Fenerbahçe’den şampiyonluk oyunu: Kayserispor maçının kazananları ve kaybedenleri

Altay Bayındır (8/10): 

Konya maçında, kalesine gelen ilk topta golü yiyince eleştirilerin hedefi olmuştu. Kayserispor maçında ona çok fazla iş düşmedi. 

Hatta, Kayseri ekibi ilk 45 dakikada kaleye şut bile çekemedi. 

Ancak maçın sonlarına doğru durum 2-0’ken harika bir kurtarış yaparak rakip takımın umutlanmasını önledi. 

Gustavo Henrique (8/10): 

Fenerbahçe’ye transfer olduğu günden bu yana eleştirilerin hedefindeydi. Çok ağır oynadığı yönünde fikir birliği vardı. 

Ancak Brezilyalı stoper, Kayserispor maçındaki oyun görüşü ve yaptığı başarılı müdahaleleriyle iyi bir maç çıkardı ve üzerindeki baskıyı da biraz olsun atmış oldu. 

Willian Arao (9/10)

Jesus, maçın ardından ona olan güvenini, “Arao’yu çok iyi tanıyorum ve onun neler yapabileceğini çok iyi biliyorum” diyerek gösterdi. 

Hem defansif hem de ofansif anlamda görevini fazlasıyla yaparken bir de asist katkısında bulundu. 

Bir ön liberodan daha fazla ne beklenebilir ki?

Joshua King (9/10):

Norveçli oyuncu, ilk maçlarında temposuz ve durağan oynayınca hiç kimse onun bu seviyeye geleceğini düşünemezdi. 

Fizik gücünü istediği düzeye getirdiğinde ne kadar tehlikeli bir oyuncu olabileceğini fark etmeyen yoktur…

İlerideki baskı gücü v rakip takımı zorlayan oyun yapısıyla her zaman tehditkar olabiliyor. 

Joao Pedro (9/10): 

Brezilyalı golcü, Fenerbahçe’ye transfer olduğu ilk günlerde şanssız bir sakatlık yaşayıp takımdan ayrı kaldı. 

İlk kez Konya maçında sonradan oyuna dahil olduğunda, sahadaki hırsıyla taraftarları umutlandırdı. 

Kayseri maçında ise topu ayağına her aldığı anda klasını sundu. Sarı-lacivertli ekibin, kendisini neden bu kadar çok istediğini kanıtladı. 

Bir gol atıp bir de asist yaptı. 

Taraftarlar, ona her baktığında şampiyonluğun habercisi olan bir golcüye kavuştuklarını düşünebilir mi? Kesinlikle.

Kayserispor maçı özelinde Fenerbahçe’nin kötü oynayan oyuncusu yoktu. Ancak beklentilerin altında kalan iki futbolcu vardı sahada… 

Birisi; ilk oynadığı maçta taraftarın sevgilisi olan Alioski, diğeri ise Fenerbahçelilerin her zaman en çok şey beklediği futbolcuları İrfan Can Kahveci…

İki oyuncu maç içinde sırıtmadı, ama beklentilerin altında kaldıkları için onları kaybedenlere yazmak zorundayız.

Luan Peres (7/10): 

İlk maçlarda ‘acaba?’ dedirten Brezilyalı oyuncu daha sonra başarılı müdahaleler ve takımını etkili bir şekilde atağa çıkarmasıyla öne çıktı. 

Şu ana kadarki formundan memnun olmayan yoktu, ancak Kayserispor maçında en iyilerden değildi. 

Maçın sonlarına doğru topu uzaklaştıramadığı için Fenerbahçe neredeyse golü kalesinde görüyordu. 

Ancak, her şeye rağmen onun iyi bir standardı var. 

Attila Szalai (7/10): 

Transfer döneminde, takımdan ayrılması en muhtemel adaylardan birisi olması aklının karışmasına mı neden oldu? 

Bu tür bir düşünceye girmek mantıksız değil, ama Macar stoper Fenerbahçe’de kaldı ve Jesus’un vazgeçilmezlerinden olacağı kesin…

Kafasını toparlayıp daha fazla motive olduğunda şüphesiz ki en iyi Szalai’yi tekrar izlemek çok da uzak değil. 

Ferdi Kadıoğlu (9/10)

Sahada basmadık yer bırakmadı. Hocası nerede görevlendirse başarıyla oynayabileceğini zaten göstermişti; bir kez daha gösterdi. 

