul edecektir.

Zlatan Ibrahimovic'in dönüşü ilerleyen haftalarda Milan için belirleyici olacak. Atletico Madrid maçına kadar iyileşmesi İtalyan devinin gruptaki geleceği için büyük önem taşıyor.

Demek Sebastien Haller'i Avrupa kupaları listesine dahil etmeyi unutmayınca böyle oluyor!

Sporting'i Haller'in dört golüyle ezip geçen Ajax, bu performansı sezon geneline yaydığı takdirde çok can yakmaya aday.

Bayern Münih maçı öncesinde beklentiler yüksek değildi, ama Barcelona bu düşük beklentilerin dahi altında kalmayı başardı. Bu da Barça'nın Avrupa'nın elit takımları arasındaki yerini kaybettiğine işaret ediyor.

Ronald Koeman'ın ekibi gruptan çıkma iddiasını koruyor, ama hedefe ulaşmak için epey tümsekli bir yoldan geçmeleri gerekebilir.

Thibaut Courtois olmasa, Inter, Real Madrid karşısında rahat bir galibiyete yürüyebilirdi. Serie A şampiyonu uzun vadede turnuvanın tehlikeli takımlarından biri olacak gibi gözüküyor.

Rodrygo'nun son dakika golüyle alınan yenilgi şimdilik Simone Inzaghi'nin uykularını kaçırabilir. Ama Inter'in kaçan bu fırsata rağmen gruptan çıkması normal bir sonuç olacak.

Manchester United, Şampiyonlar Ligi'ni geçen seneyi hatırlatan bir mağlubiyetle açtı. Geçen sezon Başakşehir deplasmanında kaybeden United, bu kez Young Boys engeline takıldı.

Ole Gunnar Solskjaer'in bu sezon cevaplaması gereken çok soru olacak. Avrupa'yla ilgili soruların ise acil yanıtlara ihtiyacı var.

Bu yıl kupanın sürpriz adayları arasında görülen Atletico Madrid, neden elit seviyede kalıcı bir yere sahip olamadığını Porto beraberliğiyle bir kez daha gösterdi.

Diego Simeone'nin ekibi Wanda Metropolitano'da sıkıntılı bir 90 dakikayı geride bıraktı. Grupta alacakları sonuç, oynadıkları futbolun Avrupa'daki efektifliğini tartışmaya açabilir.

Serie A'ya kötü başlayan Juventus'un Malmö karşısında kazanmaktan başka seçeneği yoktu. Harika bir ilk yarı performansıyla bu hedefe ulaştılar.

Onları daha zorlu sınavlar bekliyor. Bunların ilkini 29 Eylül'de Chelsea'ye karşı verecekler. Ancak Massimiliano Allegri'nin ekibi şimdilik üç puanın tadını çıkarmakla yetinebilir.

Borussia Dortmund'un Avrupa'da zafere yürüyeceği yıl, bu yıl olabilir mi?

Erling Haaland ve Jude Bellingham, Beşiktaş karşısında sergiledikleri performansı Avrupa'nın devlerine karşı da gösterebilirse, üst turlarda ileriyi görmeleri ihtimaller dahilinde.

Klişe ama gerçek; Real Madrid Avrupa'nın en iyi takımı olmayabilir, ama nasıl şampiyon olunacağını çok iyi biliyorlar.

Carlo Ancelotti'nin ekibi, Inter galibiyetiyle zirve adayları arasında kalacağını kanıtladı.

Anfield'da Şampiyonlar Ligi atmosferi bir başkadır, Milan maçında da bu gerçek değişmedi. 18 ay aradan sonra ilk Avrupa maçını izleyen taraftarlar harika bir atmosfer ortaya çıkardı.

3-2'lik galibiyeti Jordan Henderson'ın füzesiyle elde eden Liverpool, Merseyside'ı ziyaret eden rakiplerin ayrı bir baskı altında mücadele edeceğini bir kez daha hatırlattı.

PSG; Lionel Messi, Kylian Mbappe, Neymar üçlüsünü kurarken hiç şüphesiz Club Brugge'la 1-1 berabere kalmayı beklemiyordu.

Mauricio Pochettino'nun karşılaşmasından korkulan taktiksel sorunlar Belçika deplasmanında kendini gösterdi. Mbappe'nin sakatlığı ise her şeyin üstüne tuz biber ekti.

İkinci haftada Manchester City ile oynanacak maçın önemi bir kat daha artmış oldu.

Bayern Münih'in Barcelona'ya attığı üç golde şans faktöründen söz edilebilir, ama maç boyu oynadıkları oyunla galibiyeti sonuna kadar hakettikleri de bir gerçek.

Julian Nagelsmann ve ekibi için gruptan çıkmak artık çocuk oyuncağı denebilir. Bu galibiyetle ilerisi için rakiplere güçlü bir mesaj gönderdiler.

Son şampiyon Zenit karşısında en iyi oyununu sergilemedi, ama Romelu Lukaku transferinin ne kadar önemli olduğu, Belçikalının galibiyeti getiren golü atmasıyla gözler önüne serildi.

Chelsea, Lukaku'nun becerisi sayesinde ikinci vitesi bile geçmeden üç puanı hanesine yazdırmayı başardı.

Leipzig'den yenen üç gol Pep Guardiola'nın canını sıkabilir, ama attıkları altı gol tüm Avrupa'ya mesaj niteliğindeydi.

Orta sahadaki tüm yıldızların katkısıyla gelen galibiyet, Premier Lig'in son şampiyonunu turnuvanın son beş yılda gördüğü en zorlu grubun favorisi haline getirdi.