"Marcelo Bielsa, Galatasaray idmanını takip ettirmek için Florya'ya ajan gönderdi"

Marcelo Bielsa... Güzel kaybedenlerden.

Fenerbahçe'ye gelir mi gelmez mi bilinmez, ama şayet gelirse çok eğlenceli olacaktır.

Geldiğini var sayalım. Düşünsenize, bir Galatasaray derbisi öncesi bir öğle vakti tüm ajanslar, TV kanalları, sosyal medya hesapları bir 'Son dakika' haberi geçiyor. O da ne!

"Marcelo Bielsa'nın, Galatasaray antrenmanını takip ettirmek için Florya'ya ajan gönderdiği ortaya çıktı."

Aman Allah'ım! Tamam, bol miktarda kaos içeren bir ülkeyiz. Özellikle de futbol anlamında. Ama bu kadarını da kaldırabilir miyiz, emin değilim!

Hocam, tamam Leeds United'da bunu yaptın. Hatta Arjantin'de de birçok kez yaptın ama burası Türkiye yahu! Hakemler açıklandığında, 10 dakika sonra TT listesinde ilk sıraya geçiyor burada.

Henüz maç başlamadan yumrukların konuştuğu derbilerin ülkesi burası.

Sen geliyorsun, daha ilk derbinde mevzu çıkarıyorsun. Hem de Fatih Terim'in olduğu Florya'ya ajan sokarak. Vallahi büyük cesaret. Boşuna 'deli' dememişler!

Pazar akşamı Kadıköy'de sonuç ne olursa olsun bu yaptıkların konuşulacak haberin olsun. Oynattığın müthiş futbolun veya sonucun pek önemi olmayacak. Her soru bununla ilgili olacak.

Bu olaydan sonra buz kovanın üzerinde kahveni yudumlarken düşüneceğin tek şey saha içiyle alakalı olmayacak, ama olsun.

İyi ki geldin!

Lazio'nun başına geçtikten sadece iki gün sonra istifasını sunan bir teknik adam Bielsa. Fenerbahçe gibi her daim kaosun hakim olduğu bir camiada başarılı olacağını düşünmek dolayısıyla pek de kolay değil.

Ali Koç'un ilk yılında oynanan Beşiktaş derbisi öncesinde sarı-lacivertli takımın yöneticisi Semih Özsoy çıkıp, Phillip Cocu'nun geleceğini masaya yatırmıştı. Vazgeçilmez olanın sadece Fenerbahçe olduğunu söyleyen Özsoy, hatalarında ısrar etmeyeceklerini ve gerekirse Phillip Cocu ile yolları ayırabileceklerini söylemişti.

O gün teknik direktörlük koltuğunda Cocu değil de Bielsa otursaydı ve bu sözler Arjantinli hoca için kullanılsaydı, Bielsa muhtemelen derbiyi beklemeden istifasını verirdi.

Kaldı ki video analize büyük önem veren Bielsa'nın maç analizi videosu izlemekten hoşlanmayan Türk oyunculara karşı vereceği sınav da oldukça ilginç olabilir.

Benjamin Mendy'nin Marsilya'da oynadığı dönemde video analiz konusunda Bielsa ile yaşadıklarına bakılırsa, Arjantinli hocanın özellikle Türk oyuncuları Sadakatsiz'in başından kaldırıp analiz odasına sokmaya çalışırken yaşanacak süreç ilginç anıları beraberinde getirebilir.

Hikmet Karaman bir röportajında Anadolu'da çalışan teknik direktörlerin sadece teknik direktör olmadığını, aynı zamanda elektrikçilik, aşçılık, bahçıvanlık gibi görevlerde uzmanlaşmak zorunda kaldığını söylemişti. Özetle; Türkiye'de görev yapan bir teknik direktör olarak, saha dışındaki her faktörle ilgilenmek zorundasınız.

İstanbul, Anadolu'ya göre biraz daha rahat, biraz daha profesyonel. Ama sadece 'biraz daha'...

Bu yetki ve görevlerin doğru delege edilememesinin yarattığı sorunlar ancak otoriter figürler sayesinde kontrol altına alınabilir.

Marcelo Bielsa bu açıdan doğru isim! Fakat herkes, kulüpte çalışan her profesyonel Bielsa'nın imzasının ardından gardını alsın. Bu kontrolcülük, Bielsa'nın işleri çözeceği ve sizin rahat çalışma ortamı bulacağınız anlamına gelmiyor.