Temposu ve mücadeleci oyununun yanına tekniğini eklediğinde üst düzey bir görüntüsü oluyor. 

Maç fark etmeksizin Ferdi için söylenecek en güzel şey; onun her zaman bir seviyesi var. Standartının üzerine sık sık çıkıyor, onun vasatın altında kaldığını söylemek için iyi bir neden bulmak lazım!

Miguel Crespo (8/10):

İlk kez 11’de sahaya çıktı. Arao’yla iyi bir ikili olabileceğini net bir şekilde gösterdi. Dinamik ve sahaya her şeyini veren yapısını hocasına da gösterdi. 

Takımını ileriye taşımaya çalıştı, son vuruşlarda biraz daha iyi olsaydı bir ön libero olmasına rağmen hanesine iki gol yazabilirdi. 

Ezgjan Alioski (6/10): 

Onun takım içindeki etkisini görmemek mümkün değil. Gol sevinçlerindeki hırsı ve arkadaşlarıyla uyumu sanki uzun yıllardır sarı-lacivertli formayı giyiyormuş hissini veriyor. 

Fakat, Kayserispor maçında tam olarak istediklerini yapamadı. 

Bu durum onun için eksi yazmaz, çünkü takım arkadaşları o kadar iyiydi ki onların arasında bir maçlığına kötü göründü. 

İrfancan Kahveci (6/10): 

İnişli çıkışlı oyun grafiğiyle maç içerisinde bile dalgalanmalar yaşıyor. Kayserispor maçında da yine gününde olmadığı bir karşılaşma oynadı. 

Onun ne kadar teknik olduğunu kanıtlamaya ihtiyacı yok. Kalitesini az da olsa gösterdiğinde maça direkt etki edebilceğini zaten gösterdi.

Bu yüzden, tek yapması gereken ona güvenen taraftarlara kadife ayağının kalitesini daha sık göstermek...

Mert Hakan Yandaş (7/10): 

Dakikalar 68’i gösterdiğinde maça dahil oldu. Dinamizmi düşen orta sahaya enerji kattı. Başarılı tek toplarla oyunu açıp arkadaşlarını rahatlattı. 

Kısa bir süre sahada kalmış olsa da kendisini gösterecek kadar zamana sahipti. 

Diego Rossi (7/10): 

Ne zaman ne yapacağı hiç belli değil; bazen tamamen yok oluyor kimi zaman ise inanılmaz derecede bir patlama ve hücum gücü olduğunu gösteriyor. 

O, topu her ayağına aldığında bir anda ceza sahasına girip inanılmaz bir cüretkarlıkta oyuna etki edebilir. 

Ama bunu her zaman gösteremiyor. Yine de Kayserispor maçı özelinde, oyuna girdikten sonra Jesus’un neden onun takımda kalması için ısrarcı olduğunu kanıtladı. 

Bright Osayi-Samuel (6/10)

Kısa bir süre oyunda kaldı. Konya maçında sonradan maça dahil olup karşılaşmaya hareketlilik getirmişti. 

Fakat, Jesus onu Kayserispor maçının 11’inde tercih etmedi. Yine de sahada oldu her an görevini en iyi şekilde yapmaya çalıştı. 

Lincoln Henrique ve Arda Güler 

Sınırlı bir süre sahada kaldıkları için onlar hakkında Kayserispor maçı için bir şeyler yazmak zor. 

Arda, kısa bir süre de olsa topu ayağına aldığında taraftarlarını bir anda mest etti. 

Lincoln ise yüksek tekniğiyle her zaman dikkat çekiyor.

Jorge Jesus 

Fenerbahçe taraftarı ondan ne istiyorsa, Portekizli hoca taraftara onu sunuyor.

Kayserispor Teknik Direktörü Çağdaş Atan da maç sonunda Jorge Jesus'un kendilerini çok iyi analiz ettiğini söyledi.

Tempolu, baskılı, cüretkar ve tehditkar bir oyun anlayışına sahip olan Jesus için oyun formasyonu çok da önemli değil.

Asıl önemli olan, futbolcuların sahada hocaları ne istiyorsa onu yapmaları...

Ve hocalarının direktiflerine uymadıklarında oyuncularının kendilerine gelmesi için omuzlarından tutup sarsabilir ve küçük çaplı sinir krizleri geçirebilir.

Kayserispor maçında Alioski'ye yaptığı gibi...