Ülkemizde Galatasaray'ı ve Beşiktaş'ı çalıştıran Mircea Lucescu, Türkiye'den ayrıldıktan sonra uzun yıllar Ukrayna'nın Shakhtar Donetsk takımını yönetmişti. Brezilya'dan düşük maliyetle ithal edip parlattığı oyuncularla Avrupa'nın devlerine kök söktüren Shakhtar, Lucescu vasıtasıyla Türkiye'de daima ilgi gören ve takip edilen bir takım oldu.
Ancak Rumen teknik adamdan önce, Shakhtar isminin duyulmasını sağlayan başka biri daha vardı. Nijeryalı genç yetenek Julius Aghahowa, 2000'lerin başında CM fanatiklerinin diline pelesenk olmuştu. Onun adı anılmadan CM sohbeti yapılmıyor, oyuncular onu devlerin elinden kapıp kadroya katabilmek için büyük uğraş veriyordu.
Aghahowa göz kamaştıran özellikleri ve joker kıvamındaki pozisyon tanımıyla harika bir oyuncuydu, ama onu transfer etmek Tsigalko, Nikiforenko, Mark Kerr gibi wonderkidlere kıyasla daha zorluydu. Aghahowa'ya genelde Avrupa'nın kalburüstü kulüpleri talip olur, Shakhtar ise oyuncusu için pek de ucuz sayılmayacak bir bonservis talep ederdi.
CM'de Aghahowa'ya tıkladığınızda altta AM/F RLC harflerini görürdünüz. Bu onun ileri uçta, forvet arkasında ve her iki kanatta oynayabildiğini gösteriyordu. En ölümcül performanslarını ise çift forvetin arkasındaki tek ofansif orta saha olarak konumlandırıldığında sergiliyordu. Ona sahip olmak her menajer için büyük bir rahatlıktı. Forvetin mi sakatlandı, problem değil, Aghahowa'yı öne kaydır, rahatına bak. "Eyvah, sol kanattaki hücumcum sakatlandı, başka solak oyuncum yok". Problem değil, Aghahowa çözer.
Oyunda bu kadar iyi olan genç yeteneklerin ezici bir çoğunluğunu abartılmıştır. Birçoğu gerçek hayatta hiç parlayamadan kaybolur, profesyonel futbol dünyasında adını bile duyuramaz. Ancak Aghahowa yeşil sahalardaki kariyerine parlak bir başlangıç yapmıştı. 12 Şubat 1982'de, Nijerya'nın Benin City kentinde dünyaya gelen Aghahowa, futbola yerel polis teşkilatının takımı olan Police Machines'te başladı. Ardından Bendel Insurance takımında forma giyen Aghahowa, 1999'da Danimarka alt lig ekiplerinden Herning Fremad ile anlaştı. Ancak Aghahowa, bu transfer gerçekleşmeden hemen önce katıldığı Afrika Gençlik Şampiyonası'nda sergilediği harika performansla Nijerya'yı finale taşıdı. Daha büyük bir takıma gitmek isteyen Aghahowa, Tunus'un Esparance ekibine imzayı attı ve burada bir sezon oynadıktan sonra Ukrayna'nın yolunu tuttu.
Shakhtar'da geçirdiği yedi sezonda 43 gol atan Aghahowa, 2006'da duraklama dakikalarında Dinamo Kiev'e attığı golle takımına Ukrayna Ligi şampiyonluğunu getiren isim oldu. Aghahowa Ocak 2007'de Premier Lig'de mücadele eden Wigan Athletic'e transfer olarak Premier Lig rüyasını da gerçeğe dönüştürdü. Buraya kadar her şey çok iyi gitmişti, ama İngiltere ona yaramadı. Wigan formasıyla çıktığı 23 maçta bir kez bile fileleri havalandıramayan Aghahowa'nın bir sonraki durağı Türkiye'ydi.
2008/09 sezonunda Kayserispor'un başarısı için tek döken Aghahowa, ligin altıncı haftasında Fenerbahçe'ye karşı yaptığı hat-trick'le CM emektarlarının yüzüne bir tebessüm kondurmuştu. Menajerlik tutkunları böyledir, özellikle oyundaki genç yeteneklerle duygusal bir bağ kurar ve onları sahiplenirler. Aghahowa bu bakımdan bizler için evlat statüsündeydi ve Türkiye'de başarılı olma ihtimali heyecan vericiydi. Ama sezonun geri kalanında üç gol atabilen Nijeryalı kürkçü dükkanına döndü ve üç yıl daha Shakhtar'da oynadıktan sonra kariyerini noktaladı.
Gollerden sonra yaptığı ilginç sevinç gösterileriyle renkli kişiliğini, attığı taklalarla da akrobasi yeteneğini sergileyen Aghahowa'ın futbol sonrasında yaşadığı hayat ise tamamen farklı. Kramponlarını astıktan sonra Falmouth Üniversitesi'nde eğitim gören 40 yaşındaki Aghahowa, bugünlerde İngiltere'nin Bedfordshire bölgesindeki bir kütüphanede çalışıyor.