Rivayete göre Bielsa, başarılar kazandığı Athletic Bilbao'dan, çözülemeyen stad zemini sorunu yüzünden ayrılmıştı. Tesisin bahçıvanları ile kavga ettiği söylenmişti. Sorun zeminin Türkiye'deki gibi bozuk olması değildi. Zaten San Mames'te pek zemin sorunu olmaz. Mesele, çimlerin uzunluğunun Bielsa'nın istediği kadar olmamasıydı.

Ülker Stadı, Türkiye'nin diğer stadyumlarından daha farklı değil. Hatta Kurbağlıdere'nin dibinde olması drenaj problemini en üst seviyeye çıkarıyor. Zemin sık sık bozuluyor, yapan yağmurda sahanın belirli bölgelerinde su birikintileri oluşuyor. Yani, çim uzunluğundan daha büyük dertler var.

Buz kovasının üzerine otururken böyle bir maç izlemek zorunda kalan Bielsa'nın vereceği tepkiler çok sert olabilir. Giriştiği kavgalar da sadece stadyumdan sorumlu insanlarla kalmaz gibi.

Sezon başında gelecek bir Bielsa'nın ve stadyum çalışanlarının en önemli şansı, hazirandan ekime kadar İstanbul'un pek yağış almaması olabilir.

Pep Guardiola'nın 'dünyanın en iyisi' dediği Marcelo Bielsa'nın Türkiye'ye geleceğine hiç ihtimal vermiyorum. Bir kısım Fenerbahçe taraftarı takımın başında onu görmek isterken, bir kısmı ise "Ne başarısı var?" sorularını soruyor. Bielsa'ya sadece kupaları ya da puan ortalamalarıyla değerlendirmek futbola ihanettir.

Günümüz futbolunda kullanılan birçok taktiğin fikir babası olan Bielsa, Fenerbahçe'ye gelmesi halinde ilginç antrenman metotlarıyla gündem olacaktır. Örnek vermek gerekirse, bazı zamanlarda takımı mevkilere göre ayırarak, ayrı zamanlarda antrenman yaptıracaktır.

Eski oyuncularından Roberto Ayala, "Bazen forvet oyuncularını antrenmanda göremezdik. Onları farklı bir zamanda çalıştırırdı. Orta saha oyuncuları için de geçerli bu durum" diyor. Düşünsenize bir Fenerbahçe antrenmanı sonrası, canlı yayına bağlanan bir muhabir, forvet oyuncularının kadro dışı bırakıldığını anons ediyor.

Sadece bununla sınırlı değil. Takımı saatlerce, topa kayarak müdahale etme antrenmanları yaptıracaktır. İlk puan kaybında da "Topa kayarak müdahale etme antrenmanıyla maç mı kazanılır?" diye eleştirilere maruz kalacaktır.

Sözün özü Marcelo Bielsa, saha içi dışında her etkenin konuşulduğu Türkiye'de oynanan futbola çok yabancı. Ne Fenerbahçe ona istediği süreyi verebilir ne de o bu saatten sonra gelip burada bizimle uğraşır ama söylemeden olmaz; keşke gelse...

Marcelo Bielsa, Fenerbahçe’ye gelecek olsa kendisine Türkiye ligini ne kadar bilip tanıdığını soracak yöneticilere ligdeki her takımın dizilişleri ve oyun planlarını hakkında bilgi verir ve örnek olarak da görüşmeden haftalar önce izledikleri arasından bir süper lig maçının dosyasını seçip takımları anlatmaya başlardı.

Çünkü 2018 yazında Leeds ile anlaşmadan önce Buenos Aires’e kendisiyle görüşmeye gelen ve Championship’i ne kadar bildiğini soran Leeds United yöneticilerine de ligdeki 24 takımın da dizilişleri ve oyun sistemleri üzerine bir brifing verdiğini biliyoruz.

Bielsa gideceği kulübü, yarışacağı ligi en ince ayrıntılarıyla öğrenmek isteyen bir teknik direktör. Take Us Home belgeselinde anlatıldığı gibi bu saha içiyle de sınırlı kalmaz. Gideceği kente, oradaki insanlara, hayatın nasıl aktığına dair birçok şeyi bilmek ister…