Futbol tarihinde bonservis ödenmeden transfer olan yıldız futbolcular: Lionel Messi, Andrea Pirlo, Robert Lewandowski ve diğerleri

Borussia Dortmund, yıllar içinde Bayern Münih için bir tür 'besleyici kulüp' haline geldi, ancak Robert Lewandowski'nin 2014'te Allianz'a transferi en çok üzüldükleri şey olabilir.

Lewandowski, Signal Iduna Park'taki anlaşmasını bitirip birkaç ay sonra Bayern'e katıldıktan sonra Bayern'in öne çıkan oyuncusu oldu.

Polonyalı oyuncu, Bayern ile çıktığı ilk sezonunda 30 gol atarak 2017-19 sezonunda üst üste Altın Ayakkabı ödüllerinin yanı sıra üst üste beş Bundesliga şampiyonluğu kazandı.

Juventus'un 2011'de İtalya ve Milan efsanesi Andrea Pirlo'yu bedelsiz transfer etmesi neredeyse suç sayılmalı.

Milan'da dünyanın en iyi orta saha oyuncularından biri olan efsane, ışıltılı ve kupa dolu bir kariyere sahipti.

İtalya'dan takım arkadaşı Gianluigi Buffon, transferinin ardından şunları söyledi: "Andrea, bize katılacağını söylediğinde ilk düşündüğüm şey şuydu: Tanrı var. Onun seviyesinde ve yeteneğinde bir oyuncu. Bence yüzyılın imzasıydı!”

Pirlo, Juventus'ta dört sezon geçirdi ve arka arkaya dört kez Serie A şampiyonluğu kazandı.

Milner, 2016'da Manchester City'den transferinin ardından Jurgen Klopp'un takımında önemli bir figür olarak ortaya çıktığında, kötü şöhretli 'Boring Milner' lakabını da tersine çevirmeyi başardı.

Zengin bir deneyime sahip olan Milner, takımın kaptan yardımcısı ve penaltıcısı olarak 'Bay Güvenilir' lakabını kazandı.

Profesyonelliği takım için bir değer oldu ve 30'lu yaşlarının ortalarına yaklaşırken bile yavaşlamıyor gibi görünüyor.

O, Şampiyonlar Ligi tarihinde 2017-18 sezonunda dokuz asist kaydeden ilk oyuncu oldu.

İbrahimovic mi? Bedava mı? Manchester United menajeri Jose Mourinho, 2016'da PSG, AC Milan ve Barcelona'da oynayan yıldızla bir yıllık sözleşme imzaladı.

2016 Community Shield'i kazandı ve Premier Lig'de 17 gol attı.

Sezonun ikinci yarısında yaşadığı diz sakatlığı, 2017-18 sezonunun neredeyse tamamını kaçırmasına neden olurken sezon sonunda LA Galaxy'ye gitti.

İspanyol golcü, 741 maçta 323 gol atarak ve üç Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu elde ederek Real Madrid'de tüm zamanların en büyük İspanyol santraforu olarak kendini kanıtladı.

Raul, Santiago Bernabeu'da geçirdiği 16 yılın ardından sezon sonunda Madrid'den ayrılacağını açıkladı ve birçok Avrupa kulübünün somut ilgisi üzerine bir sonraki hedefi olarak Schalke'yi seçti.

2010'da Alman kulübüne ücretsiz bir şekilde transfer oldu. 33 yaşında olmasına rağmen Raul, 2012'de Al Said'e transfer olmadan önce Bundesliga takımı için 98 maçta 40 gol attı.

Fransız oyuncu, Sir Alex Ferguson'u etkilemeyi başaramayınca Old Trafford'dan ayrıldı ve sonunda takımın ana oyun kurucu rolünde başarılı olmak için büyüdüğü Juve'ye transfer oldu.

2013'te Altın Çocuk ödülünü ve dört Serie A şampiyonluğunu kazandı. Bu durum, onun 2016 yılında şaşırtıcı bir şekilde 89 milyon Sterlin'e yeniden Kırmızı Şeytanlar'a transfer olmasını sağladı.

