Lukaku'yu 8 milyon euro'ya kiralayan sihirbaz Marotta'nın en iyi transferleri

Andrea Barzagli'nin tamamladığı savunma üçlüsünün daha çok ilgi çeken üyeleri her zaman Giorgio Chiellini ve Leonardo Bonucci oldu.

Elbette bu anlaşılabilir bir durum. Hem karanlık sanatlar uzmanı, hem de bir savaşçı olan Chiellini'yi genelde kafasında kanlı bir sargıyla sahada dolaşırken gözden kaçırmak imkansızdı.

Bonucci ise top dağıtmadaki ustalığı ve takımını gole götüren uzun paslarıyla nam salmıştı.

Barzagli oynadığı rol diğerleri kadar göze hitap etmese de, Juve'nin ve İtalya milli takımının başarısında önemli bir yere sahipti.

Sessiz, alçakgönüllü karakteriyle sadece işine odaklanır, rakibin forvetlerini ve kanat oyuncularını markajıyla sahadan silerdi.

Genelde kendinden daha hızlı oyuncuları savunmakla görevli olmasına rağmen, müthiş pozisyon sezgisi adamını kaçırmasını engellerdi.

Modern dönemin hakkı pek verilmeyen stoperlerinden olan Barzagli, 2011'de Wolfsburg'dan sadece 300 bin euro'ya alınmıştı. Bir Marotta imzası.

Gianluigi Buffon 2011'de şöyle konuşmuştu: "Andres Pirlo bana Juve'ye geleceğini söylediğinde ilk olarak 'Tanrıya şükür!' dedim."

Juve kaptanının neden bu kadar sevindiğini anlamak zor değil.

Futbol tarihinin en büyük yanlışlarından birine imza atan Milan, 2010/11 sezonu devam ederken 31 yaşındaki Pirlo'nun en iyi günlerini geride bıraktığına karar verdi.

Konratının bitmesine seyirci kaldılar ve Juve'ye bedelsiz gitmesine izin verdiler.

Buffon'un da tahmin ettiği gibi bu 'yüzyılın transferiydi'.

Milan'ı pişman etmeye ant içen Pirlo, son iki sezonu yedinci sırada tamamlayan Juventus'u şampiyonluğa taşıdı.

Torino'da yeniden doğan regista burada dört şampiyonluk kazandı ve 2012, 2013, 2014 yıllarında Serie A'da Yılın Oyuncusu seçildi.

Sadece Marotta'nın değil, aynı zamanda futbol tarihinin en iyi transferlerinden biriydi.

Arturo Vidal; Barcelona ve Inter formalarıyla beklentilerin altında kalsa da formunun zirvesindeyken durdurulamaz bir güçtü.

2011-2015 yılları arasında Juventus'ta oynadığı dönemde dünyanın sayılı çift yönlü orta sahalarından biriydi.

Sahada her şeyi yapabilen Vidal, Bayern Leverkusen'e ödenen 10.5 milyon euro'yu Juve tarihinin en karlı alışverişlerinden birine çevirmişti.

Pirlo ve Pogba çeşitli sebeplerle manşetleri daha fazla süslese de, Juve'nin İtalya'daki dominasyonu ve Avrupa'daki yükselişi Vidal'in ardı arkası kesilmeyen koşuları ve yerinde müdahaleleri olmadan gerçekleşemezdi.

Marotta bedelsiz transferleriyle meşhur olsa da, Vidal gibi kelepir bir oyuncu gördüğünde de asla fırsatı kaçırmıyor.

Paslaşmak için bir partnere ihtiyacınız var. Pirlo'nun nokta atışı pasları ve saha görüşü hücum alanında işleri oldukça kolaylaştırıyordu, fakat bu pasları atabilmesi için birilerinin de boşluklara koşması gerekiyor.

Amerikan futbolu terimleriyle ifade edecek olursak, quarterback rolündeki Pirlo'nun en önemli wide receiver'larından biri İsviçreli Stephan Lichtsteiner'di.

Neler yapabileceklerini göstermeleri için 2011/12 sezonunun ilk 16 dakikası yeterli olmuştu. Pirlo'nun ölçülü pasında ceza sahasında topla buluşan Lichtsteiner kaleciyi avlamıştı.

Hücumcu sağ bek, Juve'nin Conte yönetiminde Serie A'da kurduğu hakimiyete ve 2015'te Şampiyonlar Ligi'nde oynanan finale büyük katkı yapmıştı.

