Chelsea'nin efsane ismi Frank Lampard'ın en iyi 20 Afrikalı takım arkadaşı

Gana milli takımının formasını iki kez giyen Poku, New York City ve Miami FC formalarıyla gösterdiği potansiyeli kariyerinin geri kalanına taşıyamadı.

Rus ekibi Anzhi'de tutunamayan orta saha oyuncusu son olarak Cebelitarık'ın Europa takımında oynadı ve 18 aydır kulüpsüz.

Tunuslu savunmacı, Lampard'ın Manchester City'de geçirdiği tek sezon olan 2014/15'te profesyonelliğe yeni adım atan bir oyuncu olarak kadronun bir parçasıydı.

Chelsea'ye imza attığında Didier Drogba'nın varisi olarak gösterilen Kakuta sorunlu geçen Londra döneminde bekleneni veremedi.

Son üç yılda Ligue 1'de sergilediği performansla dikkat çeken Kakuta, geçen sene Fransa'da oynayan en iyi Afrikalı futbolcuya verilen Marc-Vivien Foe ödülünü kazandı.

Son olarak Afrika Uluslar Kupası'nda Gine teknik direktörü olarak gördüğümüz Diawara, futbolculuk döneminde Premier Lig'de Arsenal, Blackburn ve West Ham formaları giydi, fakat üç takımda da gol atamadı.

2000/01 sezonunda Lampard'la aynı formayı taşımıştı.

Lampard'la West Ham'da takım arkadaşı olan bir diğer Gineli santrafor da, başarısız Liverpool macerasının ardından Londra ekibine gelen Titi Camara.

West Ham'daki performansı da vasatı aşamayan Camara, Fransa'da Saint-Etienne, Lens ve Marsilya formaları giydi.

Chelsea'de bir buçuk yıl kalan Demba Ba, bir sezon Lampard'la aynı soyunma odasını paylaştı.

Genelde yedek kulübesinde yer alan Ba, belki de daha fazla oynamayı hakediyordu. Chelsea'de 19 maçta beş gol atan forvet, Beşiktaş, Başakşehir ve Göztepe maceralarıyla Türk futbolseverlerin de yakından tanıdığı bir isim.

Chelsea taraftarları ise onu Steven Gerrard'ın hatasını değerlendirerek Liverpool'un şampiyonluk ümitlerine son veren isim olarak hatırlıyor.

Kariyerinin son bölümü, özellikle de Newcastle United'da geçirdiği dönem Babayaro'nun Stamford Bridge'te top koşturduğu yıllarda nasıl bir yetenek olduğunu unutturdu.

Roman Abramovich öncesi dönemin yıldızlarından olan sol bek, Lampard'la birlikte Maviler'in önemli isimleri arasındaydı.

Nijeryalı hücumcu potansiyelini ilk olarak 2013 Afrika Uluslar Kupası'nda göstermişti, ama kulüp kariyerindeki en iyi sezonunu 2016/17'de, Lampard ayrıldıktan bir yıl sonra geçirdi.

2012/13 sezonunda Lampard'la birlikte kadroda yer alan Moses, Türkiye'de Fenerbahçe forması da giydi.

2014/15 sezonunun ortasında o dönem bir Afrikalı oyuncu için ödenen en yüksek bonservis olan 25 milyon sterlin karşılığında Manchester City'den transfer edilen Bony, Lampard'la kısa süre birlikte oynadı.

Afrika dışında doğup, Yılın Afrikalı Futbolcusu ödülünü kazanan ilk isim olan Kanoute, Premier Lig'de West Ham ve Tottenham formaları giydi.

Upton Park'ta Lampard'la birlikte sahaya çıkan Kanoute, altın yıllarını ise iki Kral Kupası ve iki UEFA Kupası kazandığı Sevilla'da geçirdi.

Talihsiz şekilde hayatını kaybeden Kamerunlu orta saha, 98/99 sezonunda Premier Lig'i beşinci bitiren West Ham kadrosunda Lampard'la birlikte yer aldı.

