PORTRE | Eric Cantona: İsyankâr kral

Eric Cantona, ilk etapta resim çizmeye merak salmıştı. Ancak ilerleyen yıllar, onu futbol sahalarının en asi kahramanına çevirdi.

Auxerre'de, futbol dünyasının ilginç teknik adamlarından biri olan Guy Roux ile çalışan Cantona,ilk günlerinden beri hem yeteneğiyle hem de vukuatlarıyla gündem oluyordu.

1987 yılında Auxerre forması giyen Cantona, takım arkadaşı Bruno Martini'ye yumruk atmıştı.

Yalnızca bir sene sonra ise bir Nantes maçında rakip oyuncuyu tekmeleyen Eric Cantona, tüm dikkatleri üzerine çekmişti.

Ancak bunlar, yalnızca bir başlangıçtı...

Bu olayların üzerine çokça eleştirilen ve büyük tepkilerle karşılaşan Eric Cantona, 1991 yılında futbola erken veda etme kararı almıştı.

Ancak araya Michel Plati'nin girmesiyle, Cantona yeşil sahalarda top koşturmaya devam etmişti.

Auxerre, Cantona ile başa çıkamayacağını düşünmüş ve oyuncu ile yollarını ayırmaya karar vermişti.

Bununla birlikte Marsilya ile anlaşmaya varan Cantona, küçükken taraftarı olduğu kulübün formasını giymiş ve bir hayalini gerçekleştirmişti.

Ancak Cantona için işler, Marsilya'da da çok iyi gitmiyordu. Yeteneğinden kimsenin şüphe duymadığı yıldız oyuncu, sinirlerine hakim olamıyor ve sürekli saha dışı etmenlere yenik düşüyordu.

Cantona, dönemin Fransa Millî Takımı teknik direktörü Henri Michel'e, bir televizyon programında 'bir çuval b*k' dediği için millî formadan bir yıl men edilmişti.

Ardından Cantona, Bordeaux ve Montpellier'ye kiralandı.

Buna karşın İngiltere kulüplerinin dikkatini çeken Eric Cantona, ilk olarak Leeds United'a transfer olmuş ve burada şampiyonluk sevinci yaşamıştı.

Bir yıl sonra ise Manchester United'a transfer olan Cantona, Manchester United'ın şampiyonluğunda da başrol oynamış ve art arda iki sezon, farklı takımlarla zafer yaşamayı başarmıştı.

Manchester United'ın efsane menajeri Sir Alex Ferguson, Eric Cantona hakkında şunları söylemişti:

"Eğer dünya üzerinde, Manchester United için yaratılmış bir oyuncu varsa bu Cantona'ydı. Göğsünü kabartır, başını kaldırır, havalı havalı yürür ve 'Ben Cantona'yım, sen kimsin ki?' dermişcesine yürürdü. Ancak şunu kabul etmeliyim ki bir şey vardı, belki de bu; onun dünyanın en iyisi olmasını engelleyen zihinsel bir engeldi. Özel yeteneğini göstermesini ve gerçek potansiyeline ulaşmasını engelleyen bir güç var gibiydi."

1995 yılında, futol dünyasına damga vuran ve Cantona denilince akla ilk gelen o ân yaşandı.

Bir Crystal Palace maçında Cantona, formasını çeken rakip oyuncu Richard Shaw'a daha fazla katlanamadı ve kırmızı kartla oyundan atıldı.

Ardından bir Crystal Palace taraftarlarının ırkçı tezahüratlarına maruz kalan Cantona, sinirlerine yine hakim olamadı ve o meşhur uçan tekmeyle taraftara saldırdı.

Bu olayın ardından söyledikleri de, Cantona'nın karakterini ve futbola bakışını simgeler gibiydi: “Martılar, balıkçı teknesini takip ederken sardalyelerin denize atılacaklarını düşünürler.” 

Eric Cantona, 1997 yılında futbol kariyerine nokta koydu.

Kariyeri boyunca 322 maçta görev yapan efsane isim, 125 gol 69 asistlik bir performansa imza atmıştı.

Cantona, futbolu bıraktıktan sonra sinemaya atıldı ve hem 38 filmde rol aldı, hem de üç yapımda yönetmenlik rolünü üstlendi.

Bu dolu dolu yapımlar arasında en izlenilesi olanlardan biri de ünlü İngiliz yönetmen Ken Loach'un Türkçe'ye "Hayata çalım at" adıyla çevrilen "Looking for Eric" isimli yapımıydı.

Cantona, Premier Lig'in Onur Listesi'ne seçilmeyi başarmıştı ve ardından şunları söylemişti:

"Çok mutlu ve gururluyum ama aynı zamanda hiç şaşkın değilim. Eğer seçilmesem şaşırırdım."

"Seçilebilecek 30 civarında isim vardı. Ben ise farklıyım. Eğer bir kişi seçecek olsanız, bu ben olurdum. Diğerleri de çok büyük oyuncular, ama ben istisnaiyim."