Messi, 2021-22'de Paris Saint-Germain'de sadece 11 gol kaydettiği ilk sezonundan memnun kalmamış olabilir.

Ancak, onun gibi bir yıldızı bonservis ödemeden almak hiç kolay bir iş değil.

La Liga devi, tüm zamanların en iyi oyuncusuyla yeni bir sözleşme imzalamak için gereken ekonomik şartlara sahip değildi ve böylece, onun Barcelona ile olan kariyeri bitti.

Onların kaybı PSG'nin kazancıydı ve gidişinden sonraki aylarda yedinci Ballon d'Or'u kazanan Messi, Parc des Princes'teki ilk sezonunu kendi adına bir Ligue 1 şampiyonluğu ile bitirdi.

Campbell, 2001'de Tottenham'dan Kuzey Londra'daki rakipleri Arsenal'e giderken düşünülemez olanı yaptı, ancak Emirates'te elde ettiği başarıdan sonra, bazı Tottenham taraftarları için hala acılı bir nokta olmaya devam ediyor.

Tottenham akademisinden çıkan İngiliz stoper, Arsenal'de beş yıl geçirdi ve burada iki Premier Lig şampiyonluğu kazandı.

Kenny Dalglish, Galli yıldızı Liverpool'a, hâlâ derin bir geçiş sürecinde olduğu bir zamanda geri getirdi. Craig Bellamy, Luis Suarez ve Steven Gerrard'ın olduğu takımın en bariz yıldızlarından biri olmayabilir, ancak Kırmızılar'ın Carling Cup zaferinde etkili olmayı başardı.

12 maçta yedi gol atarak ve FA Cup finaline ulaşmalarına yardım ederek sürpriz bir katkıda bulundu.

Fin forvet, Brondby'den Norwich'e 2018-19 sezonu öncesinde nispeten sessiz bir şekilde bonservissiz olarak katıldı. Ancak, 29 Şampiyonluk hedefi Kanaryaları Premier Lig'e çıkardı ve onun katkısı fazlaydı.

Premier Lig'deki ilk sezon açılışında Liverpool'a karşı gol attı ve ardından Newcastle'a karşı hat-trick yaptı. O, en iyi sezonunda çift haneli gol sayısına ulaştı.

McManaman, başlangıçta 1997'de 12 milyon Sterlin'lik bir transfer hamlesiyle Barcelona'ya katılmayı kabul etti, ancak anlaşma bozuldu. Orta saha oyuncusu, Liverpool ile sözleşmesinin sonuna doğru ilerlerken Kırmızılar, diğer kulüplerin finansal cazibesiyle rekabet edemedi.

O, 1999'da Anfield'da sözleşmesinin bitmesine daha beş ay varken Real Madrid'e katılmak için ön sözleşme imzaladı ve Şampiyonlar Ligi'ni yabancı bir kulüple kazanan ilk İngiliz oyuncu oldu.

İkinci yılında da aynı başarıyı tekrarlayarak ikinci Şampiyonlar Ligi zaferi yaşadı.

Ballack, 2006'da göz alıcı bir futbolcu ve serbest oyuncu statüsündeydi. Chelsea'nin onu transfer etmek isteğini anlamak zor değil. Bayern Münih'in orta saha oyuncusu, Bayern'de üç kez Bundesliga şampiyonu oldu ve üç sezon üst üste Yılın Alman Futbolcusu seçildi.

Chelsea'deki dört yıl boyunca Ballack, Stamford Bridge'de iki Premier Lig şampiyonluğu, bir FA Cup ve Lig Kupası kazanarak kupalarla dolu bir dönem geçirdi.

Virgil van Dijk, Mohamed Salah ve Roberto Firmino'lu Liverpool kadrosunda belki de en az değer verilen Kırmızılar'ın oyuncusu olabilir.