Marotta, Conte'nin 3-5-2'si için kusursuz bir isim olan Lichtsteiner'i Lazio'dan sözleşmesinin bitimine bir yıl kala sadece 10 milyon euro'ya transfer etmişti.

"Hata kelimesi normalde Sir Alex Ferguson'ın Manchester United dönemi için kullanacağınız bir kelime değil. Ama bence Paul Pogba'yı bırakmak bir hataydı."

Zinedine Zidane bu sözlerinde oldukça haklıydı.

Ferguson, Pogba'nın ayrılığı için Mino Raiola'yı suçlamış, İtalyan menajerin tanıştıkları andan itibaren kendisinden hoşlanmadığını söylemişti.

Raiola ise İskoç teknik adamın ve kulübün Pogba'nın değerini bilemediğini iddia etmişti.

Raiola, Pogba'nın Amazon Prime'da yayınlanan belgeselinde, Ferguson'a 'o paraya antrenman sahasında benim köpeğimi bile koşturamazsın' dediğini açıklamıştı.

Gerçek ne olursa olsun, United, Juventus'ta üst üste dört Serie A şampiyonluğu yaşadıktan sonra 2016'da dünya rekoru kırarak 89 milyon sterlin'e satın aldığı Pogba'yı bedelsiz kaybetti.

Baştan sona bir Marotta şaheseri.

Manchester City 2009'da Carlos Tevez'i büyük bir hevesle kadroya katmıştı. Fakat iki yıl sonra Münih'te Roberto Mancini'yle saha kenarında yaşadığı tartışmanın ardından istenmeyen adam ilan edildi.

Üst düzey kulüplerin hiçbiri; yetenekli, ama sorunlu olarak görülen Arjantinli yıldızı transfer etmeye yanaşmıyordu.

Ta ki Marotta 2013'te 9 milyon euro + 6 milyon euro bonustan oluşan teklifle City'nin kapısını çalana kadar.

Teklifi gözü kapalı kabul eden City en fazla kazanan oyuncularından biri olan Tevez'den kurtulmanın mutluluğunu yaşıyordu.

Juve ise Torino'da yaptıklarıyla dünya çapında bir oyuncu olduğunu kanıtlayan golcüyü neredeyse bedavaya kapmıştı

İki sezonda 50 gol atan Tevez uzun süredir takımın zayıf noktası olarak görülen Juventus hücumuna yeni bir soluk getirdi.

İleri uçta bazen Fernando Llorente, bazen Alvaro Morata'yla iyi bir ikili oluşturan Tevez iki lig şampiyonluğu yaşadı ve 2015'te takımın 12 yıl aradan sonra Şampiyonlar Ligi finaline çıkmasına yardımcı oldu.

Patrice Evra, Manchester United'ın en iyi transferlerinden biri olarak hatırlanacak. Monaco'dan 5.5 milyon sterlin'e alınan Fransız oyuncu Old Trafford'da geçirdiği sekiz sezonda dünyanın en iyi sol beklerinden birine dönüşmüştü.

Marotta 2014'te onu 1.2 milyon sterlin karşılığında Juventus'a getirdiğinde kariyerinin sonbaharındaydı ve Torino'da sadece iki buçuk yıl geçirdi.

Fakat, Evra'nın katkısı sadece saha içinde yaptıklarıyla sınırlı değildi. Saha dışındaki katkısıyla kulübün en iyi transferleri arasına adını yazdırdı.

Soyunma odası kültürü üzerinde yaptığı pozitif etki ve taraftarlarla kurduğu bağ onu farklı bir yere koydu İlham verici profesyonelliği, takdire şayan dürüstlüğü ve mizah duygusuyla takım arkadaşlarının da gönlünü kazandı.

Gazzetta dello Sport, Cagliari'de oynadığı dönemde Nicolo Barella'ya 'Sardinya'nın Steven Gerrard'ı' lakabını takmıştı.

Fabio Capello ise onun kendisine Marco Tardelli'yi anımsattığını söylüyordu.

Herkesin birleştiği ortak nokta Barella'nın özel bir yetenek oluşuydu. Marotta onu Inter'e gelmeye ikna etmenin yanında, 37 milyon euro (12 milyon kiralama bedeli + 25 milyon bonservis) gibi ücretle kadroya kattığı için de övgüyü hakediyor.

