Fenerbahçe'de pes etmek yok: Zorlu Rennes deplasmanında kazananlar ve kaybedenler

İrfan Can Kahveci (8/10): Mücadeleye tutuk başladı ve Jesus, henüz maçın başlarında kullandığı bir taç atışı sırasında ona sinirlendi.

Ancak o, bu olumsuzluğu üzerinden atarak görevini yapmaya çalıştı ve farkı 1'e indiren golü kaydettiğinde takımını ateşleyen golü attı.

İşler onun istediği gibi gittiğinde, neler yapabileceğini çok iyi biliyoruz.

Valencia (7/10): Aslında daha fazla puanı hak ediyor, ama oyuna sonradan dahil olduğu için maalesef bundan fazlasını yazamıyoruz.

Oyuna sonradan dahil oldu ve üzerine düşeni fazlasıyla yaptı.

Penaltı kazandırdı, ayakların titreyeceği bir anda topun başına geçip çok net bir gol vuruşu yaptı. Onun bir kazanan olması duruşundaki soğukkanlılıkta gizli...

Attila Szalai (7/10): Araya atılan topları kaçırmasına rağmen onun savunmadaki varlığı büyük bir güven veriyor.

Rakip ataklarında neredeyse her topu süpürmesi ve arkadaşlarını rahatlatmasıyla ön plana çıktı. Attila, eskiye göre daha cüretkar müdahaleleriyle dikkat çekiyor.

Bright Osayi-Samuel (7/10): O da gününde olduğunda hızı ve doğru hamleleriyle hem savunmada hem de hücumda etkili bir görüntü çiziyor.

İsmail Yüksek (7/10): Hocasından aldığı direktifleri yine harfiyle uyguladı. Sert müdahaleleri sadece topa olduğunda harika görünüyor. Başarılı top çalmaları ve atığı harika uzun toplarla oyuna yön verdi.

Dünkü görüntüsü, Fenerbahçeli taraftarları yine çok sevindirdi. Ancak, oyun içerisindeki sertlik düzeyine dikkat etmesi gerekiyor, çünkü takımını eksik bıraktığında neler olduğunu o da çok iyi biliyor.

Joshua King (5/10): Maç içerisinde pek bir varlık gösteremedi. Eskiye göre daha güçlü olsa da hücumdayken yaptığı fauller ve etkisiz görüntüsüyle Rennes maçı özelinde kötüydü. Ancak, daha iyi olacağı açık.

Steve Mandanda (5/10): Onu eleştirmek haksızlık olabilir, çünkü 38 yaşında olmasına rağmen mücadelesini ortaya koyuyor. Ama İrfan Can Kahveci'den yediği golle sarı-lacivertli ekibi maçı kazanacağına inandırdı. İrfan, çok iyi vurdu fakat o kalitede bir kalecinin çıkarabileceği bir toptu.

Traore (5/10): Gördüğü kırmızı kartla takımının bütün planlarını alt üst etti. Onun kırmızı kartı, en çok İrfan Can ve Fenerbahçe'nin işine yaradı.

Gustavo Henrique (6/10): Brezilyalı stoper, kendisine yöneltilen eleştirilerin ardından iyi bir toparlanma dönemine girdi ve sağlam duruşuyla güven veriyor. Hava toplarında etkili ve başarılı hamleleriyle bu maç özelinde ona kötü demek haksızlık olurdu.

Luan Peres (6/10): O da tıpkı vatandaşı Gustavo gibi başlarda eleştirildi, ancak sonradan çok sevildi. Düne dair, yenilen ikinci golde direğe çarpma pahasına topun önüne atlaması takdire değerdi. Keşke direğe çarpmaktan da kurtulabilseydi...

Mert Hakan Yandaş (6/10): İyi mücadelesiyle bir şekilde kendisini gösteriyor. Ancak, en dikkat çekici olumsuz özelliği olarak şunu söyleyebiliriz; pas atacağı arkadaşının yanına kadar topu sürüp topu verdiğinde hem kendisi daha fazla yoruluyor hem de zaman kaybettiriyor.

Maçın genelinde sağlam durdu ve süreklilik kazandığında, bu takımın ayrılmaz bir parçası olduğunu gösterdi.

Lincoln Henrique (6/10): Üstün tekniğiyle gerçekten çok dikkat çekici bir görünüşü var. Ancak, sanki oynadığı bölge ona biraz haksızlık gibi...

Michy Batshuayi (6/10): Maçın başlarındaki bulduğu pozisyonu değerlendirse, belki de kahraman olacaktı.

Mücadelenin genelinde çok çalıştı ve orta sahaya gelip pas alış verişinde bulundu. Kötü değildi, fakat ondan beklentiler her zaman bu performansının çok daha üzerinde olması yönünde...

Joao Pedro (6/10): Brezilyalı golcü, oyuna girer girmez varlığını hissettirdi. Sınırlı bir süre içerisinde Valencia'yla beraber takımına hareket getirdi.

Emre Mor (6/10): Topu ayağına aldığında, bir anda her şeyi yapabilecek gibi görünüyor. Maçın son anlarında, ceza sahası içerisinde topla buluşabilse belki bir penaltı daha çıkarabilirdi.

Biraz daha sakin olması ve topu almadan önce ne yapacağına önceden karar vermesi gerekiyor. Kritik noktalardaki top kayıplarına son vermesi, formayı asla kaybetmeyeceği anlamına gelebilir.

Alioski (6/10): O da tıpkı Valencia ve Pedro gibi takımına hareket getirdi. Sol kanattan aldığı toplarda rakibinin üstüne gitti ve savunmayı da elden bırakmadı.

Diego Rossi (5/10): Çok kısa bir süre oyunda kaldığı için puanı bu kadar düşük... Bazı şeyleri değiştirecek toplar aldı, ama neden daha iyisini yapmadı demek de ona haksızlık olurdu.

Jorge Jesus (7/10): Puanı abartılı bulanlara diyecek bir sözüm yok. O, değişken formasyonları ve oyuncu değişiklikleriyle bu puanı fazlasıyla hak ediyor. Tabii ki sonuç farklı olsa, büyük eleştiriler alabilirdi.

Ancak, 2-0'dan beraberliği alması, övgüyü hak ettiği anlamına geliyor. Portekizli hoca, Rennes maçı öncesinde onların favori olduğunu söyleyerek Fransız temsilcisine gizli bir oyun oynadı aslında...

Çünkü, maça başlayış tarzı ve cüretkar oyunuyla özellikle ilk yarıda, sahada hiç de favori olmayan bir Fenerbahçe yoktu.