Kamerunlu futbolcu, 2016 yılında Schalke'den Anfield'a ücretsiz olarak geldi ve sonraki sezonlarda yavaş yavaş Jurgen Klopp'un gözde isimlerden biri oldu.

Matip, Kırmızılar'ın Şampiyonlar Ligi başarısının ve 2019'da Premier Lig'de ikinci sırayı almalarının ayrılmaz bir parçası olarak Van Dijk ile sağlam bir stoper ortaklığı kurdu.

Almanya'nın rekorlar kıran golcüsü Miroslav Klose, uluslararası düzeyde kulüp seviyesinden daha üretken olmakla ün yapmış olabilir.

Alman golcü, Bayern ile sözleşmesi 2011'de sona erdikten sonra bonservissiz bir şekilde Lazio'nun yolunu tuttu.

Kariyerini bitirdiği Serie A ekibinde 170 maçta 63 gol atarak ve Coppa Italia'yı kazanarak mutlu bir sona ulaştı.

Okocha, Eintracht Frankfurt'tan PSG'ye transfer olduğunda 10 milyon Sterlin ile Nijerya'nın en pahalı futbolcusu oldu, bu yüzden Bolton'un onu ücret ödemeden kadrosuna katması inanılmazdı.

Savunmacıları zor durumda bırakan mükemmel bir tekniğe sahipti, ancak aynı zamanda önemli maçlarda skor katkısı da yapıyordu.

O, 124 maçta 14 gol attı.

2020 yazında Paris Saint-Germain'deki sözleşmesinin sonuna geldiğinde 35 yaşında olan Thiago Silva'yı transfer eden Chelsea, eleştirilerin odağındaki takımdı.

Herkes, Stamford Bridge'deki ilk sezonunun sonunda çevresindekilere ilham veren ve Şampiyonlar Ligi zaferini kazanmasına yardımcı olan doğuştan bir liderle karşılaştı.

Brezilyalı oyuncu, asla temposuna güvenmedi. Oun futbol beyni, Londra'nın batısında uzun bir süre kaldıktan sonra hiç olmadığı kadar keskindi.

Bayern Münih'te kupalarla dolu 12 yıl geçirdikten sonra David Alaba, 2021 yazında bir değişiklik zamanının geldiğine karar verdi.

Serbest oyuncu olarak Real Madrid'e katıldı, ancak İspanyol devinin en önemli parçalarından birisi oldu.

Alaba'nın İspanya'daki ilk sezonu, La Liga şampiyonluğu ve kıskanılacak derece büyük kupa koleksiyonuna eklenen başka bir Şampiyonlar Ligi tacı ile beklenenden iyi geçti.

Newcastle, West Ham Premier Lig'den düştükten sonra Senegalli golcüyü kaptı. Chelsea'de de oynayan Demba Ba, West Ham için 54 maçta 29 gol attı.

Senegalli yıldız, Steven Gerrard'ın kaydığı pozisyonda Liverpool taraftarlarını şok eden golün sahibiydi.

Belki West Ham, Ba ile sözleşme imzalamamış olsaydı, Liverpool'a 2013-14 Premier Lig şampiyonluğuna mal olan Chelsea'deki golünü asla atamayacaktı.

Leicester City, 2014'te Esteban Cambiasso ile ücretsiz bir şekilde sözleşme imzaladı ve sadece bir sezon sonra Premier Lig başarısını kaçırdığı için şanssız olsa da takımın önemli oyuncularından birisiydi.

Katkılarının ardından o sezon Leicester'da Yılın Oyuncusu ödülünü kazandı ve o yaz Olympiakos'a gitti.

Arjantinli orta sahanın asıl değeri, 2004'te Real Madrid'den Inter'e bonservissiz bir şekilde transfer olduğunda daha net anlaşılıyordu.

O, Inter formasıyla 315 maçta 41 gol attı.

Zlatan Ibrahimovic'ten önce Henrik Larsson, İsveçli forvetlerin tartışmasız en iyisiydi ve Celtic'de attığı gollerle Avrupa'da hayranlık uyandırıyordu.