Hem Inter'de, hem milli takımda vazgeçilmezler arasına giren Barella şu anda bunun en az iki katı değere sahip.

Tükenmek bilmeyen enerjisi ve harika sağ ayağıyla Inter'in 2021/21'deki Serie A şampiyonluğunu ve İtalya'nın Euro 2020 zaferinin arkasındaki itici güçlerden biriydi.

Barella'nın hangi oyuncuya benzediği konusunda tartışmalar hala sürüyor. Milli takımdan arkadaşı Jorginho, top kazanma becerisi nedeniyle onu N'Golo Kante'yle kıyaslıyor. Kesin olan tek şey ise, Marotta'nın kariyerindeki en iyi transferlerden biri olduğu.

Ronaldo'nun; eski kulübü Inter'in 2020'de Achraf Hakimi'yi alarak ne kadar büyük bir işe imza attığını anlaması uzun sürmemişti.

Gazzette dello Sport'a konuşan Brezilyalı efsane, "Bazen ona bakıyorum ve 'Ronnie, birlikte oynadığınızı hayal et' diyorum. Sağlam hız yapardık! Inter olağanüstü bir oyuncu aldı. Real Madrid onu bırakarak hata etti" demişti.

40 milyon euro'ya razı olmaları elbette bir hataydı.

Borussia Dortmund'da kiralık olarak oynadığı iki sezonu harika geçiren Hakimi, Antonio Conte'nin 3-5-2'sinde sergilediği performansla bir basamak daha atladı ve dünyanın en iyi kanat bekleri arasına girdi.

Kulübün Çinli sahiplerinin pandemide yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle Inter, 2021 yazında onu Paris Saint-Germain'e satmak zorunda kaldı.

Ama sadece bir yıl önce aldıkları bir oyuncudan 20 milyon euro (bonuslarla 31 milyon euro'ya yükselebilir) kar etmeleri bile Marotta'nın dehasını gösteriyor.

Conte'nin Ocak 2020 transfer döneminde Christian Eriksen'i istemediği bir sır değil. İtalyan çalıştırıcı Marotta'dan Vidal'i istemişti.

Fakat Marotta, Premier Lig'in en iyi oyun kurucularından birini sadece 27 milyon euro'ya kadroya katma fırsatını kaçıramazdı. Bunun nedeni Tottenham'daki sözleşmesinin altı ay sonra bitecek olmasıydı.

San Siro macerasına sıkıntılı başlayan Eriksen, pandemi nedeniyle kalacak ev bulmakta zorlandı ve bir süre kulübün tesislerinde kaldı.

Conte'nin Eriksen'e pek güvenmemesi sürpriz değildi. Fakat Danimarkalı onun güvenini kazanmayı başardı ve 2020/21 şampiyonluğunun kilit isimlerinden biri oldu.

Euro 2020'de geçirdiği kalp krizinin ardından Serie A'da oynamasına izin verilmeyen Eriksen'in Inter macerası üzücü bir şekilde yarım kaldı.

Ama San Siro'da kendini kanıtlayıp bir başarı hikayesine dönüşmesi Marotta'nın yine doğru kararı verdiğini gösteriyordu.

Antonio Conte, Romelu Lukaku'nun oyununu bir üst seviyeye çıkarabileceğinden emindi, fakat Inter 2019 yılında Belçikalıyı kulüp rekorunu kırarak transfer ettiğinde bu hamleye şüpheyle yaklaşanların sayısı da fazlaydı.

Lukaku, formaya sığmayacak kadar kilolu olduğu için eleştirildiği kötü bir Manchester United döneminin ardından İtalya'ya gelmişti.

Marotta ile Conte geçmişte transfer konusunda anlaşmazlıklar yaşamış olsa da, bu kez ortak paydada buluştular ve Marotta kariyerinin en büyük kumarlarından birini oynadı.

İtalya'da yeniden doğan Lukaku 95 maçta 64 gol attı ve Inter'i 11 yıl aradan sonra Serie A şampiyonluğuna taşıdı.

2021'de Chelsea'ye dönmek isteyen Lukaku'ya hayır demeyen Marotta, bu transferden kulübün kasasına tam 113 milyon euro girmesini sağladı.

Lukaku'nun Stamford Bridge'te tutunamayıp sadece 8 milyon euro kiralama bedeliyle Inter'e döndüğünü de hesaba katarsak, bu satışın ne kadar başarılı olduğu ortada.

Marotta'nın başyapıtı...