O sezon teknik direktör Harry Redknapp'in orta sahadaki ilk tercihleri Lampard ve Steve Lomas'tı, fakat Foe Ocak ayında takıma katıldıktan sonra önemli katkı vermişti.

Manchester City ve Lyon formaları da giyen Foe, 2003'te Kamerun milli takımıyla çıktığı bir maçta kalp krizi geçirerek vefat etti.

Hakettiği değeri asla göremeyen ve uzun süre yedek kulübesine mahkum olan Kalou, Lampard'ın zirve döneminde sonradan oyuna girerek attığı gollerle hatırlanıyor.

Çok yönlülüğü, zekası ve hızı onu maçların son 15-20 dakikalık diliminde müthiş bir silaha dönüştürmüştü.

Kalou, Lampard'la birlikte 2012'de Şampiyonlar Ligi, 2013'te Avrupa Ligi kupalarını kaldırdı.

Gençlerbirliği'nde parlayan ve daha sonra Real Madrid'e transfer olan Geremi, İspanya'da iki Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşadı. Kamerun milli takımıyla iki Afrika şampiyonluğu ve bir Olimpiyat altını kazanan Geremi, Jose Mourinho'nun ilk dönemindeki harika Chelsea kadrosunun bir parçasıydı.

Mikel uzun yıllar Chelsea seviyesinde kalarak takdiri hakeden bir performans sergiledi. Londra ekibinde neredeyse 400 lig maçına çıktı ve önemli şampiyonluklara katkıda bulundu.

İki Premier Lig, dört FA Cup, bir Şampiyonlar Ligi ve bir Avrupa Ligi şampiyonluğu yaşayan Mikel, 2019/20 sezonunda Trabzonspor'da oynamıştı.

Galatasaray'ın unutulmaz stoperlerinden Rigobert Song, 2000/01 sezonunda Lampardlı West Ham kadrosundaydı. Fakat takım o sezon ligi 15. sırada bitirebilmişti.

24 milyon sterlin karşılığında Chelsea'ye transfer olan Essien, sakatlıklar devreye girene kadar bu paranın karşılığını veren bir performans ortaya koydu.

Londra'da dört şampiyonluk yaşayan Essien, finali kenardan izlese de Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmıştı.

2014'te Basel'den transfer edilen ve Lampard'la altı aylığına takım arkadaşı olan Salah, Chelsea'de istediği şansı bulamadı.

Ardından İtalya'da yeniden yıldızını parlatan Mısırlı, 2017'de Liverpool'a gitti ve burada zirveye çıktı.

Drogba da tıpkı Lampard gibi Chelsea tarihinin en önemli isimleri arasında yer alıyor. Fildişili golcü 2012'deki Şampiyonlar Ligi zaferinin kilit oyuncularından biriydi.

Bir dönem Galatasaray'da da izlediğimiz Drogba, Chelsea'deki iki ayrı döneminde dört FA Cup ve dört Premier Lig şampiyonluğu yaşadı.

Lampard'ın Premier Lig'deki son sezonu olan 2014/15'te ligi Chelsea'nin arkasında ikinci sırada bitiren Manchester City kadrosunun üyelerinden biri Toure'ydi.

Yaya, Premier Lig ve Afrika şampiyonluklarıyla süslediği görkemli kariyerinde üst üste dört kez Yılın Afrikalı Futbolcusu seçilmişti.

Stamford Bridge'teki etkisi Drogba kadar büyük olmasa da, Kamerunlu yıldızın kariyerini genel olarak ele aldığımızda tarihin en iyi Afrikalı oyuncusu olduğunu söylemek mümkün.

Dört kez Yılın Afrikalı Futbolcusu seçilen ve üç kez Şampiyonlar Ligi'ni kazanan Eto'o, iki ayrı finalde gol atma başarısı göstermişti.

Londra dönemi daha çok Mourinho ile yaşadığı sorunlarla akılda kalan Eto'o, Lampard'la bir sezon aynı soyunma odasını paylaştı. Kamerunlu kariyerinin ilerleyen döneminde Antalyaspor ve Konyaspor'da da oynadı.