Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink, 15 yıl önce bugün, 19 Ocak 2007'de silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetmişti.
Hayata veda edeli 15 yıl olsa da, Hrant Dink cinayetinin acısı hafızalarda hala taze. Gençlik yıllarında futbol oynayan Dink, gazeteciliği seçip yeşil sahalara veda etmese, belki de onu şimdi çok daha farklı şekilde anıyor olacaktık.
Gelin, Dink'in futbolculuk serüvenine yakından bakalım.
15 Eylül 1954'te Malatya'da dünyaya gelen Hrant Dink, 1961'de ailesiyle birlikte İstanbul'a taşınır ve eğitim hayatına burada başlar.
Anne ve babalarının ayrılmasıyla, Hrant ve iki kardeşi, Gedikpaşa'daki Ermeni Yetimhanesi'ne yerleştirilir.
Kumkapı’daki Bezciyan Ortaokulu’na giderken futbola merak salan Hrant Dink, meşin yuvarlağın peşinden koşmaya semtin takımı Zaraspor'da başlar.
Tıbrevank Ermeni Lisesi'nde okuduğu dönemde Taksimspor'un ilgisini çeken Hrant Dink profesyonelliğe adımını bu şekilde atar.
Şu an kulağa garip gelse de, Taksimspor dönemin koşullarında normal karşılanabilecek bir bonservis bedeli ödemiş, Dink iki top kumaş karşılığında takım değiştirmiştir.
Futboldaki meziyetlerini Kadırga’daki 'Cinci Sahası'nda sergileyen Hrant Dink'in sahada yaptıkları dikkatlerden kaçmaz. Dink, bir yetenek avcısı tarafından Tıbrevank’tan arkadaşı Toros’la birlikte Galatasaray altyapısına götürülür.
DepoPhotosİstanbul Üniversitesi Zooloji bölümünü kazanan Hrant Dink, bir yandan da Galatasaray genç takımında forma giymektedir. Ancak Dink'in idmanlara sık sık geç kalması, Galatasaray teknik direktörü Brian Birch’ü rahatsız eder.
Galatasaray’ı üç yıl üst üste şampiyon yapan İngiliz çalıştırıcı, Dink'e rest çeker: "Ya okul, ya futbol." Dink, annesinin de telkiniyle futbolu bırakır ve eğitimine ağırlık verir.
DepoPhotos1972’de ismini mahkeme kararıyla ‘Fırat’ olarak değiştiren Dink, Galatasaray forması giydiği dönemde büyük olasılıkla Hrant değil Fırat olarak biliniyordu.
O yıllarda Florya'daki tesisler henüz olmadığından, Galatasaray antrenmanlarını ya Ali Sami Yen Stadı'nda, ya da Sarıyer Stadı'nda yapmaktaydı.
Dink'in forma giydiği yıllarda Galatasaray'ın efsane isimlerinden Metin Kurt da kadrodaydı. 'İmparator' Fatih Terim de aynı dönemde Adana Demirspor'dan transfer edilmişti.
Kardeşi Hosrof Dink, Hrant'ın futbolculuk macerasını şöyle anlatıyor:
“Abim Zaraspor’da futbola başladı. Şimdi Bakırköy’de galiba… O zamanlar Kumkapı’daydı… Zara, Ermenilerin uğradığı bir futbol kulübüydü. Amatör küme lisansı da çıkarmıştı. Çerçeveletip duvarına asmıştı. Galatasaray’da antrenmanlara çıkıyordu ama maç yaptı mı, doğrusu hatırlamıyorum. Sol açık mevkiinde oynuyordu. Biri daha vardı, Tıbrevank’tan, Toros diye, birlikte seçilmişlerdi. O zamanlar futbol bu kadar önemli değildi. Bu nedenle profesyonel futbolu bırakmıştı. Sonradan pişmanlık duymadı."
"Abim fanatik değildi ama koyu bir Galatasaraylıydı. Kritik final maçları kaçırmaz, dikkatle izlerdi. Galatasaray’ın Avrupa şampiyonu olmasından sonra çocuklarını ve yengemi arabaya bindirip gece turladığını bilirim. Futbola bir ilgimiz de şudur: Küçükken abimle birlikte İnönü Stadyumu’na giderdik. Millet maç izlerken altına gazete kağıdı koyardı ya. Maç bittikten sonra içeri girip o kağıtları toplardık. Kese kağıdı haline getirip Kumkapı’daki balıkçılara satardık. Bu şekilde ekmek paramızı kazandık."