Birkaç yıl boyunca İskoç kulübünden ayrılma tekliflerine direnen Larsson, sonunda 2004-05'te Barcelona'ya katılmak için ücretsiz bir transfer yaptı.

Catalunya'daki ilk sezonu sakatlık nedeniyle sekteye uğradı, ancak varlığını 2005-06'da hissettirirken Ronaldinho ve Deco'nun yanında parladı.

Larsson'ın en belirleyici etkisi 2006 Şampiyonlar Ligi finalinde, Arsenal'i yenerken sergilediği performansla görüldü.

Brezilyalı oyuncu, 2003 yılında AC Milan'a ücretsiz transferle gittiğinde, kariyerinin son aşamalarındaydı, Roma ve Sao Paulo gibi kulüplerde oynadı ve Brezilya ile iki Dünya Kupası kazandı.

Cafu, San Siro'da beş verimli yıl geçirdi ve 2007'de Şampiyonlar Ligi zaferinin yanı sıra ilk sezonunda Serie A şampiyonluğu kazandı.

O, 2008'de emekli olduğunda İtalyan deviyle de özdeşleşti.

Real Madrid'den Barcelona'ya (ya da tam tersi) geçerseniz, değerinizi kanıtlasanız iyi olur ve Luis Enrique, 1996'da Barcelona'ya ücretsiz olarak imza attığında tam da bunu yaptı.

Orta saha oyuncusu, Camp Nou'daki ilk sezonunda çift hanelere ulaştı ve sonraki sezonda La Liga ve Kral Kupası'nı kazanarak alkış topladı.

Enrique, Barça kaptanı oldu ve elbette daha sonra kulübü yönetmeye devam etti, iki La Liga şampiyonluğu, üç Copas del Rey ve Şampiyonlar Ligi kazandı.

1980'lerin sonlarında AC Milan ve Hollanda için bir yıldız olan Ruud Gullit, 1995'te Chelsea'ye katıldığında Premier Lig'in kült bir simgesi haline geldi.

Yükselen Hollandalı orta saha oyuncusu, Stamford Bridge'de anında bir etki yarattı, PFA Yılın Takımında bir yer aldı ve ilk sezonunda kulüpte Yılın Oyuncusu seçildi.

Daha sonra kulübü yönetmeye devam edecek ve onları, 1997'de FA Cup zaferine ulaştıracaktı.

Barcelona ile harika sezonlar geçiren Dani Alves, 2016-17 sezonunda ücretsiz bir transferle Juventus'a katıldı ve İtalya'da sadece bir sezon geçirse de çok etkiliydi.

Brezilyalı oyuncu, Serie A'da fazla oynamamış olabilir, ancak Juventus'un Şampiyonlar Ligi finaline ulaşmasında etkili oldu ve en belirleyici etkisi, Monaco'ya karşı kazanılan yarı final galibiyetinin her iki ayağında da geldi.

Juve'nin dört golünün üçünde, onun yardımı vardı.

Barcelona, 1998'de serbest oyuncu olan Phillip Cocu'nun imzası için Real Madrid, Juventus ve Inter gibi rakiplerini yendi ve Hollandalı orta saha oyuncusu bir dayanak noktası oldu.

Cocu, Katalan kulübünde toplamda 291 maça çıktı.

Ne yazık ki Hollandalı için Camp Nou'daki dönemi, altı sezonda sadece bir La Liga şampiyonluğu kazandığı için kulüpteki zayıf bir zamana denk geldi.

'El Rey Leon' Fernando Llorente, 2013 yılında Athletic Bilbao'dan ücretsiz bir şekilde Juventus'a katıldı ve kulüpteki ilk sezonu, Serie A zaferi yolunda 16 gol atarak iyi geçti.

Llorente, Torino'da üç sezon geçirdi ve üç Serie A madalyası ile ayrıldı. 2015 Şampiyonlar Ligi finalinde oynadı ve daha sonra Sevilla'nın yolunu tuttu.