2002 Dünya Kupası'nda şampiyonluk yaşayan Brezilya'nın kadrosunda Ronaldinho, Rivaldo ve Ronaldo gibi isimlerle ter döken Kleberson, daha sonra Sir Alex Ferguson'un da dikkatini çekmiş ve bir sonraki yıl Manchester United'ın yolunu tutmuştu.
Kleberson transfer sürecinde Ronaldinho ile sık sık konuştuğunu anlatırken, şunları söyledi: "Ronaldinho ile şu an konuştuğumda ona her zaman, 'Bana United'a gitmemi söyledin ama sen İspanya'ya gittin!' diyorum. Fransa'da kardeşiyle birlikte oturmuş ve Manchester United'ın ikimizi de istediğindne konuşuyorduk. Manchester United'a transfer olacağı kesin değildi ama ben inanmıştım. Ben de o yüzden transfer olmaya karar verdim. Konfederasyon Kupası için Milli Takım kampına gittiğimde bir İngiliz kanalını izliyordum ve sonra Ronaldinho'nun Barcelona'ya transferini öğrendim."
Ferguson'un "Brezilya'daki en iyi gelişim gösteren oyunculardan birisi" diyerek bahsettiği Kleberson'dan çok şey bekleniyordu. 2003 yazında Juan Sebastian Veron ile David Beckham'ın takımdan ayrılması sonrasında Kleberson, bazı otoriteler tarafından Roy Keane'in halefi olarak gösteriliyordu.
"Baskı hissetmedim"
Kleberson beklentilerin üzerinde bir baskı hissetmediğini anlatırken, "Dünya Kupası'ndaki ilk maçıma 23 yaşında çıkmıştım ve üzerimde baskı hissetmemiştim. Ronaldo, Ronaldinho, Cafu ve Roberto Carlos gibi isimlerle aynı soyunma odasını paylaşıyordum. Orada aile gibiydik, o yüzden her zaman kendime güvenim yerindeydi. Ama Manchester United macerasının benim için ciddi bir meydan okuma olacağı açıktı. Kulüpte oynayan ilk Brezilyalı futbolcu olmamın baskısını hissetmedim çünkü bir önceki yıl Dünya Kupası kazanmıştım. Veron gibi bir isimden sonra oraya gitmek de zordu. Onu çok izlerdim, çok yetenekli bir oyuncuydu. Tabii Roy Keane de öyle." ifadelerini kullandı.
Kleberson, Keane ile olan ilişkisini ise şöyle anlattı: "Bazı anlar fazla parlayabiliyordu. Ama bu her zaman takıma iyi gelirdi. Bazen bana da bağırırdı ama o zaman İngilizce'yi iyi bilmiyordum, ben de bana iyi bir şeyler söylediğine kendimi inandırıp daha iyisini yapmaya çalışırdım. Herkes onun karakterini bilirdi ama ben onunla hiç zor anlar yaşamadım. Beni hep destekledi ve bana çok şey öğretti."
GettyKleberson, iki yıllık Manchester United macerasında 20 Premier Lig maçına çıkmış olsa da Sir Alex Ferguson'a da oldukça minnettar.
"Onunla ilk diyaloğumuz zorluydu çünkü sadece Portekizce konuşabiliyordum." diyen Kleberson şöyle devam etti: "Bana her zaman yeni kelimeler öğretmeye çalışırdı. Özellikle başlarda o da Portekizce öğrenmek istedi ve bana da İngilizce öğremeye çalıştı. Soyunma odasındayken yanıma gelir ve haftanın günleri gibi basit şeyleri bana öğretmeye çalışırdı. Beni çok tercih etmese de aramızda bir sorun yoktu, takıma uyum sağlamam için yeterince şans verdi."
"Bana adil davranılmadı"
Kleberson, Manchester United'da büyük bir hayal kırıklığı yarattıktan sonra 2005'te Beşiktaş'ın yolunu tuttu. Peki kendisine adil davranılmadığını düşünüyor mu?
"Bence evet, bana adil davranılmadı." diyen Kleberson, "Herkes farklı bir ülkede farklı bir futbol yapısına uyum sağlamanın ne kadar zor olduğunu bilir. Ayrıca şanssız sakatlıklar yaşadım ve bu da beni oldukça zorladı. Bu yüzden yeterince şans bulamadım çünkü sakatlıklar beni etkiliyordu. Antrenmanlarda çok çalışıyordum ve formuma kavuşmak için paf takımda da oynamaya başlamıştım. Ama A takım kadrosunda çok iyi oyuncular vardı ve ilk 11'e entegre olamadım." diye konuştu.
Kleberson her şeye rağmen Manchester United macerasından pişman olmadığını da belirtirken, "Çocuklarımla paylaşabileceğim harika bir deneyim yaşadım. Hedefim Premier Lig'e antrenör olarak geri dönmek. Yaşadığım tecrübeden çok şey öğrendim ve eğer geri dönüş fırsatı bulursam her şeyin farklı olacağını düşünüyorum." şeklinde konuştu.