Manchester City altyapısından yetişen en iyi futbolcular: Wright-Phillips, Foden ve diğerleri

Meşhur gök mavisi formayı en çok terleten isim, 1959-1976 yılları arasında City adına 676 maça çıkan Oakes.

İngiltere milli takımında hiç oynamamış olsa da, modern dönem öncesinde City'nin en çok kupa kazanan isimlerinden biriydi. Oakes bir lig , iki Lig Kupası ve bir Avrupa Kupa Galipleri Kupası şampiyonluğu yaşamıştı.

City'den ayrıldıktan sonra altı yıl da üçüncü ligde top koşturan Oakes 2005'te kulübün Şöhretler Müzesi'ne girdi.

City'nin eski stadı Maine Road'a sadece bir kilometre mesafede büyüyen Young bir kulüp efsanesine dönüştü.

City'de geçirdiği 10 yılda 415 maça çıkan Young; Colin Bell, Francis Lee ve Mike Summerbee ile birlikte kulüp tarihinin en sevilen figürleri arasında.

Attığı 108 gol arasında hafızalarda en çok yer edenler, 1969 FA Cup finalinde Leicester'a karşı galibiyeti getiren gol ve Avrupa Kupa Galipleri Kupası finalinde Gornik Zabrze'ye karşı perdeyi açan gol.

Corrigan'ın şanssızlığı Peter Shilton ve Ray Clemence gibi kalecilerle aynı döneme denk gelmesiydi, buna rağmen milli takım formasını dokuz kez giydi ve City taraftarlarının gönlünde taht kurdu.

Kulübün kapısından 15 yaşında giren ve 18'inde ilk 11'e yerleşen Corrigan 15 yılda toplam 603 maça çıktı.

Emekli olduktan sonra kaleci antrenörlüğüne geçip Liverpool ve West Bromwich'te çalıştı.

1956 FA Cup şampiyonu Ken Barnes'ın oğlu olan Peter Barnes, genç yaşta City'ye geldi ve ilk maçına 1974'te 17 yaşındayken çıktı.

İki yıl sonra Lig Kupası'nda Newcastle ağlarına gönderdiği galibiyet golü ona PFA Yılın En İyi Genç Oyuncusu ödülünü kazandırdı ve milli takım kapısını açtı.

İngiltere'yi 22 kez temsil eden Barnes birkaç yıl sonra West Bromwich'e satıldı. Bir süre United forması da giydikten sonra 1987'de City'ye döndü.

Heyecan verici bir genç yetenek olan Lake kariyerini kısaltan talihsiz çapraz bağ sakatlığını geçirmese çok daha farklı bir noktaya gelebilirdi.

1986'da U19 FA Cup'ı kazanan müthiş kadronun en yetenekli ismi olarak görülen Lake'in gelecekte İngiltere milli takımına liderlik etmesi bekleniyordu.

Hem orta sahada, hem savunmada görev yapabilen Lake 1990'da ilk milli maçına çıkmak için gün sayarken dizinden sakatlandı. Bir dizi operasyon geçirmesine rağmen eski günlerine dönemeyen Lake altı yıl sonra futbola veda etti.

Arsenal efsanesi Ian Wright'ın oğlu olan Shaun'un çıkışı, zorlu bir periyottan sonra Premier Lig'de yeniden iddialı olmayı hedefleyen City için önemli bir itici güç sağlamıştı.

Kısa boyuna rağmen dev bir yüreğe sahip olan Shaun, 2005'te 20 milyon sterlin'e Chelsea'ye transfer olduğunda İngiltere milli takımının da bir parçasıydı.

Stamford Bridge'te bekleneni veremeyen Wright-Phillips üç yıl sonra Manchester'a döndü ve 2011'deki FA Cup zaferinde oynadığı rolle kulübün 35 yıllık kupa hasretine son vermesini sağladı.

City Akademisi'nde top koşturduğu yıllarda iki kez U19 FA Cup finali gören Sturridge 17 yaşında A takımla ilk maçına çıktı.

2009'da kulüple yeni sözleşme imzalamayan Sturridge önce Chelsea'ye, ardından Liverpool'a gitti. Anfield'da Luis Suarez ile iyi bir ikili oluşturan Sturridge'in kariyeri yaşadığı sakatlıkların ardından düşüşe geçti.

İki kez Şampiyonlar Ligi kupasını kaldıran ve Stamford Bridge'te bir Prremier Lig şampiyonluğu yaşayan Sturridge, İngiltere milli takımının formasını da 26 kez giydi.

Bugünlerde sevilen bir TV yorumcusu olan Richards, 2005'te City altyapısından A takıma yükselmiş ve FA Cup'ta Aston Villa'ya karşı duraklama anlarında attığı beraberlik golüyle ses getirmişti.

Bir yıl sonra İngiltere formasını giyen en genç savunmacı unvanını kazandı ve Etihad'da kadronun vazgeçilmezleri arasına girdi.

2012'deki şampiyonlukta önemli katkısı bulunan Richards bazı sakatlık sorunları yaşadı ve kariyerine Fiorentina ile Aston Villa'da devam etti.

Peter Schmeichel denince akla ilk olarak Manchester United geliyor, ama City'de oynadığı bir yıllık sürede oğlu da kulübün altyapısına katılmıştı.

2007/08 sezonuna A takımın as kalecisi olarak giren Kasper ilk üç maçta gol yemezken, City de zirveye yerleşti. Fakat Kasper ilerleyen haftalarda eldivenleri Joe Hart'a kaptırdı.

Asıl başarısını Etihad'dan ayrıldıktan sonra yakalayan Schmeichel, Leicester'da hem Premier Lig, hem FA Cup şampiyonluğu yaşadı. Danimarka milli takımında ise dalya demeye çok yakın.

City'ye dokuz yaşında gelen Trippier, 2008'de U19 FA Cup'ı kazanan kadronun bir parçasıydı, fakat A takımda hiç şans bulamadı.

Atletico Madrid'de La Liga şampiyonluğu yaşayan, Tottenham ile Şampiyonlar Ligi finali gören Trippier ayrıca Sir Bobby Charlton'ın ardından Dünya Kupası yarı finalinde gol atan ikinci İngiliz oldu.

İngiltere o maçı kaybetti, fakat başarılı kariyerine Newcastle'da devam eden Trippier kulübün 55 yıllık kupa özlemini dindirmeyi hedefliyor.

Sancho'nun dev potansiyelini farkeden Guardiola olmuştu, fakat disiplinsiz davranışlarının endişe yaratması A takımda şans bulmasını engelledi.

Borussia Dortmund'a giden Sancho, Bundesliga'da dünya futbolunun heyecan verici genç yıldızlarından birine dönüştü ve İngiltere milli takımına seçildi.

Manchester United onu İngiltere'ye döndürmek için 74 milyon sterlin harcadı, fakat buradaki ilk sezonu istediği gibi geçmedi. Sancho'nun yeni teknik direktör Erik ten Hag ile çıkışa geçmesi bekleniyor.

Foden henüz 22 yaşında olmasına rağmen City altyapısından yetişip A takımda oynayan tüm oyunculardan fazla kupa kazandı.

Altyapıdaki antrenörler onun yeteneğini genç yaşta farketmişti. Guardiola'nın da gözünden kaçmayan Foden 17 yaşında A takım formasını sırtına geçirdi.

Dört Premier Lig şampiyonluğunu cebine koyan Foden, bir dönem Manchester City'de yardımcı antrenörlük yapan Mikel Arteta'nın tabiriyle 'sınırsız potansiyele sahip'.